Mikronezya İmaniyet İşleri reisi Alyoşa Ersaltz, bunalımdaydı.

Yana yakıla özlediği hemcins yavuklusu Azam Varak’ı görebilmek için uydurduğu Bitania’ya resmi ziyaretin malum araba kazasıyla sonuçlanması, girdiği bunalımın A şıkkıydı. 

Paylaşılamayan Varak’ın yeni sahibi Bitania veliahtı Beşteber Sisikovski, kazadan hemen sonra gözdesinin üstünde yakaladığı Alyoşa Ersaltz’ı önce saçını başını yolup, güzelce tırmalayıp epeyce ısırdıktan sonra yaka paça sınır dışı ettirmişti. 

Olay, tabiidir ki Mikronezya ile Bitania arasında çözümü pek de kolay olmayan diplomatik bir krize yol açmıştı.

Ersaltz’ın kan revan içinde döndüğü Mikronia’daki köşkünde, resmi nikâhlısı Sefertası Ersaltz’ı bir maymun ve maymun satıcısı ile uyum içinde yaşarken bulması haydi neyse de... Pek kullanışlı imaniyet reisinden vazgeçmeyen ama çok da öfkelenen Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in verdiği ev hapsi cezasını maymun, satıcısı ve karısıyla aynı çatı altında çekmek, girdiği bunalımın B şıkkını oluşturuyordu. 

Alyoşa Ersaltz, bir süre kendi kendini tırmalayıp ısırdıktan sonra köşkün içinde bizzat kendi uydurduğu “Varakı azam, uçkurda nizam”, “Ol dedin olduk, olmasan da olurduk” ya da “Vermişim tarağı, yemişim varağı” ayetlerini mırıldanarak avare turlara başladı.   

Her yerde gözü kulağı ve her şeyden haberi olan Muktedir Makropiç, durumun ciddiyetine bakarak sadık bendesini huzuruna çağırdı. 

“Uzun bir tatile çıkacaksın!” diye buyurdu. “İki şıkkın var. Seç bakalım. A şıkkı: Eşinle birlikte...” demişti ki Alyoşa Ersaltz haykırdı: “B şıkkı!”