Tuncer Cücenoğlu’nun ardından bizlere kalan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tuncer Cücenoğlu’nun ardından bizlere kalan

21.07.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Tuncer Hocam’ın kişisel ve kurumsal olarak sanat yaşamının 50. yılını kutlamaya hazırlanırken, yaptığı bu acı şakaya ya da sürprize kızmak mı, üzülmek mi, kırılmak mı, sitem etmek mi gerekir bilmiyorum!

Olmazların olura, değmez­lerin değere dönüştürü­lüp içinin boşaltıldığı ülke­mizde, iyi, güzel, doğru işler ya­pan, ilgiyi ve övgüyü sonuna ka­dar hak eden üretken bir aydın daha yaşama veda etti. Böylece “Her ölüm erken ölümdür” diyen Cemal Süreya bir kez daha hak­lı çıktı.
Tuncer Cücenoğlu’nun bu za­mansız kaybıyla, doğum ye­ri olan Çorum has bir evladını, Müjdat Gezen Sanat Merkezi, “Dramatik Oyun Yazarlığı” ders­leri çok sevilen hocasını yitirdi. Dost ve meslektaşları güzelliğe, sanata adanmış bir yaşamın er­ken gidişine, ailesi, dağ yüreğin zamansız susuşuna tanıklık etti. Bunca çok yönlülük, ülke içinde ve dışında bunca ün ve ödül geri­de kalanları çok zorlayan bir baş­ka taraftır kuşkusuz...
 
Ne demeli?
Tuncer Hocam’ın kişisel ve ku­rumsal olarak sanat yaşamının 50. yılını kutlamaya hazırlanır­ken, yaptığı bu acı şakaya ya da sürprize kızmak mı, üzülmek mi, kırılmak mı, sitem etmek mi ge­rekir bilmiyorum! Ama tam da burada sanat yaşamının 40. yı­lında yazdığım yazıdan bir alıntı yapmam gerektiğini biliyorum!
“Tuncer Cücenoğlu hepimizin bildiği, tanıdığı bir oyun yaza­rı. Bu sene 40. sanat yılını kutlu­yor. Araştırmayla, oyunla, sanat­la, ödüllerle geçen koskoca bir 40 yıl. Ne denir bilmem ki? Bu emek karşısında şapka mı çıka­rılır? Bu yapıtların yazarı ayakta mı alkışlanır? Aynı okulda yıllar­dır birlikte çalışmanın coşkusuy­la oturup bir yazı mı yazılır? Ben tümü deyip önce şapkamı çıkar­dım, sonra yazımı yazdım, şim­di de ayakta alkışlamak için ders günümüzü bekleyeceğim...”
 
Şimdi Azerbaycan’ın başkenti Bakû’ye gitme zamanıdır
Devlet üniversitesinin çağrılı­sı olarak gittiğim Bakû’nün ge­niş caddelerinde, kökleri bu top­raklara dayanan aile büyükleri­mi anarak, özleyerek, içimi çeke çeke ve boğazımda koca bir dü­ğümle dolaşırken; karşıma bir­denbire çıkan bir afişle kalakal­dım. Bu Tuncer Cücenoğlu’nun oralarda çok tutunan ve yıllar­dır kapalı gişe oynayan “Kadın­cıklar” adlı oyununun afişi idi. Ülkemden kilometrelerce ötede, bir Türk yazarın, çok saygı duy­duğum bir yazar meslektaşımın, kadın sorunlarına duyarlı bir sa­nat insanının bu afişini görmek beni çok mutlu edip gururlandır­mıştı. Oyunu izleyen Azerbaycan Türkü, yazar ve sanatçılara dost­luğumuzdan gururla söz edince, onlardan da çok güzel şeyler du­yup, kendime pay ve payeler çı­karıp, dönüşte de bunu kendisiy­le paylaşmıştım.
Kuşkusuz tanıyan herkesin yü­reğine dokunan bu veda için söy­leyecek sözüm çok, ancak söze nereden başlayacağımı bilemiyo­rum! Kadına yönelik eserlerinde sessiz kurbanların sesi olan, er­kek egemen dünyada kadınların düşündürücü, ürkütücü yaşam öykülerine yer veren, acımasız ağızların acınası sözlerine çok gerçekçi yanıtları birinci ağızdan duyurmaya çalışan bir yazarın yapıtlarından mı girsem?
Bazen isyan ettiren, bazen öf­ke, bazen çaresizlik kokan, ba­zen çığlıklar attıran, kadın ol­manın çilesini, kadın bakış açı­sını dillendirmenin naifliğini di­le getiren anlatım gücüne mi de­ğinsem?
Kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artışın yaşandığı, günde or­talama 4 kadının öldürüldüğü ül­kemizde; ustalık isteyen bir dil ve yorum, usta işi bir anlatım, insanın yüreğini avucunun içi­ne alan duyarlılığını mı dile ge­tirsem?
Yoksa kitaplarında (oyunların­da mı demeliydim!) düşüncele­rini sağlıklı, anlaşılabilir bir dil kullanarak ortaya koyan usta ya­zarın; dilinin akıcılığını, çok oku­nan ve çok oynanan eserlerinin 32 dile çevrilmesini, yaban eller­de sahnelenmesini, tüm bunların yazara pek çok ödül olarak geri dönüşünü mü alkışlasam?
 
Aydınlatmaya devam edecek
Yine kitaplarını okurken, ya da oyunlarını izlerken; öğretmen­liğinin ve kürsü hâkimiyetinin verdiği rahatlıkla mizahı, felsefe­yi, düşündürmeyi, şiirsel bir dil­le ve roman tadında aktarırken ele aldığı kahramanların çok ta­nıdık oluşunu, o kimliklerde ba­zen arkadaşlarımızı, bazen öğ­rencilerimizi gördüğümüzün sır­rını mı merak etsem? Ya da ya­şamımızı zenginleştiren, çoğal­tan, anlamlı ve çekilebilir kılan gerçek sanatçıların gidişiyle her gün biraz daha eksildiğimize mi üzülsem? Bilemedim.
Bildiğim o ki; Tuncer hocamla yıllarca aynı okulda çalışmaktan duyduğum mutluluk, yapıtları­nın tiyatromuza katkıları, oyun­larının sahne başarısı sanat dün­yamızı aydınlatmaya devam ede­cek. Işıklar içinde yatsın. Onu hiç unutmayacağım, onu hiç unutmayacağız...

NEŞE DOSTER
Eğitimci - Yazar

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025