Cumhuriyet’in 102. Yılında Anılarımız (Haz. Gülseren Ünsün Engin, İzan Yay.) adlı kitapta yer alan “Cumhuriyet insan olmanın yolunu yordamını öğretti” başlıklı yazımdan aktarıyorum:
CUMHURİYET ANNEDİR
Cumhuriyet deyince aklıma çocukluğum; Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan Anadolu’ya, Zile’nin köylerine göçmüş iki sülalenin çocukları olan annemle babam, çocukluğum, öğretmenlerim geliyor. Bir Kurtuluş Savaşı gazisinin kızı olan annem, ilkokulu ve biçki dikiş kursunu bitirdikten sonra evlendiği babamla Kırşehir’e Malya Devlet Üretme Çiftliği’ne, oradan da Yerköy’e göçmüşler.
Çocukluğunda Zile istasyonunda Atatürk’ü gördüğünü, ona el salladığını hep anlatan annem, altı çocuğunu genç yaşında dul kalmasına karşın, terzilik yaparak ve Cumhuriyetin değerleriyle besleyerek büyüttü.
Ninniler söyledi, masallar anlattı, kitaplarda dünyaların gizlendiğini, onları keşfetmenin güzelliğini öğretti. Masal kahramanlarının ulaşmaya çalıştığı amaçlarını çağdaşlaştırarak düş gücümün sınırlarını genişletti.
İşte bunun için, tüm insanlarını “yurttaş” kimliğinde bütünleştiren, kadınla erkeğin eşit olduğu bilincini haykıran ve aynı zamanda bir “kadın devrimi” olan Cumhuriyet, benim için annedir.
CUMHURİYET BABADIR
Ülkemizle ve tarihimizle ilgili 27 Mayıs öncesini yoğun olarak yaşayan babamdan öğrendiklerim, dedemden dinlediğim Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri anılarının üstünde yükselerek yaşamımın vazgeçilmezi olan yurtseverlik bilincimin temellerini oluşturdu.
Her gün Ulus ve Cumhuriyet gazetelerini okuyan, eve gelince bana köşe yazılarını sesli sesli okutan, akşamları “ajans” haberlerini pür dikkat dinleyen, beni ilk mitinglere götüren babamı, yetim bir çocuğu parasız yatılı olarak Adana Ziraat Okulu’nda okutarak yurtsever, halkçı, bilinçli bir makinist ve çağdaş bir yurttaş yapan “yurttaşlık devrimi” Cumhuriyetin benim için baba olmasından daha doğal ne olabilir.
CUMHURİYET ÇOCUKLUKTUR
Yerköy’deki çocukluğumda kişiliğimin temellerini oluşturan anılarımla büyüttüm yüreğimde Cumhuriyeti.
Büyüklere, komşulara, arkadaşlara, öğretmene, doktora saygı göstermeyi, temiz giyinmeyi, üretime katılmayı (çocukluğum boyunca yaz tatillerine hep çalışırdım bir yerlerde) hep Cumhuriyetin değerleri olarak öğretti çocukluğumda annemle babam.
Evimizde kediler, bahçemizde köpekler oldu hep, hayvan sevgisini çocukluğumda öğrendim.
Cumhuriyetin bir insanın çocukluğu olduğunu düşünüyor, ben fark etmeden yüreğimde büyüyen Cumhuriyet “çocuk bayramı”dır, çocukluktur diyorum.
CUMHURİYET ÖĞRETMENDİR
Bende okuma sevgisini, kitapların değerini, dil bilincini başlatan ve geliştiren öğretmenlerimi düşününce benim için Cumhuriyetin özgür düşünce olduğunu, öğretmen olduğunu düşündüm hep. Tokat İlköğretmen Okulu’nda Cumhuriyetin, yoksul bir Anadolu çocuğuna okuma, öğretmen olma, insan olma fırsatının yenileşme, çağdaşlaşma olduğunu; Cumhuriyetin verdiği bu şansı kullanan bir çocuğun kendisini, çevresini değiştirme gücüyle dolduğunu, çağdaşlaşmanın bir yurttaşı olduğunu öğrendim.
Cumhuriyetin öğretmenleri bana ve tabii tüm arkadaşlarıma insanlık değerlerini, onları korumak için gerekirse bedeller ödeneceğini öğretti.
Öğretmenliğin onurunu korumanın görevim olduğunu; kimsenin önünde eğilmemeyi, adaletsizliğe, haksızlığa, yanlışlıklara karşı durmayı; Aydınlanmanın, hümanizmanın, yurtseverliğin, ilerlemenin, çağdaşlaşmanın, özgürlüğün ne olduğunu öğretti.
Daha sonraki Gazi Eğitim Enstitüsü yıllarım, devrimci öğrenciliğim, hapisliklerim, öğretmenliğim, öğretmen örgütçülüğüm, yayıncılığım, yazarlığım boyunca da “gençlik devrimi”, “eğitim devrimi” olan Cumhuriyet; öğretmeye, beni insan kılmaya devam etti.
Çünkü Cumhuriyet insan olmanın yoluydu.