İstinaf mahkemesi sonuçlandı. Ve Cumhuriyet’in eski yöneticileri ve çalışanlarının bir kısmının cezası kesinleşti.
Arkadaşlarımız yargılama boyunca tutukluydular.
Son duruşmalarda tahliye edildiler.
Şimdi... Yeniden hapse girecekler.
200 sayfalık savunma dilekçelerinde mahkeme boyunca maruz kaldıkları hukuksuzlukları, saçmalıkları, akılsızlıkları deşifre ettikleri halde...
“Üye olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” gerekçesiyle.
Cumhuriyet yazar ve yöneticilerine açılan davanın sonunda varılan bu noktada suçlu bulunmalarının ne anlama geldiğini herkes biliyor.
Cumhuriyet gazetesinin ve bu gazeteyi yönetenlerin, bu gazetede çalışanların başına bu çorabın neden ve nasıl örüldüğü belli.
O örülen çorap bir gün muhakkak sökülecek.
Ve hem gazetecilik tarihi hem de hukuk tarihi bu rezil hikâyeyi en doğru şekilde yeniden yazacak.
Ama bugün...
Arkadaşlarımız bu hukuksuz iklimde, olmayan adaletin emriyle cezaevine geri gidecekler.
Ve başlarına gelenlerle, ülkedeki en önemli gerçeğin altını çizecekler.
İktidarın hukuku ele geçirerek yeniden biçimlendirdiği bu sistemde henüz tüm gazetecileri alaşağı edemedi.
Gazeteciliğin köküne henüz kibrit suyu dökemedi.
Satın aldığı onca medya kuruluşuna rağmen basının sesini henüz tamamen kesemedi.
O yüzden gözdağı vermeye devam ediyor.
“İstersem Cumhuriyet’in bile bir terör örgütüyle bağı olduğunu kanıtlarım” diyor.
“Böyle bir davayı açarım” diyor.
“Aylarca, yıllarca gazetecileri içeride tutarım” diyor.
“Hukuku, tanıkların ifadelerini, savunmaları, kanıtları hiçe sayarım” diyor.
“Sizi” diyor “hepinizi, istediğim zaman hapse atarım, istediğim zaman çıkarırım, sonra yine atarım” diyor.
“Ben” diyor “ne istersem onu yaparım.”
“Hadi bakalım hâlâ yazın”
Diyor.
Hukuk tarihine büyük bir garabet olarak geçeceği kesin olan bu davada cezaları kesinleşenler 20 gün içinde yeniden içeride...
Aynı davada ceza alan Kadri Gürsel aldığı cezanın karşılığı olan gün sayısını halihazırda yattığı için dışarıda...
Akın Atalay, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Murat Sabuncu, Orhan Erinç ve Ahmet Şık, 5 yıldan fazla ceza aldıkları için onların davası temyizde.
Hukukun iktidarın emriyle işlediği bir ülkede...
Mahkeme 200 sayfalık savunmaya karşı tek paragraflık hükümle Cumhuriyet yönetici ve yazarlarını mahkûm ediyorsa...
Musa Kart 1 yıl 16 gün, Mustafa Kemal Güngör 1 yıl 16 gün, Emre İper 7 ay 14 gün, Güray Öz 1 yıl 16 gün, Bülent Utku 1 yıl 7 ay 20 gün, Önder Çelik 1 yıl 16 gün ve Hakan Kara 1 yıl 16 gün daha cezaevine hapis yatmaya gidiyorsa...
Hukukun olmadığı bir iklimde gerçek gazeteciler içeride de...
Sorun kendinize;
Bu ülke tam olarak nerede?
Burası gazetecisine, haberine nicedir sahip çıkmayan, çıkamayan bir ülke.
O yüzden hep kör gerçeğe.
Gazetecisine sahip çıkamayan ülke
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum