CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçmesi bir ahlaksızlık ve erdemsizlik örneğidir.
Söz konusu ahlaksızlığın ve erdemsizliğin bir boyutu halkın egemenliğinin gasp edilmesiyle ilgilidir. Özlem Çerçioğlu belediye başkanlığını sadece kendi şahsına verilmiş oylarla değil, CHP’ye verilmiş oylarla ve AKP’ye yönelik tepki oylarıyla da kazanmıştır. Halk AKP’nin politikalarını onaylamadığı için CHP’li Özlem Çerçioğlu’na oy verirken, Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçmesi, ona oy verenlere ve Aydın halkına ihanet etmektir.
Ahlaksızlığın ve erdemsizliğin bir başka boyutu da, Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçerek, hem CHP’nin temel ilkelerine, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine ihanet etmiş olmasıdır. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal döneminde CHP’de siyasete giren, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de uzun yıllar çalışan Özlem Çerçioğlu, parti meclisi üyesi, milletvekili ve belediye başkanı olarak görev yaptı.
Özlem Çerçioğlu CHP’ye yeni geçmiş birisi olsaydı, bu kadar tepki almayabilirdi. Ancak onlarca yıl CHP’nin temel ilkelerini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini savunan birisinin, böylesine radikal bir çelişkinin ve dönüşümün içine düşmesi, hayat konusunda en deneyimli insanı bile hayrete düşürmektedir.
Özlem Çerçioğlu, CHP’nin parti programındaki cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik, devrimcilik, sosyal demokrasi, demokratik solculuk ilkelerinden ve/veya Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri olan demokrasiden, laiklikten, sosyal devletten, hukuk devletinden vazgeçtiği için mi AKP’ye katılmıştır?! AKP bu ilkelerin tamamının karşıtı ve anti-tezi bir örgütlenme olduğuna göre, Özlem Çerçioğlu hâlâ bu ilkeleri savunuyor olamaz! Yoksa Özlem Çerçioğlu yıllarca rol yaparak, samimiyetsiz davranarak, partisini aldatarak, aslında bu ilkeleri savunmamış ve umursamamış birisi midir?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iddia ettiği gibi, AKP’nin Özlem Çerçioğlu’nu, hakkındaki bazı yolsuzluk iddiaları üzerinden, “Ya AKP’ye katılırsın ya da hapishaneye girersin” anlamına gelecek sözlerle tehdit ettiği doğruysa, bunun ayrıca büyük bir ahlaksızlık ve alçaklık olduğu açıktır. Ancak böyle bir tehdide boyun eğerek AKP’ye geçmek de, ahlakla ve erdemle açıklanacak bir şey değildir! Bir insanın, böyle bir tehdide boyun eğmektense, hapishaneye girmesi, daha onurlu, namuslu ve şerefli bir davranıştır.
***
Öte yanda, Özlem Çerçioğlu olayı, CHP’deki daha büyük ölçekli ve köklü bir sorunun yansımalarından birisidir. Asıl sorulması gereken soru şudur:
İdeolojik bir tutarlılığı olmayanlar, hatta ideolojisi, siyasi davası, siyasi ilkeleri olmayanlar, nasıl oluyor da CHP’de yetki sahibi olabiliyorlar?! Yaşanan bu rezaletin en büyük sorumlusu, Özlem Çerçioğlu’nu bu makamlara getirenler değil midir?! CHP’de en üst kademeden en alt kademeye kadar, Özlem Çerçioğlu gibi daha binlerce örnek yok mudur?! Partinin üyeleri tüzük gereği parti programındaki temel ilkeleri ve ideolojiyi savunmakla yükümlü oldukları halde, bu tüzük maddesi neden uygulanmamaktadır?!
CHP, 1992 yılında yeniden açıldıktan sonra, ideoloji ile kadro arasında sık sık meydana gelen tutarsızlıktan dolayı, büyük bir ideolojik savrulma yaşamıştır. Bu süreç, Deniz Baykal döneminde kısmen başlamıştır; Kemal Kılıçdaroğlu döneminde en üst seviyeye çıkmıştır ve yaygınlaşmıştır; Özgür Özel döneminde de devam etmektedir!
Partinin ideolojisine, ilkelerine, davasına tutkuyla ve samimiyetle sahip çıkanlar partiden dışlanırken, partinin ilkeleriyle ve ideolojisiyle ilgisi olmayan kişiler yetkili yerlere getirilmiştir!
CHP önümüzdeki mahalle, ilçe, il kongreleri ve kurultay sürecinde de bu kısır döngüyü aşamazsa, bu ve benzeri felaketleri yaşamaya devam edecektir!