Futbol Federasyonu Bursaspor Kulübü’ne geçen hafta yaşanan olaylar nedeniyle çok doğru ve ibret alınması gereken bir ceza verdi. Hiç kimse peşin fikirle yola çıkıp bu olayların kulüple bağlantısı olmadığı iddiasıyla “ceza haksızdır” demesin. Son gözaltılarda görüldü ki bedava bilet verme ve stadyum önündeki kulüp müdürü anonsları da bir bağlantının varlığını ortaya koydu. Bu bir yana, esasen mevcut TFF disiplin talimatları ve UEFA kuralları çok net bir biçimde kulübün sorumluluğunu ortaya koyuyor. Merak eden detaylı TFF açıklamasında hangi kuralların ihlal edildiğini görebilir. Bu karar özünde “Bursaspor bu olayları çıkarmıştır” demiyor. Buradaki sorumluluk tam anlamıyla “kusursuz sorumluluktur” bir kurumsal sorumluluktur. Güvenlik ve stat çevresi, misafir takım güvenliği ev sahibinin sorumluluğundadır. Ev sahibi takım elbette taraftarlarından da onların yaptıklarından da sorumludur. Bu olaylar stadyumun uzağında herhangi bir yerde, restoranda veya meydanda çıkmadı. Hangi amigoya ne kadar bedava bilet vereceğini bilen bir kulüp yönetimi bu sorumluluğunu da bilmelidir. Bunun sağlanamayacağı hallerin bildirimi ve önlemi de kurala bağlanmıştır. Bunlara ilişkin tek bir şey yapmadan “Kulüp ne yapsın kardeşim? Bizim gücümüz mü var?” itirazı geçersizdir. Karar sonrasında “Bu kararlar olayları daha da tırmandıracak.” tahmini yapan Bursaspor Başkanı, bu olayları çıkarması muhtemel kişileri de biliyor demektir. En azından bu kişilere bilet satılması, bedava verilmesi ya da stadyuma sokulmasının önüne geçerek, mevcut bilgilerini güvenlik güçleriyle paylaşarak daha faydalı bir iş yapabilir.

Artık bu tarz bir savunma geçersiz olduğu gibi bırakın savunulur olmayı, tehlikelidir. En azından bugünün UEFA ve FIFA standartlarında oluşmuş disiplin yönergeleri açısından geçersizdir. Bursaspor taraftarlarının neredeyse bir kalkışmaya varan stadyum çevresi ve şehirdeki hareketlerinin boyutunu bir defa daha düşünmekte fayda var! Buna benzer bir şiddet spor alanlarında daha önce sadece Diyarbakır’da yaşanmıştı.

Yine peşin hükümle karar verenlerin, Türkiye-İsviçre maçı öncesi havaalanı ve yol boyunca yaşananlar ve sonrasında verilen 6 maç dış sahada seyircisiz oynama cezasını da hatırlamalarında fayda var. Bu maçta yaşananlar Bursa’da olanların yanında hiç kalır. Bugünün spor anlayışında özellikle futbolda yaşanan şiddete ilişkin çok ciddi cezaların oluşturulması, buna dair bir içtihat geliştirilmesi kaçınılmazdır.

Hollanda 2. lig takımlarından SC. Cambuur, kısıtlı bütçesinden taraftarlarını şiddet eğilimi ve yanlış davranışlara karşı eğitiyor. Kurslar düzenliyor. Sırf bu nedenle UEFA nezdinde örnek gösteriliyor. Alman takımlarından bazıları taraftarlarına ‘koçluk’ eğitimi veriyor. Sorumluluk budur, cezaya karşı bahane bulmak değil. Bu sorumluluk teknik adamları da kapsar.

Ziraat Türkiye Kupası sonrası Kayseri Havaalanı’nda Abdullah Avcı’ya yönelik söylemin kabul edilir bir yanı yoktur. Ama Abdullah Avcı’nın, yardımcıları ve futbolcularıyla birlikte, çirkin tezahürat yapan üç beş kişiyi ellerine geçirdikleri demir çubuklarla dövüp sonra da televizyonlarda “Havaalanındaki maç penaltılara kalmadı, 3-0 galip geldik” diyerek şiddetin dilini spor diliyle tarif etmesi en hafif deyimiyle çirkinliktir. Spor ahlakı konusunda demeç veren Abdullah Avcı’ya bu söylem hiç ama hiç yakışmamıştır.

\n\n