Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

11.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere. Polis, pasaport kontrolü yapıyor. Yolcular arasındaki bir adama dikkatlice bakıyor. Ona “Türkçe biliyor musunuz?” diye soruyor, Fransızca “Anlamadım” diye yanıt alıyor. Bu defa İngilizce soruyor. Belli ki bir şeylerden kuşkulanıyor; nedense üstelemiyor. Bir lahmacuncu dolaşıyor kompartımanlar arasında. Bu defa yolcu çok az parası olmasına rağmen belki de uzun yıllar yiyemeyeceğini düşündüğü lahmacundan istiyor, bir yandan da içinden gülüyor: “Türk olduğum anlaşılır mı acaba?” Cebinde sahte İspanyol işçi kimliği. Yakalanırsa öldürüleceğini, hatta mezarının bile bulunamayacağını biliyor. Tıpkı Sabahattin Ali gibi. Bir süredir kaçak. Önce soğuk kış günlerinde Ege kasabalarında ısınmasız evlerde kalmış. Sonra İstanbul’da bir arkadaşının evine sığınmış. Son geceyi ise yakın dostu Oktay Arayıcı’nın evinde geçirmiş, bu sayede kızı Barış’a sarılabilmiş: “Uzun bir ayrılık var önümüzde/ aylarca belki yıllarca sürecek olan” dizeleri dökülmüş dudaklarından. Bıyıklı ve gözlüklü adamın adı: Ataol Behramoğlu. Barış Derneği davasından sekiz yıl hapis cezası almış. Hakkında açılan TKP davası ise sürüyor. 80 darbesi sonrası 141 ve 142. maddelerden iki kere ceza alanlar idamla yargılanıyor.

***

Bu anı okuru yanıltmasın! Okan Toygar’ın Ataol Behramoğlu’yla gerçekleştirdiği nehir söyleşi kitabı “Hayatımız Güzeldir” yalnızca şairin hayatta kalma eşiğini, tesadüfi de olsa, geçme başarısını anlatmıyor bize. Kitap şairin özyaşamöyküsünü anlatan oylumlu söyleşi değil, Türkiye tarihini sorgulayan, ülkemizin 60’lı yıllardan günümüze düşünsel ve siyasal atmosferini mercek altına alan özgün bir çalışma. Bu nedenle de bir yaşamöyküsünün sınırları aşılıyor, bu sayede toplumsal kırılma, çatışma hatta ayrışma anlarıyla yüzleşen sıradışı bir metin çıkıyor karşımıza.

***

Gazete ve dergilerde daha çok ülkemizdeki aydın öldürümlerini anlatan ve Aydınlanma savaşçılarımızı tanıtan yazılardan tanıdığımız hekim Toygar; akademisyenliğinden gelen titizlikle yaptığı söyleşide edebiyat ve siyaset üzerinden kavramları ön plana alarak sorguluyor. Böylece iki aydının sözlerini sakınmadan Kürt-Ermeni meselesinden darbelere, faşizmden ırkçılığa, emperyalizmden kapitalizmin insan yaşamını yok eden korkunç yüzüne kadar farklı başlıkların, kavramların izinden gittiğini, açık yüreklilikle tartıştığını da görüyoruz.

***

Geçtiğimiz yıl aralık ayıydı. Sevgili Okan, Ataol Behramoğlu’nun yoğun bakım sürecini detaylandırdığı bir telefon mesajı yolladı bana. Büyük şair, yaşam ve ölüm sınırındaydı. Böyle bir aralıkta o, bir hastanede şairin başında beklerken bir yandan da Tekin Yayınları’ndan çıkacak kitabının düzeltmelerini yapıyordu. Önce, “Hayatımız Güzeldir”i okumaya, sonra da hayatımda ilk defa bir kitabın editörlüğünü yapmaya heves ettim. Tekin Yayınları’nın genel koordinatörü dostumuz Elif’in (Akkaya) de cesaretlendirmesiyle kolları sıvadım. Nasıl yıllar önce Ataol ağabey; Kapıkule’den ölüme el sallayıp, hatta nanik yaptıysa yine aynı inadı ve kararlılığı gösterecekti. Emindim. Nitekim şair, başta Okan ve hekim dostları, eşi Hülya, kızı Barış ve Elif’in yoğun çabasıyla yeniden yeryüzüne döndü.

***

Yine yıl: 1983. Behramoğlu, Türkiye’den çıkmış ve Atina’ya varmıştır. Amacı bir an önce Paris’e gitmektir. Atina’da kendisini oğlu gibi gören şair Yannis Ritsos, onunla buluşmaya gelir ve yaşamı boyunca unutamayacağı şu sözü söyler: “Hayatımız güzeldir!” Ritsos, “hayat” değil, “hayatımız” diyerek çoğul bir yerden bakmış, bir bakıma tüm devrimcilerin hayatı güzeldir, demek istemiştir. Gerçekten de bütün devrimcilerin hayatı güzel ve onurludur! İşte kitabın başlangıç noktası tam da buydu! O “ömür ki hayata sunulmuş bir armağan”dı. Ve “hayat sunulmuş bir armağan”dı insana.

***

“Hayatımız Güzeldir” Okan Toygar aracılığıyla, 60’lı yıllardan günümüze bedeller ödemiş, sözünü sakınmayan bir bilge şairin, toplum adına mücadeleden hiç geri adım atmamış bir düşün insanının siyasal kimliğinin anlatıldığı özellikli bir kitap. Çorbada tuzum olduğu için onurluyum. 

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025