Bir çağ yangını

Bir çağ yangını

25.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Ateşin insan etini nasıl yaktığını bilmiyorum, tanık olmadım ama aynı ateşin bir aileyi parça parça edip dağıtmasında deneyimliyim. Bu bilgiye çocuk denecek yaştan, tam 31 yıl öncesinden sahibim. Madımak yangınında, “Yaşasın şeriat”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak!” hezeyanlarıyla taşkınlaşan, elindeki paçavralara benzin dökerek yangın çıkaran çıldırmış güruha karşı, sekiz saat boyunca kaldıkları otelden yardım isteyen şair, yazar ve çocukların sesiyle, Bolu sınırları içinde, Kartalkaya’da günlüğü fahiş fiyatlara varan otelin pervazlarından yükselen çığlıklar zihnimde birleşiyor. Dahası bu dinbazlığın sonucu olarak rant hırsı, sahtekârlık ve yağmacılıkla katlanan kara düzen, bir ülkenin nasıl da çökertildiğini haykırıyor bize. İsteyen, önceki gün gazetemizde yayımlanan Emre Kongar’ın yazısından madde madde devlet kaynaklarının nasıl talan edildiğini, liyakat ve deneyimin ortadan kalkmasıyla birlikte hizmet, kalite ve süreklilik dengesinin bozulduğunu, çözümünün ise parlamenter sisteme geçmekle mümkün olduğunu okuyabilir! Yoksa kolay ölümler ülkesinde depremde ve yangında kefen bulmaya muhtaç hale gelen kitlelerin günbegün çoğalacağı gerçeği bizi kuşatacak. Ve ölüm bir yerden sonra zengin fakir, genç yaşlı dinlemeden daha çok mezar alanı açmaya devam edecek. Çünkü öldürme yöntemleri konusunda çok şükür fazlasıyla mahiriz. Buna karşın Uğur Mumcu’nun 1978 yılında yazdığı bir yazıdan söylersek “Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz!” 

***

Dün Uğur Mumcu’nun öldürülüş yıldönümüydü. Her yıl olduğu gibi evinin önündeki az biraz kalabalığın içinden geçerken aklımdan geçirdim yaşadıklarımızı. Uğur Mumcu öldürümü, dahil olduğum 80 kuşağı için bambaşka anlamlar içeriyor. İlk defa bir aydın katliamının ardından geniş kitlelerin bu denli büyük tepki göstermesine, bir anlamda sokağa dökülmesine tanıklık edildi. O dönemde yeniyetme olan 80 kuşağı da kendi arzusuyla böyle bir eylemliliğin içinde var oldu. Oysa çok değil 10, 15 yıl önce arka arkaya işlenen, neredeyse seri olarak tanımlayabileceğimiz cinayetlerin cenaze törenlerine kalabalıklar katılmış, isyan bayrağı açılmıştı. Ancak toplumsal belleksizlik, dahası öldürümlere dair kuşaklar arası bir aktarımın olmayışı pek çok ismin sistemli bir biçimde unutturulmasına yol açtı. Bugün üniversite öğrencileri arasında yapılacak bir ankette örneğin Ümit Doğanay, Bedri Karafakioğlu, Cavit Orhan Tütengil, Bedrettin Cömert, Orhan Yavuz gibi öldürülen üniversite hocaları sorulsa verilecek yanıtı tahmin ediyoruz. Bununla birlikte Uğur Mumcu özelinde ama aslında hemen bütün siyasi cinayetlerde görülen sistematik bir biçimde cezasızlık olgusu da yeni cinayetlerin işlenmesine bir biçimde kapı araladı.

***

Mumcu cinayetinin sonrasında olayı aydınlatmaya çabalayan savcı Kemal Ayhan’ın evinde ölü bulunması, soruşturmanın 99 yılında Hizbullah evinde çıkan disketteki olay mahalliyle örtüşmesi küçük ipuçları verse de hiçbir zaman toz bulutu ortadan kalkmadı. Bu dönemde meclis araştırma komisyonundan çıkan umut operasyonu ve umut davasıyla yaşananlar çok katmanlı uluslararası bir noktaya dönüştü. Şimdi 12 Mayıs’ta Mehmet Ağar’ın ifade vermesi bekleniyor. Öte yandan meclis araştırma komisyonlarının etkinliği de bizim için tartışmasız. 2011 yılında ülkemizdeki siyasi cinayetlerin aydınlatılması için siyasi saikle öldürülen simge isimler meclise gittiğinde iki haklı talepte bulunmuştu. Bunlardan ilki geriye dönük suçlarla ilgili zamanaşımı olgusu, hukuk çevrelerince zaman zaman sıkıntılı olarak tarif edilse de, insanlığa karşı işlenen suçlarda ve siyasi cinayetlerde zamanaşımının etkin kılınması; ikinci de meclis araştırma komisyonuna işlerlik kazandırılması. Meclis araştırma komisyonlarının dar bir zamanda çalışıyor olması, dahası diğer birimlerce sistematik bir bağlantısının kurulmaması etkin çalışma alanlarını her şeyden önce daraltıyor. İsmail Saymaz’ın meclis araştırma komisyonu belgelerinden yola çıkarak kaleme aldığı “Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim” kitabında da altı çizildiği üzere kimi cinayetlerdeki bağlantılar ortaya dökülse de İtalya’da olduğu gibi bir temiz eller operasyonu gerçekleşmediğinden hiçbir şekilde kapı aralanamıyor. 

***

Siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybedenlerin her birinin ayrı travmatik durumu mevcut. Bu satırları kendimi de katarak yazıyorum. Ancak her sesleniş geniş olarak nitelendirdiğimiz ailemiz daha da büyümesin diye. En azından başka çocukların gözlerinden yaş süzülmesin!

***

Bugünlerde Hulki Aktunç’un, “Bir Çağ Yangını” romanın adı işliyor içimize. Çünkü gerçekten alevin içinden her defasında bir parçamızı kaybederek geçiyoruz. Ve Hulki abinin, “Bir alev yalazıdır kimi zaman. Umulmadığı yerden çıkar, ışıtır ve tüter. Bir gergeften doğar sözgelimi” cümleleri geçiyor. Şimdi aklımdan süzülenleri kolluyor zaman. 

***

Ama zaman iyi değil. Kötü. yine unutturacak her şeyi. Yangınlarda depremlerde yiten ömürleri...

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025