Şer’in Hayrı, Cehaletin Yararı!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Şer’in Hayrı, Cehaletin Yararı!

24.12.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’nin başlıca sorunu cehalettir.
Demokrasinin de baş düşmanı, cehalet.
Çünkü her halk, elbette kendisine anladığı dilden konuşan, halinden anlayıp, çıkarlarını ve umutlarını en iyi temsil edeni iktidara getirir.
Cehaletin yaygın olduğu toplumlarda, cahil halk da kendisi gibi cahili seçer. Cahil demek, aptal demek değildir. Tam tersine. Zeki, masum ve iyi niyetli olabilir. Kurnaz, çıkarcı, bencil, ilkesiz ve hatta fırsatçı da olabilir. Ama her halükârda kolay kandırılır. Kolay kandığı için kandırmaya da yatkındır!
Seçilen cahil de iktidarını nasıl bir seçmene borçlu olduğunu gayet iyi bilir ve zaten tabana yaygın cehaletin derinlere kök salması için gerekeni yapar.
Teoride halka ait egemenliğin vekâleten yönetimi demek olan demokrasi, böylece cehaletin yaygınlaşması için kullanılan bir pratiğe dönüşür.
Taban seçmenin egemenlik sözünü bile anlamadığı, neye yaradığını, nasıl işlediğini bile bilmediği bir ülkede, elbette ne özgür irade, ne de demokratik haklar, seçimle kazanılabilir.
Demokrasinin baş düşmanı, işte bu anlamda cehalettir. Ve Türkiye’deki seçim sandıkları, tabandaki kronik cehaleti tepeye taşıyıp akut demokrasi düşmanı hükümetler, yolsuz ve ceberut muktedirler yaratmaya yaramıştır.

***

Atatürk ve yoldaşları, başka bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları, her şeyden önce ilkeli aydınlardı. Toplumsal cehaletin sağlıklı bir cumhuriyet rejimi için nasıl bir felaket ve o yıllarda, dünyada bile emekleme çağındaki demokrasinin düşmanı olduğunu biliyorlardı. Parlamenter rejime tek partili sistemle geçiş yapmak tercihinin temelinde, bu tehlike vardı.
Atatürk, Osmanlı devletinin niçin gerilediğinin, dünyadan nasıl kopup sonunda da çöktüğünün analizini çok doğru yapmıştı.
“Muasır medeniyet seviyesi”ne erişmekte “milli eğitim” ısrarı, Cumhuriyetin kuruluşundan öteye halkın hızla eğitilmesine verilen önem, eğitimin başına bu işe varlığını adamış kişilerin getirilmesi, bu yüzdendi.
Ama dünya trenini yakalamak, her şeyden önce iletişim temelinde ortak işaretler gerektiriyordu. Bu ortak işaret dili; alfabeydi, sayılardı, takvimdi, ağırlık ve uzunluk ölçüleriydi!
Bilgiye ulaşım için gerekli iletişim araçlarının eksikliği, yokluğu ya da uyumsuzluğu, cehaleti besler.
Osmanlı’nın matbaa başta, dünyada yapılan en büyük buluşları ıskalaması, Hicri takvim kullanmasıdır. 1453’te yazdığı tarihi, 857 diye atmasıdır! Âlemin metreyle ölçtüğünü arşınlaması, kiloyla tarttığını okkayla hesaplamasıdır.

***

Bir ölçüde de Osmanlıcadır, Arapça alfabedir, geri kalmasının nedeni. Çünkü bilgi, bilenlerin birbirleriyle iletişiminden beslenir.
Bugün hem sanat, hem de her bilim dalında çok ileri olan Rusya’nın, Çin’in ve diğer İslami ülkeler arasında bir istisna olarak teknolojide büyük atılımlar yapan İran’ın dünya ile iletişim kurabilmek için kendi alfabeleri dışında Latin alfabesi öğrenmek ve sayılarıyla çalışmak zorunda olmaları, sözlerimin kanıtıdır.
Sözlerimin diğer kanıtı, bizim iktidarın gelişmişlik örneği Abu Dabi Emirliği’nin dünya televizyonlarına verdiği reklamlarla; Abu Dabi’de şubeleri açılıp Latince alfabeyle Batı dillerinde eğitim ve diploma veren Sorbonne Üniversitesi ile Oxford, Cambridge gibi “küffar” okullarıyla övünmesidir!
Batı Avrupa’nın dünyaya Latince ile egemen ve önder olmasının tarihi, bu yıl yayımlanan Bir Hıristiyan Masalı (Kırmızı Kedi Yayınları) kitabımda ayrıntılarıyla yazılıdır. Hıristiyanlığın Ortodoks ve Katolik diye bölünmesi, aslen Latince ile Yunancanın din üzerinden evrensel hegemonya kapışmasıdır. Savaşı Latince ve alfabesi kazanmış, Fransız metrik sistemiyle birlikte evrensel iletişimin temel aracı olmuşlardır.

***

Atatürk, günümüzde “küresel dünya” dediğimiz gerçeği belki herkesten önce öngörmüştü. Laik Türkiye, evrensel iletişim araçları Latin alfabesi ve metrik sistemle, 700 yüzyıl geriden gelen İslam dünyasında, sanattan bilime her şeye rağmen yaratan, üreten tek ülke oldu.
Ama toplumsal cehalet yenilemedi. Cehalet yenilmeden gelen çok partili seçim sisteminde, iktidara taşındı. Cehaleti yaymak için en uygun silah, elbette Osmanlı’da olduğu gibi dindi ve dindarlaşa dindarlaşa, geldik AKP iktidarına.
Gericilik tam gaz.
Dünya Mars’a giderken, bizi tarihte yolculuğa çıkarıyorlar. Osmanlıca zorunlu ders falan derken, Miladi takvimi Hicri takvime çeviren siteler tavan yapıyor.
Öyle sualsiz ve batıl bir toplum oluştu ki; Latince niye evrenseldir, metre nedir, kilo nedir, nereden çıkmıştır, kim bulmuştur, kimse bilmez, merak da etmez…
Ancak çakma Osmancık, hakiki cehil ceddine kötü bir haberim var:
Türkçe yazılı değil, sözlü kültür dilidir. Göçebedir. Rüneiform alfabeyle başlayıp, tarihte her alfabeyle, Çin harfleriyle bile yazılmıştır.
Osmanlı Sarayı, Arap alfabesine serptiği uyduruk bir dille 500 yıl uğraştı, Türkçeyi silemedi tarih sahnesinden. Ama Osmanlı’nın çakma lisanı, bir daha dirilmemecesine öldü. Çünkü toplumsal cehaleti delememiş, geçememişti.
O cehalet, tıpkı o gün olduğu gibi bugün de Türkçeyi yaşatacak.
Çünkü yazı uygarlık, ama söz de ölmez otudur!

“Doğum kontrolü vatana ihanet ise demek ki vatana hizmet, kontrolsüz seks. Haydi gençler, vatan sizden hizmet aşkı bekliyor!”
ANONİM BİLGE

G NOKTASI
KIŞ ÇALGICILARI
Görününce takvimlerde zordur Aralık ayının işi insanlara aldırmadan hazırlar sahneyi kış çalgıcıları çıkar ortaya ve söylemeye başlarlar şarkılarını yani rüzgâr ve soğuk arkasından kar senfonileri neler oluyor bilemeyiz ki uzaklarda oysa şehirlerde ince bir kabadayı gibi gezen beyazlarla yaşarız artık bu mevsim her şeyi saklar ayrılıklar hep taze kalır üşüyerek özlediğimiz ne varsa uzaklaşır neyse ki akşamlar kurtarır çabuk çabuk evlere yoksa buz keser hasretimiz bile.
A.KADRİ ERGİN 

Yazarın Son Yazıları

Hemingway’in Türklerle imtihanı

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyetle taçlanmasına bir yıl var ve İstanbul işgal altındaydı.

Devamını Oku
21.12.2025
Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025