Bir kadının hikâyesi

Bir kadının hikâyesi

04.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık. Bezirci’nin müstear isimle yazdığı “Gün” ve “Gerçek” dergilerindeki makaleleri tarıyordum. Önce tesadüfen “Asım Bezircioğlu”nun 1951 yılında kaydolduğu Türkiye Sosyalist Partisi’nin üye kartı çıktı karşıma. 1946’da kurulan Türkiye Sosyalist Partisi’nin yayın organlarıydı “Gün” ve “Gerçek”. İşte bütün bunlar beni Türkiye Sosyalist Partisi’nin kurucusu Esat Adil Müstecaplıoğlu’nun kısa ve hüzünlü yaşamöyküsüne sürükledi. Tam da bu aralıkta, salgın döneminde yitirdiğimiz yazar-araştırmacı Emin Karaca’nın yazdığı “Unutulmuş Sosyalist: Esat Adil” kitabı çıktı karşıma.

***

Esat Adil, henüz 15 yaşındayken Kuvayı Milliye’nin ilk direniş merkezlerinden biri olan Balıkesir’de çıkan “İzmir’e Doğru” gazetesinde işçi olarak çalışıyor, kurtuluş hareketine destek veriyordu. Ülkenin Atatürk önderliğinde düşman işgalinden kurtarılmasından sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Öğrenim gördüğü dönemde öğrenci derneğine katıldı, bir süre sonra da derneğin başkanlığını yaptı. Ardından Belçika’ya giderek ceza hukuku alanında uzmanlaştı. Bu arada II. enternasyonelin yaratıcılarından Emile Vanderverne’nin konferanslarına katıldı. Ülkesine döndükten sonra Balıkesir Halkevi başkanlığı görevini üstlendi. Tam da bu dönemde Balıkesir’de ticaretle uğraşan bir ailenin öğretmen kızıyla evlendi. Bir yandan da Savaş Kitabevi’ni kurarak aralarında “Bugünün İçtimai Mezhepleri”, “Sosyalist Şefler ve Sosyalizm” gibi pek çok kitabı okura kazandırdı. 1933’te Balya maden işçilerinin örgütlenmesine ve açlık grevine aracılık etti. Kendi memleketinde baskılar artınca Ankara’ya taşındı. Temyiz başsavcı yardımcılığı görevini yürüttü. Bir süre sonra da İmralı Modern Cezaevi müdürlüğü görevine getirildi. Mahkûmlara karşı gösterdiği insanca davranışlar nedeniyle çok sevildi. Nazi orduları 1941’de Türkiye’nin batı sınırına dayandığında; Esat Adil, İmralı mahkûmları ve dışarıdaki yurtseverlerle birlikte, Alman saldırısı ihtimaline karşı, gizlice Mudanya dağlarının gerisinde verilecek “gerilla harbi”ne hazırlandı. 1944’te Sabiha ve Zekeriya Sertel’in çıkardığı “Tan” gazetesinde Adiloğlu takma adıyla yazılar yazmaya başladı. Gerçek kimliği ortaya çıkınca işinden istifa etti. Sabahattin Ali ile birlikte “Yeni Dünya” gazetesini çıkarmaya başladı. Bu dönem içinde Türkiye Sosyalist Partisi’ni kurdu; TKP geleneğiyle özellikle sendika hareketi üzerinden derin polemiklere girdi. İşte bu dönem “Gerçek” ve “Gün” dergilerini çıkardı. Yol arkadaşları Aziz Nesin’le yine Sabahattin Ali’ydi. Yine dergide yazanlar henüz yolun başındaki Asım Bezirci ve Attilâ İlhan’dı. Sabahattin Ali’nin öldürülmesinden sonra onun davasını müdahil avukat olarak üstlenmek için kolları sıvadı. Ölümle tehdit edildi, davadan geri çekilmek zorunda bırakıldı. Bu dönemde de yargılandı. 1950’de partisini ikinci kez kurdu. Ancak iki yıl sonra yeniden partideki yöneticilerle birlikte tutuklandı. Kısa bir süre sonra da beraat etti. Bu süre içinde avukatlık mesleğine devam etti. Devrimci ve demokratların, yoksul köylü ve işçilerin avukatlığını üstlendi. 1958’de şüpheli bir şekilde evinin banyosunda ölü bulundu.

***

Kısa ama onurlu bir hayatı oldu Esat Adil’in. Zekiydi, çevikti, gözü karaydı. İnandığı doğruları vardı. Onlar uğruna hiç başını sonunu düşünmeden dövüşürdü. İsteseydi ailesinin ona sağladığı, kendisinin de üstüne eklediği eğitimle mor binliklerin arasında yüzerdi. Hiçbirine tevessül etmedi. Kendi düşüncelerinin izinden gitti. Ancak ölümünden sonra eşi Macide Hanım izlenmekten, kocasının peşinden cezaevi kapılarında koşmaktan yoruldu. Bir türlü yaşadıklarını atlatamadı. Ruhsal olarak girdiği yıkımdan kurtulamayarak en sonunda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırıldı. Artık ömrünün sonuna kadar tedavisine dönem dönem devam edilecek, buradan kurtulamayacaktı.

***

Şu son dönemde yaşadıklarımız, Nâzım’ın “Geberiyorum Kederden” dizelerinden taşarak bizi canevinden vuruyor. Kaskatı oldu artık içimiz, dışımız... Bir gün Ayşe Barım adli kontrolle cezaevinden bırakılıyor, ertesi gün yeniden tutuklanıyor, cezaevindeki gazeteci yargılamaları devam ediyor, seçilmiş olanların mahkûmiyeti devam ediyor. Kendimizi böcek gibi hissediyoruz; sağa sola çarpa çarpa yaşamaktan yorulduk.

***

Eskiden Macide Hanım gibi çok özel ve nahif kadınların yaşadıkları büyük eziyete üzülür, ağlardık. Şimdi ise ülkece delirmenin eşiğindeyiz. Bize kim ağlayacak? İşte onu henüz bilmiyorum.

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025