Olaylar Ve Görüşler

Sağlığın üçlü tehdidi - Dr. Rüştü Taştan

06 Aralık 2024 Cuma

Güncel, bilimsel araştırma verileri ve yorumlar antroposenin son çeyreğini veya 21. yüzyılı karmaşıklık, belirsizlik, öngörülemezlik, karşılıklı bağlantılılık çağı olarak tanımlamaktadır. Fakat 1948’de yürürlüğe giren “Sağlık, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir” tanımı çağımızın sorunlarını anlatmakta yetersiz kalsa da kavramsallığını korumaktadır. 

Sağlıktaki bu 76 yıllık “iyimserlik” yetmiyormuş gibi, insan, hayvan, bitki, çevre, ekosistem (İHBÇE)-arayüzündeki devingen “sinerjik etkiler” ile günümüzün karmaşık sağlık sorunları hâlâ “insan merkezli” düşünceyle çözülmeye çalışılıyor. Tersine, ileri derecede küresel ısınma, iklim değişikliği artıyor; biyoçeşitlilik azalıyor, antimikrobiyal direnç küresel hareketlilikle sessizce dünyayı dolaşıyor, yaşamsal tehditlerini sürdürüyor. Böylesine dinamik antroposenik tehditler karşısında, işlevsellik ve bütünsellikten uzak “insan merkezli, iyimser” sağlık anlayışı, tek sağlık paradigması ile çelişmiyor mu?  

BİYOGÜVENLİK SORUNU

Günümüzde küresel iklim değişikliğinin, antimikrobiyal direnç, vektörlerle bulaşan hastalıkların birbirleriyle bağlantılı ve “sağlığın üçlü tehdidi” olduğu düşünülürse, vurgulanan bu çelişkiler “çağımızın biyogüvenlik sorunu” değil midir? Eğer bu üçlü arasındaki bağlantılar doğru değerlendirilirse “sinerjik zararlı etkilerin” ülkesel, bölgesel ve küresel ölçekli, yıkıcı büyük “gizli kasırga” olduğu anlaşılacaktır. 

Son yılların küresel iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları ve ekolojik bozulmaları sıklaşmış, yaygınlaşmış, zararları yaşamın her alanında görülmeye başlamıştır. antroposenin son çeyreğindeki küresel iklim değişikliği aynı zamanda İHBÇE-arayüzündeki “sessiz etkileşimlerin” tetiklediği, devasa sağlık sorunlarının gizli itici güçleridir. Bu bağlamda, insan kaynaklı sorunlar İHBÇE-arayüzündeki sosyoekolojik, mikrobiyolojik tehditleri ve antimikrobiyal direnci ivmelendiren baskın “antropojenik faktörlerdir”. Bunlar, insanoğlunun “benmerkezci” davranışlarıyla “ekolojik dengeyi” altüst edilmesinden kaynaklanan ve giderek yaygınlaşan yeni “gizli tehditlerin” ve olası sonuçları kestirilemeyen başka sorunların habercisidir. Yaşanılagelen bu süreç, devingen “sosyoekolojik” yozlaşmaların sunucudur. 

2024 yılı istatistikleri, son 5-10 yıllık “sıcaklık ortalamalarının” geçmiş ortalamaların çok üstüne çıktığını, küresel iklim değişikliğinin yaşamı çok yönlü tehdit ettiğini göstermektedir. Dolayısıyla, IPCC verileri ile Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2024 raporu bu tehditler saptamasını doğrulamaktadır. Dünya 2023 yılı “sıcaklık ortalamalarına” göre 1.5 dereceye çoktan ulaşmıştır. Eğer iklimsel anormallikler böyle sürerse yaşanılacak daha çok aşırı hava olaylarına tanıklık edileceği öngörülmektedir. Benzer şekilde, İHBÇE-arayüzündeki bozulmalar ve giderek sıklaşan, yeni çıkan enfeksiyonlar, “küresel ölçekli insan, hayvan ve mikroorganizma hareketliliği” ve diğer karmaşık sağlık sorunları artacaktır. 

İŞBİRLİĞİ ŞART

Bir yanda antimikrobiyal direnç krizi ve sağaltılamayan enfeksiyonlar, diğer yanda küresel iklim değişikliğinin ivmelendirdiği “vektörel ekoloji” ürünü, artan virüs salgınları ve süregelen diğer vektörlerle bulaşan hastalıklar, henüz adı konmamış küresel biyotehditler... Günümüzde yeni çıkan enfeksiyonlar, küresel iklim değişikliği, antimikrobiyal direnç, vektörlerle bulaşan hastalıklar yalnızca azgelişmiş ülkelerin değil, dünyanın biyogüvenlik sorununa dönüşmüştür.  

Özetle antroposenin “yeni çıkan mikropları” sınır tanımamakta, iklimsel afetleri sosyoekonomik düzey farkı gözetmemektedir. “Disiplinler ötesi” işbirliği yapılmadıkça küresel tehditlerin, mikrobiyal afetlerin aşamayacağı sınır, giremeyeceği mekân, oluşamayacağı zaman kalmamıştır. Çözüm, gizlice yaklaşan “sinerjik kasırgayı” görebilmekte, tek sağlık düşüncesini uygulamakta, yaygınlaştırmakta saklıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları