TV programları, reklamlar, okullarda derslerin işleniş biçimlerinden örneklerle sistemin sürekliliğini sağlayan burjuva eğitim sistemine yönelik eleştirilerle dolu Düzene Uygun Kafalar Nasıl Oluşturulur? (Gözlem Y., 1976) adlı kitap uzun süre elimden düşmemişti.
68 kuşağı yazarlarından Avusturyalı Ernst Alexander Rauter, “İnsan yaratma sürecine eğitim denir” diyor; okulların insan yetiştirmesinin yanı sıra yaşamöyküleri de yarattığını söylüyordu. “Okullarda insanlar yaratılır... Bir insanın eylemleri hayatının gidişini belirlediğinden, aldığı bilgiler de yaşama biçimini belirler” diyor; egemenlerin halkın köleleştirilmesini ve buna razı edilmesini anlatıyordu.
Kafamıza “yerleştirilen” bilginin düşünce dünyamızı oluşturarak atacağımız adımları hatta tümüyle yaşamımızı nasıl belirlediğini anlatıyordu ve birincil kaygısı “özne insanlar yaratmak”tı.
BAŞUCU KİTAPLARI
Bazı kitaplar vardır, okursunuz, bir süre sonra yeniden okumak istersiniz ki bu süre birkaç hafta, ay, yıl, hatta birkaç on yıl sonra olabilir. Sürekli gözünüzün önünde olmasını istersiniz o kitabın. O kitap olmadan eksik duyumsarsınız kendinizi.
Her bulunduğum mekândaki kitaplığımda olan başucu kitaplarım vardır: Söylev, Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları ve bütün şiirleri, Aydemir’in Suyu Arayan Adam’ı, Montaigne’in Denemeler’i, Hayyam, Don Kişot, Sefiller...
İşte bu kitaplarımın arasına bir kitap daha eklendi:
Hayat Yaşadığına Değsin (Emre Kongar, Remzi Kitabevi, 2025).
BİR ‘İSYAN HAYKIRIŞI’
Kongar’ın insana “hayat serüveninde yoldaş olması” dileğiyle “Hayat, Aşk, Başarı ve Mutluluk Üzerine Kongarizmalar” alt başlığıyla sunduğu yeni kitabından söz ediyorum.
Okuyanın insana ve insanlığa seslenen bir başyapıtla baş başa kaldığını duyumsayacağını adım gibi biliyorum çünkü beni öyle düşündürdü.
Bir TV programının sonunda masaya yumruğunu vurarak “Bütün baskılara karşı, her zaman, her yerde, her koşulda kendi ilkelerini, kendi ahlakını, kendi vicdanını savun... Hayat yaşadığına değsin!” diyen Kongar, bir dostunun önerisiyle yazdığı kitabında, insanın yaşamda özne olmasının yolunu yordamını gösteriyor.
ÖZNE OLMAK İSTEYENLERE
Yaşamın öznesi olma yolculuğuna çıkmak isteyenleri kucaklayan bu insan ve insanlık bildirgesinde; gerçeğin peşinde yaşamın sırlarını çözmeye adanmış ömründen, toplumsal dinamiklerin temel değişkenlerini yakalamaya uğraşan, insan ruhunun derinliklerinde dolaşarak onu tanımaya odaklanan, yaşam serüveninden süzdüğü gerçekleri, yurduna ve kendi yurttaşları başta olmak üzere bütün insanlara destek olmak önerileriyle birlikte okuyoruz.
Bu bildirgesinde, hayat, aşk, başarı ve mutluluk üzerine ömür boyu biriktirdiklerinden harmanlayarak bilgi ve deneyimlerinden süzdüğü Kongarizmalarında okurlarıyla sohbet ediyor Kongar.
Bu kavramları özel olarak tanımlıyor. Okura kolaylık olsun diye siyah harflerle vurguluyor ve bu kavramlara özel anlamlar veriyor.
Hayat hakkında şöyle diyor: “Zamanın ve evrenin sonsuzluğunda... Bir hiç olan kendi varlığını ve yaşamını anlamlandırmak için... Bilincini, ahlakını ve vicdanını kullan... Bir şey olmak için değil, bir şey yapmak için yaşa ki: Hayat yaşadığına değsin!”
Aşk diyor; “Aşk, yaşamın sırrıdır... O nedenle de hiçbir zaman bitmez!” diyor: “Kişiye ya da ideale veya ikisine de birden, fark etmez: Âşık ol ki hayat yaşadığına değsin!” “Başarı ya da başarısızlık aynen hayat gibi, aşk gibi, mutluluk gibi senin sorumluluğundadır!” diyen Kongar, öğüt vermiyor, emretmiyor, yasak koymuyor; ele aldığı konularla ilgili bilgi, deneyim, birikim ve düşüncelerini okurun dikkatine sunuyor:
“Unutma, hayat boyu her konuda verdiğin, vereceğin kararlar, senin kimliğini, kişiliğini, bilincini, ahlakını, vicdanını, iradeni ve tercihlerini yansıtan ve yolunu çizen kararlardır: Hayat serüvenindeki bu kararlarında sana birazcık bile yardımcı olabilirsem ne mutlu bana!”