1963’ten, ilkokul beşinci sınıftan beri Cumhuriyet’i okuyan şanslı kişilerdenim. Babam oto tamircisiydi Yerköy’de. Akşamları yorgun argın eve geldiğinde elini, ayağını yüzünü yıkayıp yemek hazırlanana kadar sedire uzanır ve “Haydi oğlum, oku bakalım gazeteleri” derdi. Başlardım okumaya Cumhuriyet’i ve Ulus’u. Cumhuriyet’i elime alınca “İlhan Selçuk’tan başla” derdi.
En sıkıntılı günleri, 1965’te babamın ölmesinden sonra yaşadığımız yoksullukta gazete almaya paramın olmadığı dönemde yaşadım. Bazı günler CHP’ye gidip okusam da aynı tadı alamazdım. 1966’da Tokat’a, öğretmen okuluna gidince arkadaşlarımızla ortaklaşa Cumhuriyet alarak bu sıkıntılı günleri aşmaya başlamıştım. Üstelik Cumhuriyet’in yanına Akşam’ı da eklemiştik ve okulda devrimciler çoğaldıkça her gün üçer, beşer gazete almaya başlamıştık. Okuyor, bilinçleniyor, aydınlanıyorduk. Bizim kuşağın benzer serüvenlerden geçtiğini biliyorum.
CUMHURİYET’İ OKUMAMAK EKSİKLİKTİR
Gazi Eğitimli ve TÖB-DER’li yıllarda her sabah gözümü açtığımda kahvaltımın bir parçası olan Cumhuriyet’i (zaman zaman Devrim, Yeni Ortam, Politika, Demokrat gibi gazeteler eklenerek) okuyamadığım gün eksik duyumsardım kendimi. Örneğin 12 Eylül döneminde kitap ve gazetenin yasak olduğu Mamak Askeri Cezaevi günlerinde çok yaşadım bu duyguyu. Eminim ki kuşağımın yanı sıra bizden önceki ve sonraki kuşaklardan birçok insan da aynı duyguları yaşıyordur. Özellikle ülkemizin darboğazlara sokulduğu 12 Mart, 12 Eylül, Ergenekon, Balyoz gibi zor ve tehlikeli günlerinde, toplumsal muhalefetin gıdalandığı bir sözcü olarak umut dalgasının ışığı olmayı başardı Cumhuriyet. Cumhuriyetimizle yaşıt ve özdeş olan Cumhuriyet’in onu omuzlayan okurlarıyla sürdürdüğü kopmaz bağ yine sınavda bugünlerde. Bulunduğum yörede gördüğüm coşku, CUMOK adıyla bir araya gelen Cumhuriyet okurlarının bu sınavı da başarıyla vereceğine inancımı kat kat artırdı.
BALIKESİR’DE CUMHURİYET VE CUMHURİYET
Cumhuriyet okurlarının yakından tanıdığı Osman Selim Kocahanoğlu ve Prof. Dr. Hakkı Keskin’in de aralarında olduğu ADYAR Kültür çevresi görüş birliğiyle omuz verdi “Cumhuriyet imecesi”ne. Balıkesir Eğitim-İş Okulu (Ürün, 2025) adlı kitabında öğretmen mücadelesinin bölgedeki belleğini anımsatan İsmail Erten ve Burhaniye Şube Başkanı Özgür Aras’ın katkıları ve çevre ilçelerden gelen öğretmenlerin katılımıyla EĞİTİM-İŞ’in 20. yılını kutladığımız Burhaniye’deki toplantının gündeminde elbette “Cumhuriyet imecesi” de vardı. Atatürkçü Düşünce Derneği Burhaniye Şubesi’nin Balıkesir ve ilçelerinden de katılımlarla gerçekleştirdiği “Cumhuriyetin 102. yılı”nı kutladığımız toplantısında, eski şube başkanları Güler Akıncı ve Burak Ali Sarı’yla ÇYDD ve birçok demokratik kitle örgütünün üyeleri birlik iletisi verdi. Şube başkanı Şahin Bozkurt’un çabasıyla toplantı, Cumhuriyetimizin yaşadığı tehlikenin simge kurumu Cumhuriyet’i sahiplenme coşkusuyla, BURHANİYE CUMOK oluşumunun canlandırılması, körfeze yaygınlaştırılması düşünceleriyle ve “Cumhuriyet imecesi”yle sürdü. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na Ahmet Akın’ın seçilmesinden sonra “Cumhuriyet aydınlanmasını; kalemin, fikrin, bilimin gücüyle daha da büyütmek... Cumhuriyetin kültür ve sanat yolculuğuna katkı sunmak” için Balıkesir’de ilki gerçekleştirilen Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve Ataol Behramoğlu’nun “onur konuğu” olduğu “Balıkesir Kitap Fuarı”na yüzden fazla yayınevi katılıyor. 200’den fazla yazar, gazeteci, akademisyenin yer aldığı söyleşi, imza günü ve dinletiyle süren fuarda ben de “Bu topraklardan Sabahattin Ali geçti” konusunda konuştum. Elbette Cumhuriyet ve “Cumhuriyet imecesi” birçok söyleşide yer aldı ve alıyor.
***
Yaşasın 102 yaşındaki Cumhuriyetimiz, yaşasın gazetemiz Cumhuriyet!