Basına yansıyan bilgiler şöyle: 1983, Sakarya/ Akyazı doğumlu. TBMM 27. Dönem Sakarya Milletvekili. Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi. Milli Sporcu. Motosiklet yarışında 5 kez dünya şampiyonu olmuş. TV’lerde motosikletini uçaklarla yarıştırdığını gösteren bir video dolaşıyor. Çok iyi düzeyde İngilizce bildiği belirtiliyor. Evli, 1 çocuk babası.
Bunca başarısına karşın, Kenan Sofuoğlu’nun milletvekilliği sırasında, Meclis’e hiç teklifte bulunmadığı, önerge sunmadığı vurgulanarak, yapması gereken etkinliklerin önüne koca bir sıfır konulmuş. Sofuoğlu’nun, daha çok milletvekili sorumluluğunun dışındaki işlerde etkin olduğu anlaşılıyor. Oysa milletvekilliği, halkın temsilcisi olarak üyeye büyük sorumluluk yüklemektedir. Öyle ki, yalnızca onun oyu ile bile toplum yararına bir yasa onaylanır ya da onaylanmaz duruma düşebilir.
Övgü-yergi çelişkisi
Konumuna bakılmadan, bir tarafı överken, öbürünü aşağılayıcı sözcükler kullanarak yermek, Spencer’in sözünü anımsatıyor: Başkalarını kötülemek kendimizi övmenin dürüst olmayan şeklidir. Sanatçılara yönelik şu sözler, motosiklet yarışçısı o milletvekilinin ağzından çıkıyor:
“Yazıklar olsun nankörler! Bu ülkeyi yaklaşık yirmi yıldır yöneten Recep Tayyip Erdoğan sayesinde her biriniz milyonersiniz, lüks hayatınız, milyonlarca takipçiniz var. İstanbul’a yapılan hizmetleri bizlerden çok sizler kullanıyorsunuz. Ekrem İmamoğlu’na sözüm yok ama ‘Fırsatı yakaladık, haydi AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı indirelim’ diye birlik olan milyonlarca seveni olan yediği kabı pisleyen ünlü nankörlersiniz. (Cümle bozukluğuna dikkatinizi çekerim!) Diyeceksiniz ki; ‘Sen kimsin?’ Motorcunun biriyim ama nankör değilim. Ülkesine sınıf atlatan liderine sadık bir vatandaşım. (Bu arada siyasetçi falan değilim).”
İmamoğlu’nu andığına göre, Sofuoğlu bu metni, bir çocuğun “Her şey güzel olacak!” sözü üzerine yazmış olmalı...
Olayın bir başka yönü
Sofuoğlu, söylediklerini bir yerlerden destek alan milyoner, lüks hayatlı, izleyicisi bol sanatçı takımına yöneltmiş olsaydı ona hak verilebilirdi. Oysa “nankör” diye nitelediği sanatçılar arasında adını yeni duyuran gençler, tiyatroları kapanınca işsiz kalan oyuncular, etkinliklerine salon bulamayan şarkıcılar var.
Uçaklarla yarışacak hızda motosiklet kullanıp 5 kez dünya şampiyonu olan, genç yaşta milletvekili seçilen Sofuoğlu; “nankör” olmadığını belirtmek için, “Motorcunun biriyim” diye kendine de haksızlık ediyor...
Özür
Özür dilemek, pişmanlık duymak elbette erdemdir ama bilmem, sanatını sergileyenlere aşağılayıcı sözler eden birinin özrünün bir değeri olur mu? Söylediklerinden pişmanlık duyduğu, şu açıklamasından anlaşılıyor:
“Siyasete biraz espri katmak amacıyla yapmış olduğum paylaşım kastının ötesinde anlamlara taşınmıştır. Tabii ki bunu kesinlikle doğru görmüyorum ancak lüzumsuz tartışmalara sebebiyet vermemek için bu paylaşımımı 4 dakika içerisinde kaldırdım. Yanlış anlama üzerinden gelen eleştirilerin başımın üstünde yeri var. Hususen yanlış anlama kastıyla gelen eleştirileri milletin vicdanına havale eder, saygılarımı sunarım.”
Espri incelik ister, yerini bulmadı mı kabalaşır. Ne dese boş; keşke konuşmadan önce Mevlana’nın şu özdeyişini bir yerlerde okumuş olsaydı: “Ağızdan çıkan söz, yaydan çıkan ok gibidir, geri dönmez.”
Bu açıklamayı işin nereye varacağını düşünmeden yaptığı açık. Eleştirileri, “siyasete biraz espri yapmak” amacıyla karşılaması, “milletin vicdanı”na havale etmesi ise onu gülünç duruma düşürüyor.
