Arif Kızılyalın

Türkiye Gerçeği!..

07 Nisan 2014 Pazartesi

Sosyologlar boşuna söylememiş, ‘Futbol toplumun aynasıdır’ diye...
Gerçekten her anıyla Türkiye gerçeğini yansıtan bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı izledik.
Oysa şu kısacık yorumda Sneijder’in Avrupai futbolunu, Melo’nun tatlı sert oyun anlayışını, Emre’nin bir virtüöz gibi takımının orta alanını yönettiğini, Alves’in hırsını paylaşmak isterdim sizlerle.
Güzel şeyler yazmak hatta yalan olduğunu bile bile futbolumuzun marka değerinden söz etmek de hoş olurdu ama dünkü derbide gerginlik, anarşi, kaos kol gezdi ne yazık ki!..
İtiraf edelim ki birkaç kişi hariç dünün tüm bileşenleri kötü niyetliydi. 12 sarı,2 kırmızı kart da maçın seyrini anlatmaya yeter sanırım!..
Üstelik bu kaotik ortam maçla da sınırlı değildi. Sokaklarda başlayan gerginlik karşılaşmadan saatler sonra demeç savaşlarıyla sürdü.
Düşünün, Anadolu yakasında G.Saray atkısı var diye bir araç sürücüsü linç edilmek isteniyor. F.Bahçe kafilesini taşıyan otobüs, binlerce polise karşın taş ve şişe yağmuruna tutuluyor. Tribünlerdeki küfür dozajı; örf, adet, ahlâk sınırlarının üzerinden dozer gibi geçiyor.
Bunlara ek olarak da futbolcular futbolculuğu bırakıp gladyatörlüğe soyunuyor!..
1-2 örnek vermekte fayda var!.. Dönem dönem ülkesinin milli takımında da oynayan bir futbolcu (Melo), rakibini oyundan attırdıktan sonra dilini çıkarıp ‘dışarı’ diyebiliyor. Keza Türkiye’nin en iyi 2-3 kalecisiden biri (Volkan), rakibinin üzerine yürüyüp hakemin gözü önünde dövmeye kalkıyor. Yine ‘aklı başında’ diye bildiğimiz Gökhan, bir pozisyon önce kendisine ‘çelme teşebbüsünde bulunan Sneijder’in boynuna pençe atıyor...
Hakemin yanında görme ve duyma mesafesinde itiş, kakış, küfürler havada uçuşuyor!..
Evet, utanarak söylemekte yarar var ki bir maç özetidir yukarıdaki satırlar!..
İngiltere Premiere League’de; geçtim Britanya’yı, İspanya’da, Fransa’da yapabilir misiniz? Evet, dünkü G.Saray - F.Bahçe derbisi Türk futbolunun manifestosudur. Ve artık şapkamızı önümüze alıp düşünme vakti gelmiş hatta geçmektedir. Gerçi ülkenin Başbakan’ı, yerel seçimler sonrası balkon konuşmasında tehditler savurursa, yargı sistemi kişi ve kurumlara karşı silah olarak kullanılırsa, küçücük suçsuz günahsız bir bebeğin dramatik ölümü sosyal medyada vicdansızca sakız edilirse biz de futbolun aktörlerinden ‘El Classico bekleyemeyiz!..
Maçı mı unuttuk!.. Unutmadık elbette ama topun oyunda kaldığı, daha doğrusu futbolun ön plana çıkıtğı süre o kadar azdı ki!..
Bu az süreyi de kullanan taraf G.Saray oldu.
Belli ki çok istemişler. Sertlik kozuyla F.Bahçe’yi etkisiz kıldılar. Emre’nin erken kırmızı kartı da Sarı - Kırmızılıların elini güçlendirdi.
Ve elbette Wesley Sneijder’in cabası, Drogba’nın oyuna ağırlığını koyuşu ve Melo’nun etkili pasları da ev sahibini ön plana çıkarttı. Yine Eboue ve Telles’in kenar bindirmeleri, Semih’in savunmada Emenike’yle tuttuğu güreşten ayakta kalan taraf olması da 3 puanı getiren parametrelerdi. Sneijder’in golündeki vuruş ustalığı, Drogba’nın direkte patlayan şutu da galiba gecenin futbol içerikli nadir enstantaneleriydi...
Evet, 3 puan önemli, lig ikinciliği için de avantaj ama G.Saray sanırım bu galibiyet sonrası son 2 haftada kaybettiği 5 puana bakıp dizini dövecektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları