Üstün Dökmen

Kalıp yargılar ve kadınlar

23 Ocak 2022 Pazar

Bu yazıda kadınlara yönelik olumlu, olumsuz kalıp yargılar ele alınacak, bir televizyon kameramanına atılan tokat çerçevesinde ‘kadın duyarlılığı’ irdelenecektir. Öncelikle günlük yaşamdaki kalıp yargılarımıza, farkında olmadan yaptığımız genellemelere değinmek istiyorum.

Fen bilimleri dışında genellemeler her zaman sıkıntı yaratır. Özellikle sosyal konularda, insan söz konusu olduğunda genelleme yapmak ötekileştirmeye yol açar, tanışmayı, gelişmeyi, geliştirmeyi engeller.

İnsanlar hakkındaki genellemeler, önyargıların sahte bilimsel kıyafetlere bürünmüş halleridir. Bir grup insan hakkında genelleme yaptığınızda o insanlar hakkında ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgilere sahip olduğunuzu zannedersiniz. Bu abartılı bir iddiadır. O kişiler kendilerini bile yeterince tanımazken siz onları nasıl dip köşe tanıyabilirsiniz?

BAZI GENELLEMELER

Genellemeleri, kişilerle ilgili olanlar ve gruplarla ilgili olanlar şeklinde iki gruba ayırabiliriz.

İnsanların belirli bir kişi hakkında şöyle dediklerini çok duymuşuzdur: “Ben onun ciğerini bilirim, ben onun beynini okudum, ben onun bağırsağının kaç düğüm olduğunu bilirim, anasına bak kızını al.”

Bir de gruplarla ilgili genellemeler var, birkaç örnek:

“Bazı ırklar doğuştan aptal ve kötüdür.”

“Filanca ilden adam çıkmaz.”

“Birtakım zihinsel beceriler açısından, örneğin matematik becerisi açısından dünya ortalamasında erkekler kadınlardan üstündür. Kadından Shakespeare, Beethoven çıkmaz.”

“Kadınlar her zaman duyarlıdır, anaçtır.”

“Kadınların empatik duyarlılıkları doğuştandır.”

“Kadın sanatçılarda özel bir duyarlılık vardır.”

Bu genellemelerden hiç birisi bilimsel anlamda geçerli değildir, ispatlanmamıştır. Olumsuz genellemeler de olumlu olanlar da temelsizdir. Özellikle ırk ve cinsiyet ayırımına dayalı genellemeler yanlış ve zararlıdır.  

Erkeklerin birçok alanda kadınlardan daha zeki ve ünlü gözükmeleri, bir toplumsal illüzyondur, erkek-egemen toplumlarda ortaya çıkan bir yanılsamadır. Bilimsel araştırmalara göre, eşit beslenme, eşit eğitim, eşit fırsat verildiğinde kadın zekasının ikinci sınıf olmadığı anlaşılmıştır. Yine fırsat eşitliği olması halinde zihinsel beceriler açısından bir ırkın diğerlerine göre belirgin bir üstünlüğü de yoktur.  

Geleneksel toplumlarda ve onun kalıntısı düşünce yapılarında kadınları geyşalaştırma gayreti vardır. Batının “Hayatta her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözü, kadını yüceltir gibi gözükse de aslında onu aşağılayan bir tavırdır. Prof. Dr. Zehra Yaşın Dökmen hiçbir zaman benim arkamda olmamıştır, hep yan yana yürümüşüzdür.

KADINLAR DAHA MI DUYARLI?

Kadınların empatik becerilerinin doğuştan olduğu görüşü de bir şehir efsanesidir. Tarih boyunca kadınlar kendilerini ve çocuklarını öfkeli kocalarının hışmından koruyabilmek için, onlarla empati kurmaya, eşref saatlerini keşfetmeye çalıştılar. Benzer şekilde köle, mujik, maraba da hayatta kalabilmek için efendisiyle empati kurmak zorundaydı.

Tüm kadınların duyarlı ve anaç olduklarını söyleyemeyiz; bu konuda pek çok istisna vardır. İstisnalar ise kaideleri sarsar. Kadınların duygusal açıdan her zaman duyarlı olmadığını gösteren dört örnek: 

Tarihte öz oğlunun gözüne mil çektiren Bizans Kraliçesi vardır. Bizde kan davasında oğlunu vuran anne vardır.  Geçenlerde bir televizyon programına saygıdeğer, hanımefendi bir belediye başkanı katılmıştı. Canlı yayın sırasında televizyon kanalının üst düzey yetkilisi kendisine yardım etmeye çalışan kameramana ciddî bir tokat attı. Bu ortamda kadın belediye başkanı istifini hiç bozmadı, böylesine durumlara alışıkmış gibi konuşmasını sürdürdü. İrkilmedi bile. Bu olayda kadın duyarlılığı da, erkek duyarlılığı da yoktu.   Birkaç yıl önce bir vakfın hocaları 45 erkek öğrenciye, yapılması akla ve ahlâka aykırı bir davranışta bulundular. Bir kadın bakan ise bu olayı, “Bir kereden bir şey olmaz” diye savundu. (Aslında bu olayda fiili livata her bir çocuk için birden fazla defa vuku bulmuştu.) Bu olayda da kadın duyarlılığı yoktu. O bakan hiç olmazsa, “Bu olaya çok üzüldüm, o çocukları bağrıma basıyorum” filan demeliydi.  

Sonuç: Duyarlı erkekler, duyarsız erkekler, duyarlı olan ve olmayan kadınlar vardır. Yapılacak olumlu veya olumsuz genellemeler, bir tür hazıra kaçmadır, gerçekçi olmamızı, kendimizi geliştirmemizi engeller.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yalan toplumu ve annem 1 Aralık 2024
Çocuk ve yalan 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları