Zorbanın aczi
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Zorbanın aczi

25.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bilmezsiniz belki. Benim 5 ciltlik Bütün Şiirler’im SİA Kitap tarafından yayımlandı. Bütün Şiirler’in ikinci kitabında yer alan Zorba ve Ozan adlı kitabın 50’nci ve son şiiri sanki zorbanın aczini tanımlıyor gibi. Anlam son dizede yoğunlaşıyor: “Hep buradaymış bu, hiçbir yere gitmemiş.”

Bir açıklama: Şiirdeki “zorbaKenan Evren, ozan da “Özdemir İnce” yani ben! Özgürlük, adalet, demokrasi ve “hayat”ı temsil eden ozan, çoğul canlıdır. Kenan Evren öldü ama yerini bir başka zorba aldı. İkincisinin karşısında ozan olarak Ekrem İmamoğlu var. O da gitti ama gittiğini henüz bilmiyor.

Evet, zorba hep gider ama ozan ve şiir her zaman kalır! Her zorba halkın zoruyla gider! Tıpkı Kenan Evren gibi Hitler, Mussolini, Salazar ve General Franco gibi!

***

Zorba ve Ozan (50)1

Düşlerim hiç gerçekleşmeyecek sanıyorsun/ -dedi ozan, yargı gecesi, son söz olarak-/ ayırabilir misin sen düşü gerçekten?

düşlerimle demir attım dünyaya,/ gördükten sonra ışıkla gölgenin kavgasını/ ne yapayım ben artık düşsüz hayatı?

Geçen zaman kazandığım topraktır benim,/ yıktığın kent bir gün benim kalem olacak,/ ölümümü gördün ve dirilişimi göreceksin.

O gün, İsrafil’in Sur’u üç kez çalınca/ geri döneceğim kanatlı atımla birlikte;/ diyeceksin, şaşkın gözlerle bakarak bana:

Hep buradaymış bu, hiçbir yere gitmemiş

(Paris, 12.6.1986)

***

Evet, zorba gider, direnen kalır! Ama nasıl? Tarihin gidiş yönü geçmişte hep demokrasiden yana, kamusal ekonomiden yana olmuştu. Toplumsal hayatın, ekonomik ilişkilerin sonucu ortaya çıkan sınıflar (burjuvazi ve proletarya), tiranlığın yani zorbalığın dayandığı yapıyı yıkmıştı.

O halde tiran(lık) ne anlama gelmekte ona bakalım: Herhangi bir yasaya dayanmayan, sadece tek bir hükümdarın keyfi uygulamalarıyla yönetilen monarşik yönetim sistemine tiranlık denir. Yasama, yürütme ve yargı güçlerinin tamamı tirana bağlıdır. Devletin başındaki kişi eğitim, sağlık, yönetim ve diğer tüm alanlarda sınırsız yetkiye sahiptir. N.F. Kısakürek bu rejime “Başyücelik” der ve müritlerine hararetle tavsiye eder.

Konumuzu somutlaştırmak için bu tanıma müdahale edeceğim. Günümüzde, Avrupa’daki hükümdarların tamamı demokrat ama seçimle gelen bazı yöneticiler tam anlamıyla tiran. Tiranlık ile yönetilen ülkede yönetimin her üyesi, her organı kendi başına tirandır!

Adonis, Zorba ve Ozan’ın Fransızca çevirisine2 yazdığı önsözde “Bu kitap, bugün gökyüzünde şiddet ve sefalet yaşanırken Fransızca yayımlandı. Küçük adamın kanının damladığı bir gökyüzü. Dünyamız kendisini Tanrı’nın sözünün tutsağı olarak görüyor. Dünyamız, Tanrı düşmanı olarak gördükleri insanları öldürerek kendi inançlarını kanıtlayan insanlarla dolu” ifadesini kullanıyor.

Adonis, epeyce uzun önsözde despotların, diktatörlerinin, tiranlarının günümüzde tekrar Tanrılaşmasından söz ediyor. Bu türden yöneticiler eskiden dünya egemeniydi, günümüzde tekrar ortaya çıkmaları bir anakronizmdir, bir anomalidir. İki anlamda da 21. yüzyılda 7. yüzyılın, derebeylikler çağının normlarını tarihe ve topluma zorlamaktır.

AKP ve Başyüce’den önceki rejim kuşkusuz demokrasi açısından kusursuz değildi. Ama TBMM görevini yapmaktaydı. Anayasa Mahkemesi, TBMM’nin işlemlerini, çıkardığı yasaları denetlemekte, kimilerini geri göndermekte idi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlara cumhurbaşkanı ve hükümet kesinlikle uymaktaydı. Danıştay, Sayıştay ve Yargıtay anayasanın kendilerine verdiği görevleri yapmakta ve ilgililer bu üç “tay”ın verdiği kararlara uymakta idi.

Mevcut yönetim, yürürlükteki anayasanın başta 13., 14. ve 15. maddesi olmak üzere temel haklar ve ödevlerle ilgili maddelerini umursamamakta; anayasanın başta 36., 37. ve 38. maddeleri olmak üzere yargı erkiyle ilgili maddelerini hiçe saymakta. Sanki ülke anayasasız yönetilmektedir. Bu durum ve koşullar içinde devlet örgütünün bütün kurum ve kuruluşları da kendileriyle ilgili anayasa maddeleri, yasaları, tüzük ve yönetmelikleri işlemlerinde uygulamamakta, karar verirken işlem yaparken tek kişinin ağzına bakmakta, dahası onun yerine geçmekte, onun yerine karar vermektedir.

Bu türden anakronik organizmalarda “kullanım süresi” diye bir şey yoktur. Ömrü bir hortlağın ömrüdür. Zaten ölüdür. Ölü olduğu için acizdir. Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını hiçbir zorba engelleyemez. Zorbanın zaptiyesi varsa demokrasinin ölümsüz halkı var!

1- Bütün Şiirler, Cilt 2, Sia Kitap, s. 465.

2- Le Tyran et le poète, Ed. Le Temps de Cerises, 2009.

Yazarın Son Yazıları

Devri sabık yaratmak (2)

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı genç Özgür Özel’in, Çatalca’daki açık hava konuşmasında, “coşkun kalabalığa seslenirken” rütbeleri sökülerek TSK’den atılan teğmenler hakkında “Teğmenlere rütbelerini takacağız” dediğini televizyonda duyunca şimdi yazdığım gibi “Aferin aslanım” dedim ve alkışladım.

Devamını Oku
21.12.2025
Gunnamak

“Doğurganlık hızı felaket!” Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Saray’da yapılan Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda, doğurganlık hızının “felaket düzeyine indiğini” söylemiş.

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025