Pınar Öğünç

Travmayı nasıl atlatacaklar?

07 Ocak 2016 Perşembe

Diyarbakır, Gaziler’de birkaç yıl evvel ‘güneydoğunun en büyüğü’ diye açılan lunaparkın ıssızlığı, sadece mevsim koşullarından değildi. Az ileride kentin bin yıllık surları, kadim mahalleleri bombalanırken Medland’ın önünden geçiyorduk; süs diye yapılmış alçıdan surlar ve Dört Ayaklı Minare’nin taklidi kuleler sıkıntı verircesine yükseliyordu girişte. İçeride tek çocuk yoktu.

İlk Kürtçe çocuk kanalı olan Zarok TV’nin merkezi de oralarda. İçeri girdiğimizde Arı Maya vardı ekranlarda; Mêşhingiv Maya. Sonra Şînok başladı; Şirinler. Hangi çocuklar Gargamel’e karşı mücadeleyi izliyor şu an, dışarıda başka Gargameller gezerken? Zarok TV izleme yaşındaki çocukların isimleri ölüm listelerine yazılırken, çocuklar evlerinden göç etmek zorunda kalırken, çocuklar evlerine kapanmışken... Sık sık aile ziyaretleri yapan, haliyle çocuklarla bağı kuvvetli, pedagojik hassasiyetlerle hareket eden bir kanal burası. Onların baktığı yerden savaş nasıl görünüyor?

Bu yıl Newroz’da yayına başlayan Zarok TV, ticari bir girişim olmakla birlikte ticari sayılmayacak öncelikleri var. Kurmanci ve Zazaca yapılan yayın, kendi başına kültürel asimilasyona direniş demek. Dil ve seslendirme konularında hassaslar. Ayrıca çocuklar kadar, büyüklerin de Kürtçe öğrenmek için izlediğinden söz ediyorlar.

 

Irkçılık ve şiddet yok

Bunun dışında kız-erkek için toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden abartıyla ayrılmış ya da şiddet özendirici, ırkçı, ayrımcı içeriği bulunan çizgi filmleri seçmiyorlar. Tercümede düzeltmeler yaptıkları vaki. Kültürel değerlerin aktarıldığı, animasyonlarla yeniden canlandırılan Kürtçe ninnilerde dahi bu “politik” hassasiyeti koruyorlar. Erkek çocukları övmek için söylenmiş ninnileri tercih etmiyorlar örneğin. Politik motivasyon sorulduğunda, kanalın yayın koordinatörü Dilek Demiral, sadece kimliğiyle barışık, sorgulayan, eleştiren bireyler hedeflediklerini anlatıyor. Ama çocukların konuştuğu programlarda, neredeyse kaşık tutmakla eşzamanlı öğrendikleri politik hakikatler dillerine sızabiliyor. Şengal’in acısına oyuncak kampanyası yapmayı önerebilen çocuklar onlar.

Pedagoji eğitimi alan, bir süre gazetecilik yapan Demiral, hayatın devam edebildiği zamanlarında Sur’da gezerken Zarok TV’den konuştuğu 10- 11 yaşındaki çocukları anlatıyor. Heyecanla mesela Sifinc Bob’un (Sünger Bob) sualtı dünyasından bahsederken, birden yandan geçen polisle dillerinin değişimini, “büyüyüşlerini” gözlemlemiş hep. “Bu da çok anlaşılır. Her çocuğun ailesinde cezaevinde biri var, gerilla var. Dışarıdan bakanlar hendeklerdeki çocukları da anlayamıyor, ancak beyinleri yıkandığını düşünebiliyorlar. Bunlar onların gerçeği.”

 

‘Çocuklar eve kapanmış’

İstanbul’da, büyükşehirlerde büyüyen Kürt çocuklarında dahi olmayan, erken büyümekten mülhem “iç sızlatan bir hüzün” okuduğunu tarif ediyor onların gözlerinde. “Şu anda bütün evlerde daha çok haber kanalları açık, çocuklar eve kapanmış. Öldürülen yaşıtlarını duyuyorlar, Miray bebeği, sokakta bekleyen cenazeleri. Onların bu travmayı nasıl atlatacağını kimse düşünmüyor”.

Savaş hali, yayınların içeriğini değiştirmemiş ama başta çekindikleri yeni yayın dönemine hazırlıkları hızlandırmışlar. “Çünkü çocukların buna ihtiyacı var” diyor Demiral. O anlamda bir tür ilkyardım gibi yaptıkları, bir direniş hatta.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları