Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kaybolan Demokrasi

02 Haziran 2011 Perşembe
\n

\n

Hopada emekli öğretmen Metin Lokumcunun biber gazı ile ölümü, Başbakanın koruması polisin, atılan taşla arabadan düşüp ağır yaralanması, orantısız polis gücünün kullanıldığı birden fazla kentte protesto eylemi, çatışma, evlerden de gece adam toplanarak çok sayıda gözaltı ile noktalanan Başbakanın Hopa seçim mitingi; seçim kampanyaları ile birlikte, gerilim, çatışmalardaki şiddetin tırmanışı, olup bitenler... Demokrasimizin geleceği açısından tabii ki sorgulanacak, tartışılacak...

\n

Başbakan Erdoğan, Hopa olayları daha sıcağı sıcağınayken Trabzon mitingi konuşmasında, Eşkıya meğer Hopaya inmiş...” deyip, her zamanki kendine endazesiz yontma üslubu ile kestirip attı... Hopada en çok doğanın katledilmesi, dereler üzerine santralların oturtulması ile oluşan çok güçlü muhalefeti bir çırpıda eşkıyailan etti... Hopanın olağanüstü doğa güzellikleri cenneti olduğu kadar, ülkenin okur yazarlığı en yüksek, en çok eğitimci yetiştiren, sonuç olarak emeklilikte toplanma ile de bağlantılı, ülkemizin en aydın insanlarının odaklandığı bir bölge olduğu gerçeğini bir kalemde silip attı... Hopalılar, ulaşan etkinlikler, protesto bilgileri bağlantılı izlediğim kadarı ile çok uzun bir zaman dilimi içinde doğayı kurtarmak için, AKP politikalarındaki doğa katliamına karşı çok güçlü örgütleniyorlar... Başbakanın mitingine bu örgütlenmenin yansıması olarak protesto pankartları hazırlıklı eylemlerle katılmaları kadar doğal, demokratik bir çıkış olabilir mi?

\n

***

\n

Başbakanımızın kendi dili ile AKP iktidar icraatları penceresinden, ülkemizde meğerse demokrasi çoktan kaybolmuş. Demokrasinin sınırları içinde polis, iktidar gücü sorumluluğunda kollanması gereken demokratik protesto, muhalefet hakları çoktan yok sayılmış. Haberlerde ne kadar taraflı davranılırsa davranılsın, olayların bir biçimde akışının verilmesi kaçınılmaz olduğunda, Hopada mitingden çok önce, benzerleri sürekli başka bölgelerde yaşandığı üzere, aykırı, muhalefet içerikli afiş, pankartların kaldırılmasında polis şiddeti, en azından hoşgörüsüz, baskı, şiddet içeren üslup uygulanmış... İş, bu grupların toplanmaları, miting meydanında protesto yapmak istemeleri, eylemleri bağlantılı polisin uyguladığı şiddet boyutu ile tırmanmış.

\n

Gazlı, coplu, şiddet içeren, orantısız polis gücünün karşısında, eylem deneyimi olan örgütlerin hemen dağılmaya niyetli olmayan, direnen kadroları olunca, çatışmaların şiddetinin tırmanışı ile birlikte, taşlı sopalı karşı koymalar, karşı öfke ile beslenmiş... Sonuçları ortada...

\n

***

\n

Oysa bir hafta önce Başbakan Erdoğanın memleketi Rizede CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğluna AKP yandaşı protestocular yumurta atmadılar mı? Orantısız polis gücü kullanımı gündeme geldi mi? Başbakana militan kesilen polis kadrolarının, protestocuları uzaklaştırmak üzere müdahalede bile bulunmadıklarını görüntülerden izledik. Ortada zarar gören olmadığına göre, demokratik hoşgörü çerçevesinde doğrusu da buydu sanırım. Zaten CHP Genel Başkanı yüzündeki gülümsemeyi bile atmadan söz konusu protesto eylemi yokmuş gibi davrandı. İş demokrasi ölçüleri içinde tatlıya bağlandı. Eminim yumurta atanlar katında bile Rizelilerin gözünde bu davranış sempati toplamıştır.

\n

Başbakan Erdoğanın kökeni toplumsal olayların başındaki polis gücü olan başkorumasının, bu olayda da nasıl militanca gaz bombası kullandığına, daha doğrusu görevli polislere öncülük, sert müdahalelere aracılık yaptığına görüntülerle tanık oluyoruz... Başbakanın olaylara ilişkin talimatlar verirken, konuşmaları ile tepkilerini ortaya koyarken, vücut dilini yansıtan görüntülerini zaten sayısız kez tanık olduk... Gerilimi, çatışmacılığı tırmandıran, en sıradan demokratik muhalefete tahammülsüz, tahrik edici üslubu, çıkışları, iktidarının tırmanış yıllarında hep Kasımpaşa raconuolarak medyatik algılatmayla, hoşgörülü yorumlandı. Şimdilerde gerilimin tırmanışında, hoşgörüsüzlükte, iktidarın tümü ile demokrasiden sapma içerikli icraatlarında rolü, katkısı yadsınamıyor.

\n

***

\n

Artan baskılar, kaybolan demokratik düzendeki liderlik katkıları, içten içe kendi kadroları içinde bile görülse de, lider diktatörlüğü düzeni ilişkili açıktan dillendirilemiyor. Zamanında etkin, işlevsel, demokratik, sorumlu uyarılar, sadece parti kadroları değil, demokrasinin işleyişinden sorumlu kurumlar eliyle, medya çoğunluğunun güdümlü yalakalığı yüzünden de yerine getirilmediğinden işin dozu iyice kaçmış bulunuyor. İşin içine bir de iktidarda yıpranmışlık, işlerin iyi gitmemesi, artan gerilim bağlantılı doğaçlama gelen öfkeyi, kontrol edilemeyen davranışları katmak gerek.

\n

Doğrusu uzun bir zamandır iktidarda kalmanın, büyümenin aracı olarak demokratik vitrinden vazgeçildiği, iktidar gücünün, baskısının, kurumları denetim altına almanın kullanılması sürecine geçildiği, görülen, çıplak bir gerçeklik... AKP ve lideri apaçık, demokrasinin araçları içinde değil, giderek daha etkin ve güçlü baskı gücüyle, militaristleşmeyle, çıkar ağlarını kullanarak oylarını korumayı, arttırmayı geçerli yöntem olarak kullanıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları