Türk-Ermeni Uzlaşması Neden Bu Kadar Zor?
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türk-Ermeni Uzlaşması Neden Bu Kadar Zor?

22.12.2014 08:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türk-Ermeni uzlaşmasındaki başarısızlığın esas nedeni birkaç kelimeyle kolayca özetlenebilir. Ermenistan’ı yönetenlerin ve kendilerini diyasporanın önderleri ilan edenlerin baskın ideolojisi

Türk-Ermeni ihtilafına son vermek için, hem resmi olan diplomatik düzeyde hem de resmi olmayan düzeyde, düzenli olarak samimi veya samimiyetsiz birtakım girişimlerde bulunulmaktadır. Tüm bu girişimler hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve artık bu başarısızlığın nedenini anlamanın zamanı gelmiştir. Bu başarısızlığın esas nedeni birkaç kelimeyle kolayca özetlenebilir: Ermenistan’ı yönetenlerin ve kendilerini diyasporanın önderleri ilan edenlerin baskın ideolojisi. Tabii ki Ermenistan’ın Vladimir Putin’in Rusya’sına ve mollaların İran’ına olan bağımlılığı da dikkate alınmalıdır, ancak Erivan hükümeti ideolojik sebeplerden dolayı sürekli olarak tercihini Batı yerine Rusya ve mollalardan yana kullanmıştır.

*

Ermenistan’da şu anda iktidarda olan parti hiçbir zaman için ideolojisini gizlememiştir: İktidar partisinin ideolojisi Garegin Nejdeh’in (1886-1955) yazılarına ve faaliyetlerine dayanmaktadır. 1918-1920 arası Ermenistan’daki Azerileri yok eden Nejdeh, daha sonra şu sözleri sarf etmiştir: “Bugün Almanya ve İtalya, ırk temelinde varlığını sürdüren uluslar oldukları için güçlüdürler.” (Hairenik Weekly, 10 Nisan 1936.) Henüz 1933 yılında, Nejdeh’in partisi Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF, Taşnaklar), kendisini Amerika’da partinin gençlik örgütünü kurmakla görevlendirmişti. Nejdeh, gençlik örgütü için “ırkın dini” anlamına gelen “Tzeghagron” ismini seçmiştir. Buna paralel olarak EDF’nin Boston’daki günlük gazetesi olan “Hairenik”, 19 Ağustos 1936 kadar erken bir tarihte bile Hitler’i övmekle kalmamış, aynı zamanda açıkça Yahudilerin yok edilmesi gerektiği fikrini savunmuştur.
Nejdeh, İkinci Dünya Savaşı’nın başında Nazi üniforması giymek için Almanya’ya gitmiştir. Kendisi, Hitler’in fethedilen doğu bölgeleri bakanı Alfred Rosenberg’in onayıyla Aralık 1942’de kurulan Ermeni Ulusal Konseyi’nin (1) bir mensubu olmuştur. Konseyin askeri muadili vardı: Wermacht (2) ve Waffen-SS’de (3) 30.000 Ermeni yer almıştır.
Sovyetler tarafından tutuklanan Nejdeh hapishanede ölmüştür. Buna rağmen kendisinin yazıları, Ermenistan’ın mevcut yöneticileri tarafından saplantılı bir şekilde temel ilham kaynağı olarak kullanılmaktadır. Nejdeh’in ismi birtakım halka açık mekânlar dışında, bir metro istasyonu ve Erivan’daki bir meydana verilmiştir.
Amerika’daki Nazi-tarzı Tzeghagron, ismini 1933’te Ermeni Gençlik Federasyonu (4) ile değiştirmiştir; ancak örgütün resmi internet sitesi ve Kanada ve Avustralya branşları gururla örgütün Nejdeh’e olan ideolojik vefasını beyan etmektedir.

*

Günümüzde Ermenistan’da kahraman olarak anılanlar sadece Naziler değildir, teröristler de kahraman olarak anılmaktadır. Orly Saldırısı’nın (8 ölümle sonuçlanmıştır) faili Waroujan Garbidjian 2001’de sınır dışı edilerek Ermenistan’a gönderildiğinde, Ermenistan başbakanının bizzat kendisi onu Erivan’ın havalimanında karşılamıştır. Bundan çok önce, 1970’lerin ve 1980’lerin kilit öneme sahip terör liderlerinden Monte Melkonian, ölümünden sonra “Ermenistan’ın kahramanı” haline gelmiştir. Melkonian bugün de bir kahraman sayılmaktadır. Bu zihniyet diyasporada da mevcuttur. EDF’nin uzantısı olan Amerika’nın Ermeni Ulusal Komitesi’nin (5) liderlerinden Murad Topalian, 2001’de kanuna aykırı bir şekilde patlayıcı ve silah depolamaktan dolayı mahkûm edilmiş; Amerika’daki EDF’nin en üst düzey lideri olan Viken Hovsepian ise, 1986’da bombalama yapmaya teşebbüsten mahkûm edilmiştir. Atlantik Okyanusu’nun diğer tarafında ise; Fransa’nın Ermeni Dernekleri Koordinasyon Konseyi’nin (6) mevcut eşbaşkanı Jean-Marc “Ara” Toranian geçmişte ASALA’nın siyasi kanadının liderliğini yapmıştır - ki bu siyasi kanadın esasen bombaların ve silahların depolanması ve teröristlerin saklanması görevini yerine getirmiş olduğu en az dört dava sırasında ispatlanmıştır.

*

Bazıları, hükümetler arasındaki husumete rağmen uzlaşmanın mümkün olduğunu iddia etmektedir. Peki, bu iddia ne kadar gerçekçidir? Gelin güncel bir örneği ele alalım: Ankara’da 22-23 Kasım’da gerçekleştirilen Hrant Dink Vakfı Konferansı. Konferanstaki oturum başkanlarından birisi G.J. Libaridian’dı. Eski bir EDF aktivisti olan Sayın Libaridian, bir EDF teröristi lehine tanıklık yapmak için 1982’de özel olarak Amerika’dan Fransa’ya gitmiştir. Kendisine mevcut Ermeni hükümetinin ideolojisi ve bahsi geçen tanıklık yapısıyla ilgili bir soru sorduğumda;
Sayın Libaridian bir mahkeme salonunda terörizmi meşrulaştırmış olmaktan dolayı hiçbir bir pişmanlık belirtisi göstermedi ve Nejdeh’le veya Orly’de yapılan bombalamayla ilgili yaptığım eleştiriye hiçbir şekilde değinmedi. Buna paralel olarak, konferanstaki diğer Ermeni katılımcıların hiçbirisi, bu konuda soru sorulmuş olmasına rağmen, Batı Azerbaycan’a yapılan saldırı ve etnik temizliğe karşı bir duruş sergilemedi. Böyle “ılımlılar” varken Ermenilerin “aşırılara” ihtiyacı yoktur. Sayın Libaridian ve arkadaşları, her zaman için Türkiye’de onları çeşitli sebeplerden dolayı “ılımlı muhataplar” olarak kabul eden insanlar bulacaktır. Ancak pratikte bu tür bir “diyalog” özü itibarıyla başarısız olmaya mahkûmdur. 1915- 16’da Ermenilere karşı işlenen suçlar konusunda -Ülkü Ocakları mensupları dahil- Türkiye’de üzüntü duymayan tek bir insan bile bulmak zordur. Ancak görünüşe bakılırsa; Ermeni fanatizminin Müslüman, Yahudi ve diğer mağdurları konusunda üzüntü duyduğunu belirtmeye hazır bir “ılımlı” Ermeni bulmak epeyce zordur.
Durum bu şekilde devam ettiği sürece, Türk-Ermeni diyaloğu kurma teşebbüsleri en iyi ihtimalle bile bir zaman kaybı olmaktan öteye gidemeyecektir.
1- Armenian National Council.
2- Nazi Almanyası silahlı kuvvetleri.
3- Nazi Partisi’ne bağlı paramiliter Schutzstaffel örgütünün silahlı kanadı.
4- Armenian Youth Federation.
5- Armenian National Committee of America.
6- Coordination Council of France’s Armenian Associations.  

MAXIME GAUIN Türkiye Tarihi Uzmanı

 

-

Maden İşletmelerinde İş Cinayetleri

Konuya kaza tanımı ile başlayalım. Kaza, daha önceden planlanmamış, öngörülemeyen, beklenmeyen ve istenmeyen olay olarak tanımlanabilir. Olay işyerinde olmuş ise iş kazası diyoruz. Bu yıl içerisinde, özellikle yeraltı kömür işletmelerinde çok sayıda çalışan yaşamını yitirdi. Çoklu ölümlerle sonuçlanan bu olayların oluşumu yukarıdaki “kaza” tanımına uymuyor. Hemen tümü, istenmeyen ancak beklenen ve öngörülebilir olaylardır. Soma ve Ermenek olaylarını irdeleyelim. 
Soma da önceki işletici Park Teknik, kaza olabilirliğini öngördüğü için üretimini durdurmuş ve işyerini terk etmiştir. Durumu, ruhsat sahibi Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’na (TKİ) yazılı olarak bildirmiştir. Sorun, kömür damarlarının kendiliğinden yanma özelliğidir. Bu tür damarlarda özel üretim yöntemi uygulanır. Tüm hazırlık, nakliyat ve havalandırma galerileri taş içerisinde sürdürülmelidir. Böylece yangın başlaması durumunda, çalışılan kısımlar terk edilerek barajlarla kapatılır. Ayrıca tüm araç ve gereçler yanmaya ve patlamaya karşı güvenli olmak zorundadır. 
Daha sonra işletme hakkı, Soma Kömür İşletmelerine verilmiştir. Devir sırasında, ruhsatı veren Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) ve TKİ’nin yeni bir işletme projesi yaptıklarına ilişkin bilgi yoktur. 
Olay, bu tür damarlarda karşılaşılan, yavaş yanmanın açık yangına dönüşmesidir. Yanma sonucu oluşan karbonmonoksit (CO) yoğunluğu artarak çalışanların zehirlenerek ölümlerine neden olmuştur. CO limit değer olan 50 ppm’e ulaştığında terk ve barajlarla kapatma işlemi uygulanmalı idi. Oysa yer yer 500 ppm değerleri ölçülmüştür. 
Meclis soruşturma komisyonu raporunda yukarıdaki olaylara değinilmiştir. Ancak kazanın nedeninin aylar alacak bilimsel araştırmalar(!) sonucunda belirlenebileceği vurgusu yapılmıştır. 
Ermenek’te ise eski imalatla çalışılan kısım arasında yeterli topuk bırakılmaması su patlaması sonucunu doğurmuştur. Yapılması gereken, yeterli topuk bırakılmasına ek olarak yeterli uzunlukta sondajların yapılması idi. 
Ülkemizde maden işletmelerine arama ve işletme ruhsatı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na (ETKB) bağlı MİGEM tarafından verilmektedir. Ruhsat verilirken uygulanacak yöntem ve proje tüm yönleri ile incelenir. Ayrıca MİGEM, uygulama üretim aşamasında da, gerek teknik gerekse iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili denetimleri yapmakla yükümlüdür. 
Her iki olayda da yeterli ve gerekli denetimler yapılmaması, olayların temel nedenidir. 
Madencilik sektöründe kararlar verilirken ilgili kurumların görüşleri alınmalıdır. Bu kurumların başında TMMOB’ye bağlı Maden Mühendisleri Odası gelmektedir. Odamız sürekli uyarılarını yapmaktadır. Uyarılar genellikle duyuru ve rapor şeklindedir. Son Soma olayı ile ilgili kapsamlı raporu basında yer almamıştır. Genelde basın, olayın büyüklüğüne göre, bir zaman sonra ilgisini kesmektedir. 
Bu yazı ile, maden işletmelerinde iş cinayetlerini önlemek için tartışma açılması hedeflenmiştir.  

TURAN DÜNDAR Maden Y. Mühendisi

Yazarın Son Yazıları

Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025