‘Köşenden gereğini yapacaksın’

30 Eylül 2022 Cuma

“Diktatörlüklerde medya, devlet tarafından kontrol edilir. Demokrasilerde medya, siyasi bağlantıları olan zengin kişiler tarafından kontrol edilir. Objektif medya ve gazeteciler ana akımda yoktur.”

Yazar Robert Black’e ait bu söze bir kitapta rastlamıştım.

Ana akım tartışmasına uzun uzadıya girmeyeceğim ama kısaca belirtmek gerekirse bu terim, günümüzde çok geniş bir kitleye yayın yaparak kamuoyundaki yaygın görüşü şekillendiren büyük haber şirketleri/holdingleri için kullanılıyor.

İşin içine holdingler ve onların çıkarı girdiğinden gerçekler değil, patronların devlet ve iş dünyası ile ilişkileri önceliklidir; devletten alacakları ihaleyi düşündüklerinden yayın politikası ona göre belirlenir. Örnekleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çoktur. 

Demokratik olduğu söylenen ülkelerde, ana akım denilen medyada haberler devlet tarafından kontrol edilmese bile daima siyasi bağlantıları olan zenginler devrededir. 

Basın özgürlüğü konusunda önde gelen birçok kuramcının kabul ettiği gibi “Basın özgürlüğü, onun mülkiyetine sahip olana aittir.” Birçok gazete ve haber kanalında farklı sesler duyduğunuzu sansanız da aslında duyulan tek bir korodur.

Bunun karşıtı ise gerçeği halka aktarmak için habercilik yapan, belli odaklardan fonlanmayan bağımsız ya da alternatif medyadır. Sayıları çok az da olsa vardır. Medyanın sahibinin kim olduğu, onun bağımsızlığını doğrudan etkileyen başat faktördür. Medya ile ilgili çarpıcı gerçek budur. 

BİR UTANÇ ANI

Bu girişi, geçen çarşamba akşamı CNN Türk’te AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuk olduğu canlı yayın dolayısıyla yaptım. 

Programın bir yerinde Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi ile Erdoğan arasında gazetecilik açısından utanılacak bir diyalog geçti. 

Selvi sordu: “Şehir hastaneleri konusunda muhalefet bir dönemler çok eleştirilerde bulunuyordu. Şimdi bu eleştirilerin biraz sesi kesildi. Nasıl karşılıyorsunuz?”

Erdoğan yanıtladı: “Valla Abdulkadir Bey, artık köşenden gereğini yapacaksın. Ahmet Bey yapıyor bak...” Bunu söylerken dönüp karşısında oturan Hürriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’a baktı; Selvi “Evet” derken birlikte gülümsediler. 

Yazdığı birtakım “kulis bilgileriyle” siyaseti yönlendirmeye çalışan Selvi bu işte. 

AKP döneminde “Alo Fatih” olayı gibi bu da gazeteciliğin tarihine ibretlik bir olay olarak geçti. Canlı yayında vatandaşların gözleri önünde iktidardan talimat alan gazeteciler utandı mı bilmem ama utanacak olsalar zaten bu duruma düşmezlerdi.

KORONUN ELEMANI 

Birtakım gazetelerde talimatlarla yazı yazdırıldığını biliyorduk. Hatta yazı yazdırılmakla kalınmıyor, birçok kez görüldüğü gibi aynı manşet atılıyor. Belli ki Saray’ın iletişimini sağlamakla görevli olanlar, atılacak manşetleri de ilgililere gönderiyor ve böylece tek bir koro oluşuyor. 

Bunu bir tespit olarak söylediğimizde yüzsüzce reddedip bizi iftira atmakla suçlayanlar, çarşamba akşamki yayından sonra artık susarlar herhalde. Çünkü CNN Türk’teki yayında, talimatın doğrudan cumhurbaşkanı tarafından bir köşe yazarına ve gazetenin genel yayın müdürüne verildiğine tanık olduk; belgesi ortada!

Bu olay dolayısıyla bir kez daha belirtelim: Şehir hastanelerinde durum Selvi’nin göstermeye çalıştığı gibi değil elbette. Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı ile ilgili raporunda şehir hastanelerindeki usulsüzlükler, kamuyu zarara uğratan harcamalar tek tek belgelendi; hizmet sunulmadığı ama şirketlere para ödendiği, yer teslimi bile yapılmadan inşaata başlandığı ortaya çıktı.

Abdulkadir Selvi, köşesinde kamu yararını gözeterek bunları yazacağı yerde, “Muhalefetin bu konudaki eleştirilerinin sesi kesildi” diyerek yine iktidara yarayacak bir algı yaratmaya çalışıyor. 

Sanırsınız kabinenin ortağı... Aslında iktidar korosunun elemanı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları