Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak. Türkİş’in Asgari Ücret Tespit Komisyonu yapısı değiştirilmediği sürece masaya oturmama kararlılığı sürüyor. Hükümet, Türkİş’in talebine karşılık komisyona katılımı genişletecek yönetmelik değişikliğini yayımlamadı. Komisyonun yapısın değiştirecek cumhurbaşkanı kararnamesi 12 Aralık’a dek yayımlanmazsa Türkİş toplantılara katılmayacak. Bu durumda 2026 yılında uygulanacak asgari ücret patron ve hükümet temsilcilerinin oyları ile saptanacak.
Türk-İş’in “Sözümüz dinlenmiyor, taleplerimiz karşılanmıyor” diyerek masadan çekilmesi milyonlarca emekçiyi sahipsiz bıraktı. Aslında, Türk-İş masadan çekilme kararında haklı. 2000 yılından bu yana 29 kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda sekiz kez işçi tarafının onayı ile ücret saptandı. 21 kez de patron ve hükümetin dediği oldu, emekçinin talepleri karşılık bulmadı. İşveren ve hükümetin ortak belirlediği düşük zamlı asgari ücretler emekçinin temel gereksinimlerini karşılamaktan hep uzak kaldı.
EMEKÇİ AÇLIKLA BOĞUŞUYOR
2025 yılında asgari ücret yüzde 30 oranında artırıldı. Ama enflasyon yüzde 44.1 oranında gerçekleşti. İşçi geçen yıldan yüzde 14 oranında alacaklı. Ücrete öngörülen enflasyon oranında artış yapılıyor, lakin hedef tutturulamıyor. Haliyle yapılan zam yüksek enflasyondan ötürü yılın üçüncü ayından itibaren satın alma gücünü yitiriyor. Hem enflasyon hem de yüksek vergiler karşısında asgari ücretli hızla yoksullaşıyor. Bu yılın 10 ayında asgari ücretlinin kaybı 6 bin 322 TL’ye ulaştı. Mevcut ücret 16 bin TL düzeyine gerilemiş durumda. Açlık sınırının 30 bin TL’ye ulaştığı ortamda milyonlarca emekçi bu sınırın altında yaşamaya çalışıyor. Emekçinin durumu ortada iken asgari ücrete yüzde 20- 25 arası zam iddiaları havada uçuşuyor. 22 bin 104 TL tutarındaki ücrette yüzde 25, hatta yüzde 30 oranında artış yapılsa bile bu hayat pahalılığında bir anlamı olmaz. O zam da bir yıllık yapılacaksa.
Asgari ücretin belirlenme süreci devletin toplumla yaptığı en büyük toplusözleşmedir. Çünkü asgari ücret ortalama ücret duruma geldi. Çalışanların yarısı bu ücret ve komşu aralığında tutarla emek harcıyor. Bu nedenle toplu pazarlıkla belirlenmesi gerekiyor. 15 kişinin bir masada oturup ezici çoğunlukla patron ve hükümet oyları ile milyonların geleceğine ilişkin karar alması demokratik değil. Masada olan işçi tarafının yaptırım gücü olmalı. Asgari ücret görüşmelerinde uyuşmazlık durumunda grev ve itiraz hakkı bulunmalı. Mevcut yönetmeliğe göre komisyonun saptadığı asgari ücrete itiraz yolu kapalı. Bu haklar sağlanmadığı sürece milyonlarca emekçi açlıkla boğuşmaya devam eder.
ÇALIŞANIN VERGİ YÜKÜ
Asgari ücretin hesaplanmasında bir işçinin harcama kalıpları dikkate alınıyor. Oysa ailesinin de hesaba katılması şart. Bu nedenle asgari ücret hep düşük belirleniyor ve kimseyi hoşnut etmiyor. Bir ailede iki kişi asgari ücretle çalışsa bile ellerine geçen para 97 bin 159 TL’lik yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşamıyor. Asgari ücret dört kişilik ailenin sorunsuz yaşayabileceği tutarda olmalı.
Hükümet yetkilileri sürekli “işçiyi enflasyona ezdirmedik” diye açıklama yapıyor. TÜİK enflasyonu ile asgari ücrete yapılan zam ortada. Daha nasıl ezilecek asgari ücretli, emekli? Çalışanlar üzerindeki vergi yükü çok ağır. Ücret ve maaşlardan büyük kesintiler yapılıyor. Ağır vergi yükü hafifletilerek çalışanlara nefes aldırmak kaçınılmaz hale geldi.
Çalışanların yüzde 70’i sendikalı ve toplusözleşme hakkına sahip olsa asgari ücret hiç konuşulmaz. Ağırlıklı özel sektörde çalışan asgari ücretlinin sendikalaşması olanaksız. Çünkü patronlar, sendika üyesi olanları hemen kapının önüne koyuyor. Bu nedenle çalışanlar sendikalaşmaya çekingen davranıyor. Türkİş de masadan kalkınca 10 milyon emekçi yetim kaldı. İşçi sendikalarının üyeleri olmasa da zor durumdaki emekçiye sahip çıkması görevlerinin gereği. Türkİş ve DİSK asgari ücretlinin yanında olmalı, onlara sahipsiz olmadıklarını göstermeli.
ŞÜKRÜ KARAMAN
GAZETECİ