Yaşlılığın anlamını, Shakespeare’in Kral Macbeth adlı oyununda geçen bir söz öğretmişti bana: “Ömrüm güze erişti, sararmış yapraklara döndüm.”
Günü geldiğinde kralların da herkes gibi, yemyeşil yaprakken sararıp döküleceğini düşününce içime bir acıma duygusu yayılmış, krala bu sözü söyletenin de içindeki acıma duygusunun depreşmesine bağlamıştım.
Nice kitaplar okudum, kitaplar yazdım. Hem de Anna Ahmadova’nın “Benim acım acıların beyidir” sözünü dilimden düşürmeden, içim sızlayarak.
İnsan, çözümü zor bir duygu yumağıdır. Macbeth, bu sözüyle gerçeğin dilinin erdemine ererek yiğitçe açıyor acılı yüreğinin kapılarını. Öyleleri de var ki genç görünmek için olmadık kılıklara girince gülmeyenleri bile güldürüyor.
ÇELİŞKİLER
Victor Hugo 80 yaşlarında yazdığı “Boaz Uykuda” başlıklı şiirinde, “Genç olsam neyse çünkü insan genç oldu mu/ geceden sıyrılan gün zaferle doludur” der.
Shakespeare’in Othello oyununun başkişisi Iago ise Othello’nun eşi Desdemona’nın öldürülmesine yol açan dedikodular da yapar, çevresine erdemli insanlara özgü öğütler vermeye de kalkarak: “Yaşayıp durduğun şu dünyada öyle şatafatlı elbise giyinip gururlanma, kibir ve gurur bütün saltanatları devirir, alçakgönüllü ol, köhne cüppeni üstüne çek” der.
Hamlet oyunundaki saray nazırı Polonius da aynı soydandır, işi gücü baştakilere kötülüğü aktarmak olurken, oğlu Leartes’i başka bir kentte öğrenime gönderirken saygın babalara özgü şefkatle yaklaşır:
“Oğlum, ne borç ver ne borç al, sonunda hem parandan hem dostluğundan olursun. Giysilerin iyi kumaştan olsun ama gösterişli olmasın.”
DOST GÖRÜNENLER
Büyük yıkımların temelinde, düşmanlıklarını dostça gizleyenler yatar. Onlar, insanı kişilik yıkımına uğratan gizli düşmanlardır. Aldatmak en tehlikeli kişilik hastalığıdır, aldatılma duygusu ise hastaların ölüme götürenidir.
Hamlet’teki olaylar, bir aldatma-aldatılma, sonunda ortalığı ölüler mezarlığına dönüştürür.
Oyun, Hamlet’in babasının ölümünden sonra annesiyle evlenen amcası Claudius’a karşı duyduğu öfke ve intikam arayışıyla başlar. Bu arayış, Hamlet’in cinnet geçirme taklidi yapmasına yol açar. Olayı babasının hayaletinden öğrendikten sonra Claudius’u öldürmeye karar verir.
Şu son aylarda ülkemizde gençler, haksızlığa uğrayanlar arasından ne Hamlet’ler çıktı. Toplumu sarsıntıya uğratan o yüreklerin atışını duymayan kaldı mı? Shakepeare’in meydanları dolduran Hamlet’in gerçeğin diliyle konuşmasını duymak, kişinin aydınlık görevidir.
ÇAĞDAŞ HAMLET
“Kim katlanır bunca yüke ölüm sonrası ürkütmese?/ Gidenin dönemediği meçhul ülke.../ Bilinç işte böyle korkak eder bizi; bilinen illeti eğleriz meçhule./ Karar coşkusu solar, düşününce./ Ve düşü hoş nice hamle düşük olur etkili bir eyleme yol açamadan./ Sözüm utandırsın, ama şiddet olmadan: Acımasız olayım ama insan kalayım./ Hançer dilimde olsun, elimde değil./ Tam ruhunu duayla arıtırken, öbür dünyaya geçişe hazırken, öç alırsam öç olur mu? Yo. Kınına, kılıcım. Uygun anda keserim hesabı: Sarhoşken, kardeş karısıyla, kumarda söverken ya da. Kötü iş başında bitirmeli işi; öyle ağlanır cehenneme gidişi./ Annem bekliyor. Bak şu talihe: Katilin ömrü uzadı dua edince!/ Ah, Şeytan, yaşlı ana tenini ateşli kılabiliyorsan, kül et beni!/ İçgüdüye uymak ayıp değil artık; E, yaşlılar öyle yapıyor ya...”
(Çeviri: Tarık Günersel)