27 Şubat 2025’te Ankara’da Çayyolu’nda Çankaya Belediyesi “Yücelciler” isimli bir park açtı. Törende çok güzel konuşmalar yapıldı, şiir okundu. Katılanlar, Balkan Türkleri ve onlara sempati duyan kişilerdi. Bir Balkan Türkü olan Prof. Orhan Derman bu parkın açılmasında çok çaba harcamıştı ancak sağlık sorunu nedeniyle açılış törenine gelemedi. Annesi Suna Derman ise oradaydı. Törene çok değerli kişiler katıldılar, Prof. Dr. Aykut Mısırlıgil, edebiyat eleştirmeni Çiğdem Ülker de katılanlar arasındaydı.
YÜCELCİLERİN TARİHSEL ROLÜ
Ankara’da açılan Yücelciler Parkı, Balkan tarihindeki Yücelciler Hareketi’ne bir gönderme, bir selamdır. 20. yüzyılın ortasında Balkanlar’da Yücelciler Hareketi’ne katılan Makedonyalı Türkler kendilerine yönelik yapılan asimilasyon politikasına ve saldırılara karşı çıkarak milli, dini ve kültürel kimliklerini korumak için çalışmalar yürüttüler, bazıları şehit oldular.
II. Dünya Savaşı’nda Üsküp üç yıl Bulgarların yönetimindeydi. Makedonyalı gençler kendilerine bir baskı gelebileceğini tahmin ederek 1941’de Şuayp Aziz İshak Bey önderliğinde Yücel’i kurdular daha sonra da “Yücelciler” olarak adlandırıldılar.
II. Dünya Savaşı bittiğinde Yugoslavya ayağa kaldırılırken bir yandan da Makedonya’daki Türk azınlığa bazı haklar verildi, Türkçe eğitim veren okullar kuruldu, “Birlik” isimli bir gazete çıkarabildiler, Üsküp radyosunda Türkçe yayın yapıldı. Başlangıçta iyi gidiyordu ancak Yücelciler Yugoslavya’daki 1945 seçimlerine katılmak istediyseler de kabul edilmedi. Yugoslavya’da komünist rejim kuruldu, ülkede barış sağlandı. Bu arada Yücelciler sessiz kaldılar, komünist rejimi desteklemediler. Bunun üzerine fişlendiler ve 164 Türk diğerlerine gözdağı vermek amacıyla tutuklandı, mal varlıklarına el kondu. Kurulan düzmece bir mahkeme temelsiz bir suçlamayla dört Yücelci’yi idama mahkûm etti. Bunlar Şuayp Aziz İshak, Ali Abdurrahman, Nazmi Ömer Yakup ve Âdem Ali’ydi. 27 Şubat 1948’de Üsküp’te kurşuna dizildiler. Çayyolu’ndaki Yücelciler Parkı bu tarihin hatırlanması için 27 Şubat 2025’te açılmıştır.
Parkın açılışı töreninde konuşan konuşmacılar bugünkü Makedonya Meclisi’nden idam edilen ve hapsedilen Yücelciler’e iadeiitibarda bulunmasını istediler. Sanırım bu türden bir iadeiitibar için siyasi ve sosyal zemin mevcuttur.
TÜRKLERE YÖNELİK SALDIRILAR
Sadece Yücelciler değil tarihin pek çok sayfasında Balkanlar’da, Kafkaslar’da (Hocalı’da), Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler zamanında Orta Asya’da ve Çin’de Türkler saldırılara, bezdirilere (mobbinge) maruz kalmışlardır. Kısa süre önce Saraybosna’da ve çevresinde 1.5 milyon Boşnak, kimliklerinden ötürü katliama uğradı, kamplarda kadınlar insanlık dışı muameleye uğradı.
Türklere yönelik artık unutulan saldırılar da var. Bir zamanlar Irak’ta Saddam, Kerkük Türklerinin önde gelenlerinden beş kişiyi durup dururken idam ettirmişti. İdam edilenlerin hiçbir hataları yoktu. Sadece diğer Türklere gözdağı vermek amacıyla idam edilmişlerdi.
Tarihte ve günümüzde tüm dünyada ötekileştirilen azınlıklara baskı yapılmıştır, yapılmaktadır. Bu dünyada insan olmak zordur, renginden, ırkından, cinsiyetinden, mezhebinden ötürü öteki olmak daha da zordur. Oysa bütün insanların kenetlenmesi, kardeş olması mümkündür, gereklidir.
İNSANLARIN GÖZYAŞLARI
1989 yılında yazıp yayımladığım “Tanışma” isimli şiirimin bir bölümü şöyleydi:
“İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi
başka başka da olsa,
gözyaşlarının rengi hep aynıdır.” *
Bu şiir çok sevildi ancak medya kirliliğine uğradı. 2000’li yıllarda bu bir Afrika atasözüdür dendi. Böyle bir atasözü yoktur. Siyasetçiler de çok sevdiler, yurt içinde ve dışında kaynak göstermeden kendi sözleriymiş gibi kullandılar.
Bu şiirde insanların ortak yanından, duygularının, üzüntülerinin birlikteliğinden söz ediliyor. Fikirler farklı olabilir ancak duygular tüm insanlarda aynıdır.
Halide Edib’in Sultanahmet mitinginde dediği gibi devletler, hükümetler düşmanımız, milletler dostumuzdur. Siyasiler aramızı açmasa komşu milletten düşman olmaz. Tüm milletler dostumuzdur, ancak kendi milletimiz farklıdır. Bir Balkan ülkesinde Türk azınlığa konferans veriyordum, konu Halide Edib’in yukarıdaki sözüne geldi. Bunun üzerine “Yunan benim kardeşimdir, Bulgar benim kardeşimdir, Rus, Alman, siyahi, Çinli benim kardeşimdir” dedim. “Peki hocam biz senin neyin oluyoruz” diye sordular, ben de “Siz benim kardeşim değilsiniz siz benim canımsınız” dedim.