Cumhuriyet ailesinde Ali Sirmen ile paylaşılmış acı tatlı anılar...

19 Mart 2024 Salı

Çok kalabalık olan dostları, en azından toplumsal bir etkinlikle buluşmuş olabilenleri yakından bilirler. Ali Sirmen, yaşamı seven, çok neşeli kişiliği, üst düzey zekâsı, mizah yeteneği ile çevresinde yaşayanları öylesine etkili bir mutluluk duygusuna çekebilir ki... Bulunduğu yer fark etmez, çevresindeki dinleyiciler çemberi olabildiğince büyür. Acının da bal eylendiği kahkaha seslerinin yükselmesi kaçınılmazdır. “Çeşnici Başı” lakabıyla yemek yazılarından, sinema oyunculuğuna bir ucundan uzanmasına kadar anlaşılmıyor mu? 

Özelimizde başına çorap örülmesinde suçlu olduğum yadsınamaz. Törelerimiz gereği, rastlantısal dönemin ünlü MİT görevlisinin evinin üst katında kiracı olunca, yan yana olmakla keyif alacaklarını düşündüğüm dost büyüklerimi gruplar halinde sofrada buluşturmak istemiştim. Sonrasında 12 Mart’ın ünlü Madanoğlu davasında ağır bedeller ödenmesinde kolaylaştırıcı olabileceğimi nereden bilebilirdim? İlhan Selçuk ağabeyimizin yanına, Ali Sirmen, Raif Ertem, Cengiz Ballıkaya.. içlerinde bir grup oluşturmuştum. 

Ne rastlantı ama, aynı gün Ahmet Ketenci’den bizim yemekten haberli olarak, Mahir Kaynak’ın evine Cemal Madanoğlu Paşa ile yaveri Talat Turan gitmek istemişler. Ben işten gecikmeli, yemeklerin dolapta Ketenci’nin sofrayı kurmuş olabileceği umuduyla merdivenleri koşturarak tırmanırken yolumu Mahir Kaynak kesti. “Telaşlanma, tesadüf aynı çevrenin insanlarında bana da paşalar gelmişlerdi, senin yemekleri bize taşıdık. O kadar erkek arasında adaşın Şükran’la bizim iki kız (Biri sonradan ünlü Prof. Dr. Ülkü Arıboğan olacaktı.) şık durmayacak. Sen konuklarına hoş geldin için uğra, sonra iki Şükran kızlarla sizin kata çıkarsınız” demişti. 

***

Çok bozulmuş, elbette hiç uyanamamıştım. İşte o yemek o günün bugünlere göre ilkel teknolojisinde, herhalde apartmanın diplerine saklı yerleştirilmiş bir araçtan dinlemeler. Sonrasında bilinçli montajlamalarıyla “Gizli örgütün ilk önemli kanıtı, bant bir delil oluvermişti. Bize de 12 Mart dulları olarak, Raif Ertem’in çiçeği burnunda kavak gibi uzun boylu yeni avukat Mübeccel Ertem ile bendeniz, oğlum karnımda, İlhan Selçuk’un cezevinden talimatıyla, Ali’nin oğlu gibi, cinsiyeti ne olursa olsun Devrim olacak, “Lourel Hardy” ikilisi. Akşam saatlerinde Ankara trenine zor yetişen sigortacı avukatımız Mine Sirmen üçlüsü... Her hafta Ankara’nın göbeğinde, Madanoğlu kimliğinin korkusu ile kışlanın ortasında bir binaya yerleştirilmiş toplu Madanoğlu davası sanıkları için, çuvallarla sipariş edilmiş kitaplarla, yiyecek torbalarını taşıyıp durduk. 

İstanbul’dan Erol Toy, Ankara’dan Sakıncalı Piyade Uğur Mumcu, ziyaret hakları olmadan kapı önüne gelir, elimizdeki listeleri iki şehirli dostlarıyla paylaşır, ertesi haftaya yenileri için gocunmadan, bir selam alışverişi havasında gelip dururlardı. Sonradan öğrendiğim Mine Sirmen’in bir çılgınlığını da paylaşmalıyım. İlhan ağabeyin Ziverbey’deki ağır işkencesi sayesinde tarihe kazıldı. Mine Ali’nin, bizimkiler gibi, yol masrafları kendilerince karşılanarak yanlarında görevli Emniyetçiler götürülmemesinden kaygılanmış. Ablasının eşi ile Selimiye kapısına dayanmış. 

Gecenin ilerleyen saatlerinde nöbeti bırakmamasına canı sıkılan görevliler, sorguda, işkencede olmadığına inandırabilmek için, “Korkmuyorsan bize görünmeden parmaklıkları atlayın alt kattaki karanlık tutuklular koridoruna girip ismiyle seslenin” deyivermişler. Mine durur mu? Eniştesi tanık olarak ölümün ardından anlatmıştı. Dikenli telleri karanlıkta atlarken, bacakları kan içinde kalmış. Sesini duyup sabah aynı yöntemle Ankara’ya gönderileceğini öğrenince rahat nefes almış. 

Ali’nin Erdal Atabek ile paylaştığı, bol gülmeceli, Barış davası cezaevi günleri öyküleri de aktarmalı bir o kadar neşelidir. Elbette Nadir Nadi’nin yazarları ile şaşmayan haftalık yemek buluşmaları hepsinde renkli.. Anılarıyla çevremizde, Cumhuriyet ailesinin içinde hep ışık saçacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları