Olaylar Ve Görüşler

Soma ve kusur dağılımı

10 Ağustos 2018 Cuma

Soma davasında karar verildi ancak bütün suçu teknik personele yüklemek doğru değil. Gerek ILO, gerekse bu tür kazaları en aza indiren Batı ülkelerinde sorumluluk sırası şöyledir: Bir devlet, iki işveren ve üç teknik personel.

 

 

Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 5’i tutuklu, 51 sanığın yargılandığı davada Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi 11 Temmuz’da karar verdi. Mahkeme heyeti, aralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da bulunduğu tutuklu 5 sanık için 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar, 9 tutuksuz sanık için de 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezaları verdi. Şirketin patronu Alp Gürkan’ın da aralarında bulunduğu 37 sanık ise beraat etti. Sonrasında aileler İstanbul üzerinden Ankara’ya adalet yürüşüyü başlattı, ancak o da sona erince Soma’yı kimse hatırlamaz oldu. Aslında bir tek Soma ile bitmiyor sorun, ülkemizde her gün ekmek parası için madene inen binlerce işçi var. Ve onların hayatları için de, Soma gibi bir facianın tekrar yaşanmaması için de tedbir alınmak zorunda.

Teknik personel mi sorumlu?
Kamuoyuna ve özellikle de adli sisteme, ilk elde doğru gibi görünen ama temelde yanlış olan bir anlayış hâkim. Zaten tüm yanlışlar da bu hatalı algılamanın sonucu. İnanış şu: “Madendeki bu tür kazalar, başta birtakım tedbir eksiklikleri olmak üzere, bazı ihmallerin sonucunda meydana geliyor. Tedbirler çok özel olup ancak mühendis seviyesinde bilinebilir. O halde kazadan, madende çalışan teknik personel (yani mühendisler) sorumludur.” Nitekim her kazadan sonra hemen teknik personelin tutuklanması, sorumluların da bunlar arasında aranıp cezalandırılması bu görüşü doğruluyor. Soma’da yapılan da bu. Halbuki, gerek İLO, gerekse bu tür kazaları en aza indiren Batı ülkelerinde sorumluluk sırası şöyledir: 1- Devlet, 2- İşveren, 3- Teknik Personel.

Devletin sorumluluğu
Devlet, işverenlerin önüne, “Hangi şartlarda ne gibi tedbirler alınması gerektiğini” gösteren, “kapsamlı ve yoruma ihtiyaç duyulmayacak açıklıkta hazırlanmış” bir “Emniyet Tedbirleri Yönetmeliği” koymak ve çok iyi yetişmiş tecrübeli mühendisler eliyle de madenlerin bu yönetmelik çerçevesinde çalıştırılıp çalıştırılmadığını, olması lazım geldiği şekilde denetlemek zorunda. Her iki konu da bizde yetersiz olup kazaların oluşunda rol sahibidir.

İşverenin ödevi
İşverene gelince, madeninde kaza olmaması için, yönetmelikteki bütün tedbirleri almak ve o şekilde çalışmasını temin etmek zorundadır. Bu konuda yetkili ve tecrübeli bir kurumdan yardım alınabilir. Madeni bu yönetmelik çerçevesinde çalıştıracak teknik personeli istihdam etmek de keza işverenin görevidir.
Teknik personel de, hem ocağı, alınmış olan tedbirler içersinde çalıştırmak hem de eksik veya zamanla eskimiş bir tedbir görmeleri halinde bunu işverene bildirmekle yükümlüdür.
Soma’daki kusur dağılımına bakıldığında, bir defa devletin hiç ortalarda olmadığı görülüyor. İşveren konusunda da, düzenlemelerden kaynaklanan bir karmaşa var. Ama her halükârda yasal sorumluluk ruhsat sahibinindir. Ruhsat sahibi, doğru ya da yanlış, madenin fiili işletme işini başkasına devretse bile, sorumluluklarını devredemez. Ama gelin görün ki ruhsat sahibi, yani asıl işveren de ortalıkta yok.

Batı ülkelerinde nasıl işliyor?
Batı ülkeleri ile bizi ayıran önemli hususlardan biri de şu: Bizde bir mühendis, gördüğü tedbir eksikliğini (o da bilgisi ve tecrübesi yetip görebiliyorsa) işinden olmak korkusuyla işverene bildirmekte ve giderilmesini istemekte tereddüt eder. Hele de, her şeye rağmen yaptığı bildirimin bir işe yaramadığını görüyorsa... Batı ülkelerinde ise oralardaki yasal mevzuat, işverenin bizde olduğu gibi, bir kaza anında kusuru kolayca teknik personel üzerine yıkmasına imkân vermediği için, madeninde bir kaza ve toplu ölüm meydana gelmesi, o işveren için yıkım demek olur. Hapis cezası bir yana, onların mevzuatında bizdeki gibi “tazminat miktarı kişiyi zenginleştirmemeli” gibi bir garabet olmaması dolayısıyla, ödenmesi gereken tazminat da çok ama çok yüksektir. Bu yüzden, oralarda işveren, bizdekinin aksine, tedbirlerde bir noksanlık veya yetersizlik görülmesi halinde, teknik personelin derhal ve mutlaka kendisine bildirilmesini ve hemen önlem alınmasını ister.
Üçüncü sırada olmasına rağmen, teknik personelin sorumluluğu da oldukça ağır. Bu husus, başta bilgili olmak üzere, zamanla kazanılacak tecrübe gerektirir. Ülkemizde ise 20 kadar maden mühendisi yetiştiren bölüm vardır. Bu mühendisler, mezun olunca aynı diplomayı alsalar da her birinin bilgi düzeyleri farklıdır. Dolayısıyla mühendislerin de, sorumluluk taşıyan yerlere getirilmeden önce, Batı ülkelerinde olduğu gibi, iyi hazırlanmış bazı kurslara devam edip bilgilerini yenilemelerinde ve bu kursları başarı ile tamamlamalarında yarar olacağına inanıyorum.  

ŞİNASI ESKİKAYA
Prof. Dr., İTÜ emekli



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları