Öner Yağcı

Amasya Genelgesi ve bugün

29 Haziran 2019 Cumartesi

2019, yakın tarihimizin birçok önemli olayının 100. yıldönümü. Kronolojisi sayfalar tutar. Anadolu’nun dört bir yanının işgal edildiği 1919’un 19 Mayıs’ında Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışını geçtiğimiz ay kutlamıştık.
22 Haziran’da açıklanan bağımsızlık arayışının ateşi Amasya Genelgesi, 1919’un 100. yıldönümünde ilk akla gelmesi gereken olaylardandır.

Cumhuriyet’te 100. yıl
Yıllardır temel eğitimlerde “Amasya Tamimi” adıyla birkaç maddesinin ezberletildiği genelgenin 100. yıldönümünde Cumhuriyet, anlamlı bir yaklaşımla (4 sayfa özel bölüm) bu gerçeği anımsattı.
Bu sayfalarda Mehmet Menekşe, genelgeye “ihtilalin manifestosu” derken Doç. Dr. Hüner Tuncer, ümmet, padişahın mülkü kavramları yerine ulus, vatan kavramlarını getiren genelge ile yeni anlayışta bir devletin temellerinin atıldığını söylüyor. Türkiye’nin bağımsızlık bildirisi olan genelgenin “ulusal kurtuluş savaşı”nın ilanı anlamına geldiğini, aynı zamanda “Kemalist Devrimin doğuş bildirisi” olduğunu söyleyen Metin Aydoğan ve bir “isyan bildirisi” olduğunu yazan Av. Hüseyin Özbek bu önemli olayı derinlikleriyle aktarıyor.

Genelgenin önemi
Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay’daki çözümlemeleriyle Samsun’a çıkışın altyapısını ayrıntılarıyla anlatmış olan Alev Coşkun’un hazırlamakta olduğu Samsun’dan Sonra En Zor 19 Ay adlı kitabından alınmış bölümlerle sunulan Mustafa Kemal’in padişaha çektiği tarihsel önemdeki telgrafı, yakın tarihimizdeki eksik bilgilenmeyi, dahası çarpıtmayı ortadan kaldırıyor.
Bu telgraftan önce bir başka telgraf alışverişi var. Coşkun, Mustafa Kemal’in, Harbiye Bakanlığı’nca ısrarla İstanbul’a çağrılınca, bunu kimin istediğini, aynı dönemde Filistin’de Ordu Komutanlığı yapmış olan, kendisini seven Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’ya (Çobanlı) şifreli bir telgrafla sorduğunu yazıyor. Yanıt anlamlıdır: “Sizin dönmenizi İngilizler istiyor.”
Gerçekten de 6 Haziran’da işgal güçlerinin Karadeniz Komutanı General Milne, 8 Haziran’da da İngiliz Yüksek Komutanı Amiral Calthorpe, hükümetten Mustafa Kemal’in “derhal geriye çağrılmasını” istemiştir.
Coşkun, Mustafa Kemal’in bu yanıt üzerine 14 Haziran günü doğrudan padişaha telgraf çektiğini söylüyor.

Mustafa Kemal’in Padişah’a tarihi telgrafı
Tarihçilerin padişaha çekilen bu telgrafın üzerinde gerektiği ölçüde durmadığı için gerçekçi bir değerlendirme yapmadığını belirten Coşkun, bu telgrafın “Milli Mücadele’nin başlangıç günlerinde ortaya konulan ulusal düşüncenin çok önemli bir belgesi” olduğunu vurguluyor.
Mustafa Kemal telgrafında padişaha 15 Mayıs’taki görüşmelerini anımsatarak, “İzmir acı olayından pek hüzünlü olan kalbiniz ve kurtuluş noktasına ait gönlünüze doğan düşünceleriniz bu anda bile hafızamda bütün canlılığıyla yaşamaktadır” diyerek şöyle bitiriyor:
Milli vicdanın ciddi biçimde uyanışını ve ortaya çıkışını uygun görmeyenler, vatanın zararına da olsa İngilizlere yaltaklanmayı meslek edinen zayıf karakterliler bu kez beni kandırarak İstanbul’a getirmeye çalışıyorlar.”
Padişah Vahdettin telgrafa yanıt vermediği gibi, 23 Haziran’da Mustafa Kemal’i görevinden azleder.
Coşkun, bu telgrafın Mustafa Kemal’in ve Vahdettin’in “konumlarını açığa çıkaran çok önemli bir kırılma noktası” olduğunu söyleyerek tarihi çarpıtanlara ders veriyor.
Bu ders, o dönemden başlayıp devrimlere, Köy Enstitülerine, 68 kuşağına, Gezi’ye, adalet yürüyüşüne, bugünlere, her şey güzel olacak’a uzanan bir yaşama kültürünün dersidir.

*

Bugün Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nda (Ankara, saat: 14.00) ölümünün 59. yılında Tonguç’u anacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları