Sansür nasıl olmalı? Siyanüre sansür gerekli mi? (23.11.2019) (23.11.2019)
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Sansür nasıl olmalı? Siyanüre sansür gerekli mi? (23.11.2019) (23.11.2019)

23.11.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

YAZAR: Prof. Dr. Üstün Dökmen

Sansür, ülkelerin yöneticileri tarafından birtakım bilgilerin toplumdan, tamamen veya kısmen saklanması demektir. Sansürün görünür gerekçesi toplumu olumsuz uyarıcılardan korumaktır. Ancak sansür, başlangıçta iyi niyetli olsa bile, çoğunlukla sonuçta sanatta ve habercilikte ifade özgürlüğünü kısıtlamaya dönüşür. 

Dönüştüğü konusunda dünyada pek çok örnek vardır; özellikle totaliter rejimler, halkın isyanını önlemek, hesap vermek zorunda kalmamak için ve yöneticiler sıkıntıya girmesin diye sansürü bir olmazsa olmaz haline getirmişlerdir. Bu yüzden tüm çıkarcı sansürlere karşı olmak zorundayız. Fakat bazı tür sansürlerin, bazı özel durumlarda toplumun yararı için yapılabileceğini de unutmamak gereklidir. Birkaç örnek:

DİKKATLİ OLMALI

1 Kadın cinayetleri basında verilmelidir. Cinayetlerden söz etmezsek, bir şey yokmuş, her şey yolundaymış gibi davranmış oluruz. Toplum cinayetler konusunda bilgilendirilmelidir ancak cinayetin işlenme şekli söylenmemeli, cinayet görüntüsü kullanılmamalıdır. Bu tür bir cinayetin nasıl işlendiği belirtildiğinde, aklı kıt birileri özendirilmiş olur. Devlet istatistiklerine göre son on iki yılda, eşleri veya sevgilileri tarafından öldürülen kadınların sayısında büyük bir artış oldu. Yazılı ve sözlü basın bu cinayetleri ayrıntılı şekilde verdi. Arşivlere baktığınızda şunu göreceksiniz: 

Diyelim ki başlangıçta erkekler eşlerini A yöntemiyle öldürüyorlardı, sonra birisi çıktı cinayette B yöntemini kullandı. Bu B yöntemi pek çok erkeğe cazip geldi, bu sefer katiller B yöntemini kullanmaya başladılar. Cinayetin işlendiği sansürlenmemeli fakat cinayetin işlenme şekli sansürlenmelidir. Çünkü bazı cinayet tarzları, bazı kişilerin saldırganlıklarını ve sadizmlerini körükler.

2 Her ne gerekçeyle olursa olsun intihar olayı, özellikle intiharların artması toplumu ilgilendirir. Toplum kendi içinde ne olup bittiğini bilmelidir. Ancak intihar şeklinin duyulması kanımca bazı kişilerin fantezilerini kışkırtmaktadır. Hem insanların siyanürle intihar ettiklerini duyur hem de yasal yollarla siyanür satın almak kolay olsun, insanlar bu yolla intihar etmeye başladıklarında ise paniğe kapıl. Bu çelişkili bir tablodur. Toplum içinde birileri, işsizlik, pahalılık, borç yüzünden intihar ediyorsa toplum bunu bilmelidir; ancak siz siyanürün adını telaffuz ettiğinizde, farkında olmadan siyanür reklamı yapmış olursunuz. Eğer gençler uyuşturucu kullanımından ölüyorlarsa toplum bunu bilmelidir; ama uyuşturucunun adını söylerseniz o uyuşturucunun reklamını yaparsınız.

Ayrıntıya girilmeden intihar olaylarının basında dile getirilmesi bile aslında tartışmalı bir konudur; sadece intihar haberleri bile bazı kişileri özendirebilir. Birkaç yüzyıl önce Avrupa’da, intihardan söz eden çok güzel bir roman yayımlandığında çok sayıda genç intihar etmişti. (Bu romanın adını burada özellikle belirtmiyorum.) 

İNCE AYRIM

Bu durumda, “Madem öyle basında intiharlardan hiç söz etmeyelim” diyebilirsiniz. Ancak ortada ince ve önemli bir çizgi vardır. İntiharlardan söz etmezsek birkaç intiharı belki engelleyebiliriz ama toplumu da içinde taşıdığı karanlık sorundan haberdar etmemiş, çözüm yolları aramayı engellemiş oluruz. 

Bu çelişkinin çözümü, kısmi sansürlü intihar haberleri vermektir. Basında, “İntihar eden bir aile, cenazelerini bulacakların zarar görmemeleri için kapıya uyarı yazısı koydu” denilse, toplum bu olay hakkında hem bilgi sahibi olmuş olur, hem de son anlarında bile başkalarını düşünen o güzel insanların davranışlarından bir şeyler öğrenmiş olur. (Bu noktada bir başka sonuç da çıkıyor ortaya “Siyanürlü cenazeye bile dokunmak çok tehlikeliyse, ortalık yerde siyanürle altın aramak ne biçim iştir” sorusu geliyor akla.

3 Düğünlerde havaya takır takır silah sıkan magandaların görüntülerini televizyonlarımızda sıklıkla izliyoruz. Ben bu davranışı sergileyenlere hem kızıyorum hem de acıyorum. Fakat bu görüntüler bazılarını aynı davranışı taklit etmeye heveslendiriyor. Kanımca burada da olaydan söz edilmeli fakat görüntü verilmemelidir.

Bir zamanlar İtalya’da bazı gençler otoyoldaki araçlara uzaktan taş atıp kaza yapmalarına neden oluyorlardı. Yapılan incelemeler sonucunda, bu tür haberlerin televizyonlarda gösterilmesinin gençler için kötü model oluşturduğu, onları taklide yönlendirdiği ortaya çıktı. Hurdaya dönmüş araba görüntüleri ekranlara getirilmedi, bu olay bir süre sonra bitti.

ŞİDDET ZARARSIZ MI?

Son olarak konuyla dolaylı ilişkisi olan bir başka noktaya değinmek istiyorum. Televizyonlarda sigara ve içki görüntüsünün üzerine karlama yapma zorunluluğu var. Tamamen katılıyorum. Özendirmesin. Peki, tabanca, makineli tüfek görüntülerinin üzerine niçin karlama yapılmıyor. Onlar da özendirmiyor mu? Televizyonlarımızdaki yerli dizilerde, yabancı filmlerde, adı konmadan silah reklamı yapılmaktadır. Sigarayı karlama, sigarayı karalamadır; doğrudur. Silaha karlama yapılmaması ise silahı aklamaktır.    

Siyanürsüz günlerde buluşmak üzere. 

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025