Öyle bir düzen inşa ettin ki herkes kul sen hükümdar. Kim tutar seni, kim?

Yasama sensin, yürütme sen, yargıç sen.

Dekor olsun diye Meclis’in var ama yetkisi yok. Adalet sarayları kurdun içinde adalet dağıtan hâkimler yok. 

Yazılı ve görsel basın diye adlandırılan, televizyonlar, radyolar, gazeteler, dergiler var ifade özgürlüğü yok.

TÜİK diye istatistik kurumun var, verilerinde istatistik bilimini çağrıştıran tek bir kırıntı yok.

Üniversitelerin, içinde görev yapan akademisyenlerin var bilim yok.

Özerk kurumların var özerk karar alma yetkileri yok.

Hazine’n var parası yok.

Rekabet Kurumu’n var rekabet ortamı yok.

İhale Kanunu’n var, ihale ile verilen hiçbir iş yok.

Devlet Denetleme Kurulu var, kimseyi denetlediği yok.

Sayıştay var, Meclis’e hesap verme zorunluluğu yok.

Anayasa Mahkeme’n var anayasayı takan yok.

Çevre Bakanlığı’n var, çevreyi koruma niyeti yok.

TÜBİTAK’ın var, içinde bilim insanı yok.

Hastanelerin var doktoru yok.

Eczanelerin var hastanın reçetesinde yazılı ilaçları yok.

Muhalefet partileri var muhalefet etmeye mecalleri yok.

Eee, biz bunları niye kapatmayıp, trilyonlarca personel maaşı ve araç gereç giderleri ödüyoruz ki...

Vergi dairelerini ve hapishaneleri bırak, gerisini kapatıver gitsin Allah aşkına. Hem her akşam binlerce atama, tayin kararnamesi imzalamaktan da kurtulursun.

İtiraz mı ettiler, sallandırıver gitsin. Olmadı Silivri’ye tıkıver olsun bitsin. Pardon artık Silivri Cezaevi değil orası. Marmara Cezaevi oldu değil mi?

Hay aksi unuttum.

Dili uzun olanlara “Silivri soğuk olur” diye parmak sallıyordu seninkiler; adını değiştirince sıcak mı oluverdi Silivri?

“Batı dünyası ne der?” diye korkma. Gıkları bile çıkmaz. Senden âlâ müttefik mi bulacaklar?

Sığınmacıları tuttuğun sürece isterse çakmağı çakıp koca ülkeyi içindekilerle birlikte yaksan umurlarında olmaz. Alt tarafı bir bildiri ile teessüflerini bildirirler o kadar.

Boş ver allasen insan haklarıymış, hayvan haklarıymış, çevreymiş falan. Şeyhliklere ve sülalelere taksim edilmiş Körfez ülkelerinde insan hakları mı var?

Milli çıkarlarını gözeten Baas rejimlerinin hüküm sürdüğü ülkelerin dışındakilere “Demokrasi götürüyoruz” ayağına operasyon yapıldığını gördün mü hiç?

Kim tutar seni, yürü be Reis...

HUKUKSUZLUKLARI HUKUKLA AÇIKLAMAK

Biz de dahil her akşam bağımsız medya kanallarında, köşelerimizde iktidarın hukuksuz kararlarını, eylemlerini hukuka aykırılıklarını açıklamaya çalışıyoruz.

Ne boş iş...

Gezi davası, 28 Şubat davası, Kobani davası, Diyarbakır’daki Gazeteciler davası, İmamoğlu davası, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli davası ve son olarak Merdan Yanardağ davasında verilen tutuklama kararlarının hukuka uygun olup olmadığını tartışmak beyhude bir çaba.

Bu davalar, “Suyumu bulandırdın” davalarından öte bir anlam içermez. Keyfi alınmış, talimatla yerine getirilmiş ve toplumun diğerlerine gözdağı verme amaçlı davalardır.

Türk yargı tarihinde böyle nice davalar açıldı. İnsanlar yıllarca özgürlüğünden mahrum bırakıldı.

Unutmamak gerekir ki bu kararları alanların adı tarihe çok kötü yazıldı. Çocukları, torunları aynı soyadını taşıdıkları için utanır oldu. Ceza verdiklerinin torunları ise gururla taşıdılar o soyadlarını.

Enseyi karartmaya gerek yok. Dünya tarihi bize gösteriyor ki hiçbir tiranlık sonsuza kadar hüküm sürmemiştir.

Yanardağ 11 gündür tutuklu.