Muzafer Sherif’in adı başlangıçta Muzaffer Şerif’ti. Yazının başlığına bakan onun bir yabancı olduğunu veya ülkesine sırt çevirip adını İngilizce yazdığını zannedebilir. İki düşüncede yanlış olur çünkü o bir Türk’tü ve ülkesine sırt çevirmemişti. Tam tersine ülkesi ona sırt çevirmişti. Yaşadığı acı deneyim onun adını bir başka dilde yazmasına neden olmuştu. Sherif’in bir resmi yaşam öyküsü vardır bir de hocalarımızdan duyduğumuz gayrı resmî yaşam öyküsü. İkisini de anlatacağım.
SHERİF’İN YAŞAM ÖYKÜSÜ
Muzaffer Şerif Başoğlu 1906’da Ödemiş’te dünyaya geldi. İlk ve orta öğretimini Türkiye’de, üniversite eğitimini ve doktorasını ABD’de yaptı. Doktora sonrasında Türkiye’ye gelmeyi tercih etti, çeşitli üniversitelerde çalıştı. Bu yıllarda bilim dünyasında ünlüydü. Bugün birkaç kişiyle birlikte dünyada sosyal psikolojinin kurucularından sayılmaktadır. 1944’te komünist düşünceyi benimsediği gerekçesiyle hapse atıldı. (O yıllarda düşünce suçu vardı.) Hapisten çıkınca ABD’ye gitti, uzun yıllar Türkiye’ye gelmedi, ülkesine küstü, Türkçe konuşmadı, adını sürekli olarak Muzafer Sherif şeklinde yazdı, Carolyn hanımla evlendi.
Resmi kaynaklar onun ülkemizden sürgün edildiğini söylüyor, hocalarımızdan edindiğimiz bilgiye göre sürgün edilmemiştir, olay şöyle gelişmiştir: Muzaffer Şerif Hoca 1944’te komünizmi savunduğu gerekçesiyle üniversitedeki görevinden çıkarılmış ve hapse atılmıştı. Bilim camiasında tanınmış hocanın başına gelenlere ABD kayıtsız kalmamış, Amerikan büyükelçisi devlete baş vurarak onun hapisten çıkarılmasını sağlamış. Rivayete göre büyükelçi onu Ankara’da hapisten çıkardığında evine gidip eşyalarını almalarını önermişse de o bunu bile istemeden yola çıkmayı tercih etmiş. O günden itibaren de ülkesine küs kalmıştır ancak ABD vatandaşlığına geçmemiştir. (Büyükelçi’nin onu bizzat hapisten çıkarması bir ihtimal abartıdır. Bu işi bir elçilik görevlisinin yapmış olma ihtimali yüksektir.)
Muzafer Sherif adını İngilizce yazdığı için bu tercihine saygı duyarak ben de adını öyle yazıyorum. Çiğdem Kağıtçıbaşı hocamız da aynı yolu izlemiştir. Fakat bazı kişiler, örneğin “Sosyal Psikoloji’ye Giriş”* adlı kitabını çevirenler adının Türkçe okunuşunu yazmışlardır. Bence bu Sherif’e yapılan bezdiriyi (mobingi) örtme gayretidir.
Sherif sosyal psikolojinin pek çok alanında araştırmalar yapmış, makaleler ve kitaplar yazmıştır. En ünlü araştırması oto kinetik deneyidir. Kişilerin, özellikle gençlerin grup içi etkileşimleri konusunda sahada deneyler yapmıştır. Hovland ile birlikte bir sosyal yargı kuramı geliştirmiştir.** Sosyal psikolojinin bugün ulaştığı noktada büyük emeği vardır. Ayrıca Ankara’da yaptığı bir araştırmada çocuklara okuma öğretmede tümden gelimin daha işlevsel olduğunu deneysel olarak ortaya koymuştu.*** Okuma öğretmede tümden gelim ülkemizde uzun yıllar kullanılmış, 2005 yılında ise terk edilmiştir.
OTO KİNETİK DENEY
Sherif’in bu deneyi sosyal psikolojide, sosyolojide hatta antropolojide devrim yaratmıştır. Eskiden beri bilinen bir gerçeğe göre tamamen karanlık bir odada sabit (hareketsiz) bir küçük kırmızı ışık yakarsanız, bu ışığın belli yönlere doğru hareket ettiğini zannedersiniz. Buna “oto kinetik etki” adı verilir. Bu durum ikinci bir referans noktası olmamasından kaynaklanır. Sherif, özetle deneklerini tek tek karanlık bir odaya almış, onlardan sabit duran kırmızı bir ışığın belirli aralarla yanıp söndüğünde ne yönde ne kadar yol aldığını tahmin etmelerini istemiştir. Her denek önce farklı bir yön ve mesafe tahmin ettiği halde sonuçta sabit bir mesafede karar kılmıştır. Örneğin birinci denek “Sola doğru 10 cm hareket etti” derken, ikinci denek “Sağa doğru 15 cm gitti”, üçüncüsü ise “Yukarıya doğru 12 cm gitti” demiştir. Bu tahminlerin hepsi bir algı yanılmasıdır, ışık aslında sabit durmaktadır.
Sherif deneyin ikinci aşamasında karanlık odaya beş, altı denek almıştır. Aralarında tartışan denekler bir süre sonra ışığın, diyelim ki kuzey doğuya doğru 8 cm gittiğine karar vermişlerdir. Bu 8 cm grup tarafından oluşturulan bir grup kuralıdır, grup normudur. Araştırmanın bundan sonraki bölümünde karanlık odaya tek tek alınan denekler daha önceki kişisel tahminlerini değil grup tarafından oluşturulan ışığın 8 cm hareket ettiği görüşünü dile getirmişlerdir. Yani grup üyeleri grubun oluşturduğu grup normunu benimsemişlerdir.**** Fiziksel gerçeğe göre ışık hareketsizdir, sosyal gerçeğe göre ışık kuzey doğuya doğru 8 cm hareket etmektedir. Bu müthiş bir buluştur, sosyal gerçeğin fiziksel gerçekten üstün tutulduğunu göstermektedir.
Bu deney daha önceleri “grup ruhu” denilen açıklanamaz, hipotez üretilemez kavramın bırakılmasına yol açmıştır. Sosyal normlar kendi kendine var olan, kerameti kendinden menkul kurallar değildir. Sosyal normları insanlar aralarında tartışarak oluştururlar. Sosyal normlar toplumsal değerleri, kuralları, standartları, inançları, gelenekleri, töreleri, folkloru, kanunları ve modayı kapsar. Oto kinetik deney aslında grup normlarının nasıl oluştuğunu göstermektedir. Ancak “norm” kelimesi günlük dilde çok kullanılır olmadığı için başlıkta “grup kuralları” demeyi tercih ettim.
Kaynakça
* Şerif, M. Ve Şerif C. W. (1996). Sosyal Psikolojiye Giriş. İstanbul: Sosyal Yayınlar. Çev. M. Atakay ve A. Yavuz.
** Batur, S. Ve Aslıtürk, E. (2007). Muzaffer Şerih’e Armağan: Muzaffer Şeriften Muzafer Sherif’e. İstanbul: İletişim Yayınları.
*** Altunya, N. (2024). Türkiye’de İlkokuma ve Yazma Öğretimi Sorunu. Ankara: Cin Ali Vakfı.
**** Sherif, M. (1936). The Psychology of Social Norms. New York: Harper.