Mülteci meselesinde medya etiği ve kedi köpek bilgeliği
Mine Söğüt
Son Köşe Yazıları

Mülteci meselesinde medya etiği ve kedi köpek bilgeliği

15.04.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Şu an İzmir’de bir otel odasındayım.
Otel çok büyük. Şişme bir bottan binlerce kat daha büyük.
Ve çok küçük. Savaşa kurban verdikleri topraklarını terk edip refah düzeyi yüksek bir Avrupa ülkesine ulaşmak için ölümü göze alarak yollara düşen milyonlarca mülteciyi barındırmaya yetmeyecek kadar küçük.
Alman Büyükelçiliği’nin mültecilerle ilgili olarak düzenlediği bir seminere katılmak üzere geldim bu otele.
Konu başlığımız “Özgür habercilik ile kamusal sorumluluk arasında... Mülteci krizinde medya etiği.”
Türkler ve Almanlar... Milyonlarca insanın sınırı gizlice geçerek adım attıkları ilk ülkenin... Ve tehlikelerle ve tuzaklarla ve risklerle ve kayıplarla dolu korkunç bir yolculuğun sonunda varmayı hayal ettikleri son ülkelerden birinin... Okumuşları, düşünmüşleri, gündemdeki mülteci meselesi üzerine kafa yormuşları, bir fikre varmışları...

Ege kıyısında güzel bir şehirde toplanmışız; kalabalığız, 30 kişi kadar varız.
Ben bu otele tekerlekleri en az üç kez Suriyeli dilenci çocukların gölgesinin üzerinden geçerek kavşakları dönen bir arabayla geldim. Diğerleri uçakla gelmişler.
Hiçbirimiz yolları yürüyerek aşmamışız; içimizde lastik botlarla kürek çeke çeke gelen yok; yolda çocuğunu, annesini, babasını, kardeşini, eşini, arkadaşını, gözünü, kolunu, bacağını, aklını, ahlakını kaybeden yok.
Çatısı sağlam evlerimizden yola çıkmışız; işimiz bitsin yine çatısı sağlam evlerimize geri dönecekmişiz.
Ama önce savaşın korkunç sonuçları üzerine yaptığımız haberlerde nelere dikkat etmek gerektiğini en ince ayrıntısına kadar aramızda konuşmamız gerekiyor.
Peki, bilen var mı, bizim aramız ne kadar? Savaşın, içinde “etik” aranan insanlık dışı sonuçları, o daracık araya nasıl sığar?
Yarın sabah erkenden uyanacağız, kahvaltıdan sonra birkaç saat bu mesele üzerine endişeli endişeli konuşacağız.
Sonra bir otobüse binip o insanların aylar boyunca denize açıldığı kıyılardan birine gideceğiz.
Suyun kenarında hep birlikte durup açık denize bakacağız.
Türkler başka şeyler düşünecekler, Almanlar başka...
Gözlerimizi kapatacağız... Yaz boyunca karaya vuran cesetler hepimizin aklının karanlığında teker teker belirecekler. Ürpereceğiz.
Gözlerimizi açacağız. Uzakta birkaç yelkenli olacak, gökyüzüne kuşlar uçacak, yanaklarımız güneşte yanıp kızaracak. Tepemizde biraz rüzgâr... Saçlarımızı tatlı tatlı uçuracak.
Kıyıdan ayrılıp daracık sokakları, kırmızı çatılarıyla ünlü küçük kasabada aylaklık yapacağız. Belki ufak tefek şeyler satın alırız. Taş kahvede oturup biraz laflarız. Sokak köpeklerinin başını okşarız. Ben birkaç kedi fotoğrafı çekerim.
Bir ara elimdeki telefondan internete girip mültecilerle ilgili son haberlere bakarım. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’nin, “Vizelerin kaldırılması meselesi hazirana yetişmez” dediğini yazan haberi bir daha okurum.
“Haziranda ulusça yurtdışında yapmamız gereken acil bir şey mi vardı ki”, diye kendi kendime gülümserim. Sonra kendi vizemi düşünürüm. Geçerliliği temmuza kadar... İçimden “Temmuza yetişir mi acaba”, diye dalga geçerim. Ardından Avrupa parlamentosu’na ve onlarla mültecilere karşılık vize pazarlığına oturan hükümete bir kez daha okkalı bir küfür ederim.
Akşama doğru otele döneriz.
Yemekten sonra herkes odasına çekilir ve herkes meşrebince rüyalar görür.
Benim rüyamda...
Konsolosluk yanar, medya tutuşur, etik geberir, sınırlar ve devletler ve meclisler yerin dibine girer; benim de içinde olduğum, gazetecilerle ve akademisyenlerle ve hukukçularla ve politikacılarla ve ekonomistlerle ve ırkçılarla ve sadece reklam arası seyrettiği görüntülere ağlayan, haberlere üzülen ve o reklamlarda gördüğü şeyleri tüketemezse öleceğini düşünen insanlarla dolu şişme bir bot...
Dalgalara kapılıp defalarca ve defalarca devrilir.
O güzel kasabada başını okşadığım köpekler ve fotoğraflarını çektiğim kediler, rüya bu ya, bizden daha fazlasını bilirler.
Gezindikleri dar sokaklardan ve tırmandıkları kırmızı çatılardan kalbimize bakar; gerçeği tüm netliğiyle görür, etik dediğimiz şeyin üzerine işer ve bizim adımıza teker teker delirirler.  

Yazarın Son Yazıları

Yanık saraylar

Yanık saraylar

Devamını Oku
04.08.2021
Patron çıldırdı

Patron çıldırdı

Devamını Oku
30.07.2021
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’

‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’

Devamını Oku
28.07.2021
Vatandaşın evi

Vatandaşın evi

Devamını Oku
23.07.2021
Mültecinin evi

Mültecinin evi

Devamını Oku
21.07.2021
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere

Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere

Devamını Oku
16.07.2021
Sizin hiç silahınız çalındı mı?

Sizin hiç silahınız çalındı mı?

Devamını Oku
14.07.2021
Uçağın kadar konuş!

Uçağın kadar konuş!

Devamını Oku
09.07.2021
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz

Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz

Devamını Oku
07.07.2021
‘Ben Aziz Nesin...’

‘Ben Aziz Nesin...’

Devamını Oku
02.07.2021
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı

Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı

Devamını Oku
30.06.2021
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...

Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...

Devamını Oku
25.06.2021
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler

O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler

Devamını Oku
23.06.2021
Katil belli, refleks belli, sonuç belli

Katil belli, refleks belli, sonuç belli

Devamını Oku
18.06.2021
Gazeteciliğin karanlık yüzü

Gazeteciliğin karanlık yüzü

Devamını Oku
16.06.2021
‘Hadi’ ama kime hadi?

‘Hadi’ ama kime hadi?

Devamını Oku
11.06.2021
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak

Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak

Devamını Oku
09.06.2021
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’

‘Ne oldu? Öldürdün mü?’

Devamını Oku
04.06.2021
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’

‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’

Devamını Oku
02.06.2021
Neyi bekliyorsunuz?

Neyi bekliyorsunuz?

Devamını Oku
28.05.2021
Kimin lehi, kimin aleyhi?

Kimin lehi, kimin aleyhi?

Devamını Oku
26.05.2021
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti

Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti

Devamını Oku
21.05.2021
Gençliğe hitabe

Gençliğe hitabe

Devamını Oku
19.05.2021
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş

Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş

Devamını Oku
14.05.2021
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi

Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi

Devamını Oku
12.05.2021
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?

Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?

Devamını Oku
07.05.2021
Temel ihtiyaçlar listesi

Temel ihtiyaçlar listesi

Devamını Oku
05.05.2021
Beş maymun* ve bir toplum

Beş maymun* ve bir toplum

Devamını Oku
30.04.2021
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü

İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü

Devamını Oku
28.04.2021
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!

Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!

Devamını Oku
23.04.2021
Burada yazar ne demek istemiştir?

Burada yazar ne demek istemiştir?

Devamını Oku
21.04.2021
Geçmiş olsun Ahmet Altan

Geçmiş olsun Ahmet Altan

Devamını Oku
16.04.2021
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’

‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’

Devamını Oku
14.04.2021
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı

‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı

Devamını Oku
09.04.2021
Günün mönüsü: Emekli amiraller

Günün mönüsü: Emekli generaller

Devamını Oku
07.04.2021
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar

Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar

Devamını Oku
02.04.2021
Kokain cesareti

Kokain cesareti

Devamını Oku
31.03.2021
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?

İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?

Devamını Oku
26.03.2021
Bizi öldürenlerin ülkesi

Siyasi başarısını;

Devamını Oku
24.03.2021
Tek parti, tek akıl, tek uçurum

Tek parti, tek akıl, tek uçurum

Devamını Oku
19.03.2021