Marmaray Cumhuriyeti

29 Ekim 2013 Salı
90. yılda Cumhuriyetin nereye geldiğini görmek
için gazetelerin birinci sayfasına göz atmak yeter:
“Küresel dünyanın yeni ‘İpek Yolu’. Pekin’i
Londra’ya bağlayacak olan Marmaray büyük bir
törenle hizmete giriyor.” (Sabah)
“Kıtalararası rüzgâr. İki kıta arası 4 dakika.
Nereden nereye geldik?” (Habertürk)
“Açılışa saatler kala İstanbul’un en güvenli
yapısı. Bir mucize gerçekleşti.” (Milliyet)
“Hürriyet ekibi Marmaray’da. Deniz altında
altmış fersah. Marmaray’ın dünyada örneği yok.”
(Hürriyet)
“Dünya yarın Marmaray’dan geçecek. İstanbul’un
yüz yıllık hayali sonunda gerçek oldu.” (Taraf)
‘Sultan Geçişi!’
“Taraf”ın mesajı “Akşam”da ayrıntılandırılarak
açılmış:
“Boğaz’dan Sultan Geçişi. Sultan Abdülhamit’in
150 yıl önce hayal edip başlattığı dünyanın en
büyük projelerinden olan Marmaray’da dün ilk
sefer yapıldı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda
Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan tarafından
hizmete açılacak projeyle deniz altından
Asya’dan Avrupa’ya 4 dakikada geçilecek…”
Cumhuriyetin geldiği noktayı özetleyen en
sembolik başlık bence bu: “Sultan Geçişi!”
90 yıl… Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik..
döndük dolaştık…
Yerin altmış fersah altından kazılan derin tüneller
sonunda “Sultan Geçişi” noktasına ulaştık!
Cumhuriyetin 90. yılı “Sultan Geçişi” ile kutlanacak!
Pardon ama Cumhuriyet aslında bizzat
“Sultan”dan / “Sultanlardan” kurtulmanın rejimi
değil miydi?
Tereddüde düşüp “Vikipedia”ya baktım.
“Latince res publica ‘kamusal olan’ anlamındadır.
Bir topluluğa halk olma özelliğini kazandıran,
anlamına gelir. Monarşiye karşı devlet şekli
anlamında kullanılmıştır.”
İngilizce “Wikipedia”da konu çok daha ayrıntılı
olarak anlatılmış. Ama orada da özetle “Cumhuriyetin
ortak tanımı kral/sultan/hükümdarın
(monarch) dışlanmasıdır” diyor…
Yani “Cumhuriyet” olayının püf noktası ve tüm
tarihi “mutlak buyurgan efendilerden” kurtulmak
olarak özetlenirken, 90. yıl kutlamaları vesilesiyle
kamuya açılan bir proje, Gül ve Erdoğan’ın
“Sultan Geçişi” ile neredeyse kutsallık kazanıyor.
Gazetelerde propaganda ve vıcık vıcık yağ
haberlerinden geçilmiyor.
En mürekkep yalamış, dünya görmüş yazarlar
bile “Marmaray Cool” başlığıyla yere göre koyamadıkları
projeye, her ölçüyü aşan övgüler
düzüyorlar.
Öyle ki sanki fezaya uydu atılıyor!
Uygarlık Marmaray değil
‘kadın’dır
Birinci sayfalardaki gezimizi biraz daha sürdürünce,
“Sultan Geçişi Marmaray”ın yanında
90. yıl fotoğrafını çeken şu haberlere rastlıyoruz:
“Tarihi Karar: TBMM’ye başörtüyle girecekler.”
(Yeni Şafak)
“Meclis’te ilk kez özgür başörtüsü… Müslüman
olmayan da helal gıdayı tercih ediyor.” (Star)
“Hatta ateistin bile hukukunu koruruz.” (Vatan)
“Ateistin de hukukunu koruyacağız.” (Akşam)
Şahsı adına hukuku bizzat dağıtan bir ulu hakan/
yüce sultan kimin korunup kollanacağına sanki
ülkede bir başına karar veriyormuşçasına yapılan
bu minval haberlerin yanında kadınların hali pür
melâlini tamamlayan şu başlıkları da görüyoruz:
“Lise kantininde kız erkek ayrımı. Kağıthane
İstanbul Ticaret Odası Meslek Lisesi’nde erkek
ve kızların alışveriş yapacağı bölümler üçe ayrıldı.
Bir bölümde sadece kızlar, bir bölümde sadece
erkekler alışveriş yapacak.” (SoL)
Boğaz altından “mucize geçit” geçiren
İstanbul’un ortasındaki Kâğıthane Lisesi’ndeki
bu uygulama, son dönemde ivme kazanan haremli
selamlık düzenlemeler zincirinin son halkası...
“Bir grup kız öğrenci etek giydiği için disipline
verildi…”
“Kız öğrencilerin erkek öğrencilerle birlikte
merdivenleri çıkması, Antalya’da bir lisede etek
giyilmesinin yasaklanması ardından bir yasak
da ‘lise kantinlerine kız öğrencilerin kesinlikle
girmemesini, buralara nöbetçi öğretmen konmasını’
isteyen Diyarbakır’daki bir ilçe milli eğitim
müdüründen geldi…”
Gün geçmiyor ki böyle haberleri okumayalım…
Kadın haklarındaki bu korkunç sistemli gerileme,
cumhuriyet kazanımlarının kayıpları arasında
beni en tedirgin eden ve yaralayan konu oluyor.
Cumhuriyetin bir anlamı eğer “sultan tahakkümünden”
kurtulmaksa; diğer anlamı da kadınlara
açtığı özgürlük ve eşit yurttaşlık yoluydu.
Bugün ise “özgürlük” adı altında sadece örtünme
ve de örtünme politikasının nihai amacı
olan haremlik selamlık uygulamalar devreye
giriyor. Bunun karşısında haklar sürekli daralıyor.
Bu kişisel değerlendirme değil, nesnel bir tespit.
İnanmak istemeyen açar, Dünya Ekonomik
Forumu (DEF) tarafından her yıl yayımlanan “Cinsiyet
Uçurumu Raporu”na bakar...
Bahsettiğim DEF raporlarında Türkiye’nin
istikrarlı olarak kadın-erkek eşitsizliğinde başı
çeken en kadın düşmanı ülkeler arasında yer
aldığını görüyoruz.
“Marmaray”a uygarlık gözüyle bakanlar, kadın
olmadan uygarlık olamayacağını unutuyorlar.
Cumhuriyetin 90. yılı kutlu olsun!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları