Adnan Binyazar

Gerçek aydın

26 Nisan 2019 Cuma

Nevşehir’in Göre köyünde doğan Emrullah Güney, ilkokulu Göre’de, liseyi Nevşehir’de okudu. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden mezun oldu. Üniversite öğrenimi gören herkes gibi o da gereken tezleri hazırlayarak profesörlüğe yükseldi.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ndeki öğretim üyeliği döneminde tanıştık. Konuşurken Türkçenin yalın tınısı, dilinden ırmak gibi akıyor, sözcükleri, yetiştiği yerlerin toprağı kokuyordu. Beyninin kıvrımlarında saydamlaşan bilgisini aktarırken ağzından tek yabancı sözcük çıkmıyordu.

Kitapla beslenen bir kişilik
İlkokuldan liseye, üniversiteye ona kitap dünyasını açan öğretmenleri olmuştu Güney’in. Bunu değerlendirerek geliştirdi okuma kültürünü.. Köyünü anlatırken, oraların ekmeğini yediği, suyunu içtiği belli oluyordu. Onu yücelten akademisyenliği değildi; yetiştiği yerlerin doğal yapısını, kültürel varlığını, üretimsel değerlerini, insanının erdemini yansıtan yaşamıydı, gözlem gücüydü.
Uzmanlık konusunda araştırma değeri yüksek kitaplar yazdı. Emekli olduktan sonra da kültürümüzün temel kitaplarını, insan manzaralarını, yetiştiği yerlerin geleneksel değerlerini, atasözlerini, deyimlerini Facebook yoluyla okura aktarıyor. İyi bir çizimci olduğu, desenlerinden bellidir.

Bir öğüt, bir atasözü
Günlerdir sayışmalarla cılkı çıkan seçimleri, ancak dürüst söylemli Güney gibi gerçek aydınların dili değerlendirebilir. Dar zamanında insanını yüce dağların doruklarına çıkaranlar, bilgi denizlerinde yüzdürenler, gerçeğin erdemli ışığıyla aydınlatanlar onlardır. Bu bağlamda yaşananları özümseyip gerçeğin özüne varalım diye, Güney yerine oturttu Şeyh Edebali’nin şu uyarılarını:
Kim Makamla övünürse, Firavun’a baksın! Kim malıyla övünürse, Karun’a baksın! Kim rütbesiyle övünürse, Heman’a baksın! Kim soyuyla övünürse, Ebu Lehab’a baksın! Kim ilmiyle övünürse, Şeytan’a baksın! Allah bizleri kibirden, benlikten korusun!
Şu halk sözünü de, kültürüyle, töresiyle, ozanıyla beslendiği Nevşehir’in Göre köyünden derleyip Facebook’una aktaran da odur: Pabucum dar. Dünya genişmiş, neye yarar!
Şeyh Edebali’nin sözleri, Göre köylülerinin içeriği yoğun bu sözü neler çağrıştırmaz gönlü yüce olana!
Gözü doymazların günümüzde de ders alması gereken şu deyişi de hatırlatalım: Mal sahibi mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan.

Söz Güney’in
Güney, “Yüksek Bürokratlar” adlı yazısında Ankara’dan gelen müsteşar yardımcısı iki konuğuna bölgesinin dağlarını, vadilerini, akarsularını, kuşlarını tanıtırken, onların, aralarında neler konuştuklarını da aktarır:
“Ben, ‘Bu kapalı havzaya su ulaştıran çaylar var’ deyince, sözümü keserek, ‘Venezüella’nın Küçük Venedik anlamına geldiğini biliyor muydunuz beyefendi, ben böyle güzeli, güzel hatunu olan başka memleket görmedim. Tornadan çıkmış gibi, sokaklarda sıradan kızlar bile bizdeki en güzel mankenden daha alımlı, daha seksapeli kuvvetli’ dedi. Benim, ‘Florası... Faunası... Flamingolar uçtuklarında gökyüzü pespembe olurdu. Fakat, İncirlik Üssü’nden kalkan helikopterlerle gelen ağır teçhizatlı avcılar katliam yapıyorlar göl ve bataklıkta. Çevrenize dikkat ederseniz, keyif için vurulmuş, düştüğü yerden alınmamış kuş ölülerine rastlarsınız’ dediğimi duymadılar bile!”
Hangi karşılaştırma, gerçek aydınla aydınımsıları birbirinden böylesine gerçekçi bir gözlemle ayırabilir?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları