Ülkü Tamer

Bir Halk Yazarı

11 Şubat 2012 Cumartesi
\n

\n

Shakespeare denilince aklıma (Hamletten bile önce) hemen Prof. Charles MacNeal gelir. Lisede Shakespeare öğretmenim.

\n

Shakespeare öğretmeni”...

\n

Evet, Shakespeare diye bir dersimiz vardı. Aritmetik gibi, Tarih gibi, Coğrafya gibi. Bir yıl boyu Shakespeare okuduk. Onu, dönemiyle birlikte, inceledik, didikledik, yorumlamaya çalıştık. Prof. MacNeal zaman zaman akşamları evine çağırırdı bizi. Çaylarımızı yudumlar, plaklardan Laurence Oliviernin, John Gielgudın, Maurice Evansın sesleriyle Hamleti, Macbethi, Kral Leari baştan sona dinlerdik. Öğretmenimiz To be or not to beyi üçünden de arka arkaya çalar, değişik yorumlara dikkatimizi çekerdi.

\n

***

\n

Prof. MacNeal önce şunu kazımıştı beyinlerimize: Shakespeare bir halk yazarıdır. Doğrusu, önceleri pek inanasım gelmemişti buna. O zamana kadar Shakespearei ancak aydınların, belli bir kültür birikimine sahip seçkin seyircilerin (ve okurların) tat alabileceği, anlayabileceği bir yazar olarak görmüştüm. Öğretmenim ona başka türlü bakmamı sağladı. Yıl sonunda ben de inanıyordum: Evet, Shakespeare bir halk yazarıdır. Önce öyküleriyle, yarattığı serüvenlerin kurgusuyla ilgisini çeker seyircisinin. Othello: Kıskanç Mağriplinin karısını öldürmeye kadar varan cinneti Kral Lear: Kızlarından darbe üstüne darbe yiyen talihsiz baba; düşman ailelerden iki gencin acıklı aşkı Macbeth: İktidar hırsına kapılmış, bu uğurda her şeyi göze almış karıkoca Hamlet: Babasının kanını yerde bırakmamaya yeminli, ama çelişkiler içindeki genç prens Venedik Taciri: Tongaya bastırılan tefeci Yahudi...

\n

Shakespeare, döneminin İngilteresinde, büyük çoğunluğu cahil seyircinin üç saat ayakta dikilerek bu öyküleri hep diri bir ilgiyle seyretmesini sağlayabilmiş bir yazardı. “Ayaktakımı”, sahnedeki alçaklıkları yuhalıyor, yürekli davranışları alkışlıyordu.

\n

***

\n

Öykü yeter mi? Yetmez elbet. Yetseydi, Michel Zevaco dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçısı olurdu.

\n

Shakespearein öykülerinin arkasında insan vardı. Sevgileriyle, kinleriyle, nefretleriyle, güçleriyle, tutkularıyla, çelişkileriyle, zayıflıklarıyla, değişimleriyle insanlar.

\n

Bu insanlar has bir sanatçının yeteneğiyle işleniyor, o öyküleri ölümsüz kılıyorlardı.

\n

***

\n

Shakespearein belki de en büyük özelliği, her türlü seyirciye (ve okura) seslenebilmesi. Dileyen, sadece serüvenlerle ilgilenir; dileyen, daha derinlere iner, öyküleri, olayları, kişileri, onların davranışlarını, aralarındaki ilişkileri inceler, yorumlar, bunlardan toplumsal, tarihsel, siyasal, ruhbilimsel dersler çıkarır.

\n

Sanırım yazarın aklından bile geçirmediği dersler.

\n

O sadece hayal gücünün dizginlerini koyuvermiş, sonra da yeteneğine sığınıp keyifle, coşkuyla, yazacağını yazmıştır.

\n

Yazdıklarının yorumlanmasını da bu işin uzmanlarına bırakmıştır.

\n

***

\n

Yazıyı, Shakespearei has bir halk yazarı olarak yorumlayıp dilimize aktaran Can Yücele anlattığım, sonra da o ünlü kahkahasını uzun uzun dinlediğim bir anektodla bitireyim:

\n

ABDnin en ünlü Shakespeare oyuncularından biri, sinema ve tiyatro sanatçısı John Barrymoredu.

\n

Barrymore, Hamletle ABDde uzun bir turneye çıkmış. Kent kent dolaşıp Shakespearein oyununu oynamışlar. Turnenin son temsilini San Franciscoda vermişler. Bir özelliği varmış bu temsilin: Barrymore, oyundan sonra seyircilerin Shakespeare üstüne sorularını yanıtlayacakmış.

\n

Çeşitli sorulardan, yanıtlardan sonra bir seyirci parmak kaldırmış:

\n

Hamlet, Opheliayla yattı mı?”

\n

Bir an düşünmüş John Barrymore.

\n

Sonra, Evet, demiş, “Chicagoda yattı.”

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları