Sahi, siyasi yasak nasıl geldi?
Barış Pehlivan
Son Köşe Yazıları

Sahi, siyasi yasak nasıl geldi?

19.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hegel’in sık sık aklıma gelen sözüdür: “Deneyim ve tarihin bize öğrettiği bir şey varsa o da halklar ve hükümetlerin tarihten hiçbir şey öğrenmediğidir.” 

Ne zaman siyasi bir operasyon yapılsa Recep Tayyip Erdoğan’ın zamanında cezalandırıldığı dava örnek veriliyor. Mağdurluktan mağrurluğa, zulmedilenden zalimliğe geçenler anımsatılıyor. Hatta “Yaşadıklarının aynısını şimdi kendisi yaşatıyor” eleştirisi yapılıyor.

Peki, sürekli konuştuğumuz olayı aslında ne kadar hatırlıyoruz?

Tarih: 6 Aralık 1997.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın memleketi Siirt’teydi. Yanında 20 kişilik MÜSİAD işadamı grubu da vardı. Erdoğan, Siirt Cumhuriyet meydanında toplanmış yaklaşık 5 bin kişiye hitap etti. Bu hitap sırasında “Başbakan Tayyip”, “Memleket seninle gurur duyuyor” ve “Hoş geldin enişte” sloganları atıldı.

Erdoğan konuşmasında, “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışla, müminler askerimizdir” dedi. (Erdoğan bugün dahi, o dizelerin Ziya Gökalp’ın “Asker Duası” adlı şiirinden bir bölüm olduğunu iddia ediyor. Ancak bu bilgi doğru değil. Zira Gökalp’ın Balkan Savaşı sırasında yayımladığı o şiirde Erdoğan’ın okuduğu dizeler yok. Erdoğan’ın avukatları, Türk Standartlar Enstitüsü’nün 1994’te çıkardığı “Türk ve Türklük” isimli kitabını kaynak veriyor. Doğru, ilgili kitapta Gökalp’a ithaf edilen ama gerçekte şaire ait olmayan o dizeler var.)

ASLINDA DAVA AÇILMAYACAKTI AMA…

Aradan 3 gün geçti… 

Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı 1997/42 no’lu bir fezleke hazırladı. Fezlekede Erdoğan’ın konuşmasındaki dizelerin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu” oluşturabileceği yazıldı. Konuşmaya ilişkin bant çözümlerini, Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Açılan soruşturma üzerine Erdoğan, verdiği ilk ifadesinde özetle şunları söyledi:

“Siirt’te yaptığım konuşma, halkı din ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik niteliği taşımıyor. Aksine konuşma, düşünce açıklama özgürlüğünün anayasa ve yasalardaki sınırları çerçevesinde yapıldı. Konuşmada özetle, özgür iradeli bireyler olunmasının ve demokratik bir toplumun gerekliliğine işaret edildi.”

Pek bilinmez, aslında Erdoğan soruşturması kapatılmış ve takipsizlik kararı verildiği haberleri gazetelere dahi yansımıştı. Lakin ne olduysa bir hafta içinde devlet içindeki bazı klikler devreye girdi ve o karar değiştirildi.

Tarih: 11 Şubat 1998.

Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan hakkında iddianame hazırladı. Erdoğan’ın “halkı din ve ırk farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçu işlediği iddiasıyla TCK’nin 312/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istendi.

Hazırlanan iddianamede, sadece “suç” görülen konuşma değil, Refah Partililerin yaptığı birtakım açıklamalar ve partinin hükümette olduğu dönemde Türkiye’nin içerisine sürüklendiği ortam da anlatılıyordu. Savcı Yılmaz Aktaş iddianamesini şöyle bitiyordu:

“Sanığın bu konuşmasını, fikir ve düşünceleri, siyasi kanaatleri ifade ve dini kavramları açıklama hürriyeti içerisinde değerlendirmek mümkün olmadığı gibi, bu konuşması ile din ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etme suçunu işlediği kanaati ve dava açma zarureti hasıl olmuştur.”

İBB Başkanı Erdoğan, hakkında açılan dava nedeniyle 1998’in mart ve nisan aylarında Diyarbakır 3 No’lu DGM’de yargılandı. Erdoğan sadece ilk duruşmaya katıldı.

SAVCININ MÜTALAASINDA HUKUKÇULARA SAYGI

Dava sürecinde, Erdoğan’ın avukatları önemli hukuk insanları olan Sulhi Dönmezer, Çetin Özek ve Uğur Alacakaptan’dan bilimsel görüş aldı.

Ve…

Sonunda savcı, Erdoğan’ın suçsuz olduğuna kanaat getirdi ve beraatini istedi. Öyle ki savcılık mütalaasında Erdoğan’ın dosyaya sunduğu bilirkişilere şöyle bir atıf dahi yapıldı: “Kendilerini kabul ettirmiş hukuk adamlarının mütalaaları karşısında aksine bir düşünce serdedilemez.

Gelin görün ki…

Tarih: 21 Nisan 1998.

Mahkeme İBB Başkanı Erdoğan’a indirim de uygulayarak 10 ay hapis ve para cezasıyla cezalandırdı. Oyçokluğuyla verilen kararda “sanığın geçmişteki hali ve suç işleme eğilimine göre verilen cezanın ertelenmesine yer olmadığına” da hüküm kuruldu. Üye hâkimlerden biri, heyetten farklı yani aynı savcı gibi “beraat” istiyordu.

Recep Tayyip Erdoğan DGM’de aldığı ceza sonrası şu açıklamayı yaptı: “Mütalaalar ile netice çatıştığına göre, demek ki farklı bir anlayış ortada. Ama Türkiye hukuk devleti olma mücadelesini sürdürmektedir. Halen hukuk devleti ne yazık ki olamamıştır. İşte o yüzden çeteler ortadadır. Yani milletini seven, milletine hizmette koşan, milletine aşık olmaktan başka hiçbir derdi olmayan insanlar ile çetelerin durumu ortadadır. Faili meçhuller ortadadır.

Sonrası…

Karar, Yargıtay 8’inci Ceza Dairesi tarafından 23 Eylül 1998’de bire karşı dört oyla onaylandı. Siyasi yasak getirilen Erdoğan, İBB Başkanlığı görevini bırakmak zorunda kaldı ve 26 Mart 1999 günü Pınarhisar Cezaevi’ne girdi. O dönem yüzlerce aydın, sivil toplum kuruluşu ve uluslararası örgütler Erdoğan’a destek verdi.

Dönemin Mazlumder yönetimi şu açıklamayı yapacaktı:

“Erdoğan hakkında verilen karar, onun ömür boyu siyasetten yasaklanmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu kararın, Türkiye’deki siyasal hayatı yeniden düzenlemeyi amaçlayan bürokratik egemen güçlerin baskısıyla alındığı ve Erdoğan’ı, siyasal yaşamın dışına çıkarmayı hedeflediği düşünülmektedir. Böyle bir karar, sadece Erdoğan'ın değil, onun liderliklerini üstlenmesini isteyen on binlerce kişinin siyasal haklarını da kısıtladığı değerlendirilmektedir.”

Yazarın Son Yazıları

Sen misin halıya boya bulaştıran!

“Kimsesizlerin kimsesiydi Cumhuriyet...

Devamını Oku
05.12.2025
Furkan ne yapacak?

Bu satırları İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önündeki bankta oturarak yazıyorum.

Devamını Oku
03.12.2025
Bakın, kimler tahliye edildi

Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatıma Zehra Kınık, 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin ölümüne ve bir kişinin de yaralanmasına neden olmakla suçlandığı davada 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı.

Devamını Oku
28.11.2025
Bursa Nutku için karar anı

24 Kasım gecesi “Onlar” yayınından çıktıktan sonra bir mesaj aldım.

Devamını Oku
26.11.2025
Telefondaki notlar gerçek mi, ekleme mi yapıldı?

Kimliği belirsiz kişilerin, kimin kullandığı bilinmeyen hesabın bulunan sahibinin “itirafçı olduğuna” dair iddiaları yalanlanırken o hesabı kullanan kişi telefonundan çıkan “İtirafçı olmak istiyorum” sözünü de hatırlamadığını ileri sürdü.

Devamını Oku
21.11.2025
Sizin hiç kızınız öldü mü?

Diyelim ki beş gün boyunca uyuyorsunuz.

Devamını Oku
19.11.2025
Nedir bu ‘örgüt’ dedikleri?

Kökü “örmek” filine dayanıyor.

Devamını Oku
14.11.2025
İddianamenin rakamları

Manşetlerde rakamlar vardı: 3 bin 900 sayfa, 402 şüpheli, 143 eylem, 2 bin 352 yıl hapis.

Devamını Oku
12.11.2025
Müjde kuşu

“Maya’nın annesi ve babası...

Devamını Oku
07.11.2025
Yeni Şafak’ın dokunulmazlığı

Furkan Karabay...

Devamını Oku
05.11.2025
Üç soruda ‘casusluk’ dosyası

Yalanın gürültüsü, gerçeğin sakinliğini bastırıyor.

Devamını Oku
29.10.2025
O avukatın ölmesi mi gerekiyordu?

Görkemli cenaze törenleri düzenlemekte, hüzünlü ağıtlar yakmakta ve “Unutmayacağız” sözleri vermekte üstümüze yok.

Devamını Oku
24.10.2025
Kimler tutuklanacak?

Bugün yaşam mücadelesi veren Fatih Ürek tutuklanabilir.

Devamını Oku
17.10.2025
ABD’nin Türkiye senaryoları

Gazetelere bakıyorum...

Devamını Oku
15.10.2025
10 yılın özeti

10 Ekim 2015 sabahı, ülkenin dört bir yanından barış mitingi için gelen binlerce insan, Ankara Garı önünde toplanmış ve kortejlerini oluşturmaya başlamışlardı.

Devamını Oku
10.10.2025
Adım adım cinayet nasıl geldi?

Tarih: 17 Mayıs. Yani bundan yaklaşık 5 ay önce...

Devamını Oku
08.10.2025
'Tarihe düşülen notlar da unutuldu...'

Herkes gibi ben de o fotoğrafa uzun uzun baktım. Churchill’in şu sözü aklıma düştü.

Devamını Oku
03.10.2025
Ankara bu dosya için neyi bekliyor?

Anadolu Ajansı’nın haberini okuyorum:

Devamını Oku
01.10.2025
Emniyet’in tepesinden kritik tespitler

“Kimsenin olmadığı bir yere geçerek telefonu açık tutmanız gerekiyor.”

Devamını Oku
26.09.2025
Furkan’ın öyküsü

Griyi kendinden utandırıp öfkelendirecek kadar gri Silivri’nin kasveti, eylül ayında kendini mıh gibi hatırlatıyordu.

Devamını Oku
24.09.2025
Devletin verileri nasıl ele geçirildi?

Önce 79 kelimeden oluşan şu cümleyi okuyalım...

Devamını Oku
19.09.2025
Bu yazı da yasaklanır mı?

Sadece siyaset konuşmaktan büyük emek verilen bir raporu köşeye taşıma fırsatım olmadı.

Devamını Oku
17.09.2025
Konuşmadığımız 9 konu

Haklı olarak CHP’yi tartışıyoruz.

Devamını Oku
10.09.2025
Yok mu başka Kuzu’lar?

Gururla hep aynı hatırlatmayı yaptılar: “Türkiye, kozmik marangozu Sabah gazetesinden öğrendi.”

Devamını Oku
05.09.2025
MHP’li başkanın oğlu kaza yapınca...

“Bize çarpan araca baktım. Ancak içinde kimse yoktu. Çevrede toplananlara sorduğumda, araç sürücüsünün olay yerinden kaçtığını söylediler.”

Devamını Oku
03.09.2025
3 soruda Kapki-Birinci olayı

Özgür Özel’in dünkü açıklamalarının özeti ne?

Devamını Oku
15.08.2025
Kim bu President?

“Devletin önemli bir kademesinde iş alımlarına etki edebilecek bir pozisyonda çalışıyorum. Pek çok üst düzey bürokratlarla ilişkilerim bulunuyor.”...

Devamını Oku
13.08.2025
Tartışılan şirketin sicilindeki leke

Açıkçası unutmuştum. Bir bilişimci dostum anımsattı:

Devamını Oku
08.08.2025
E-imza skandalının perde arkası

Önce iddianamedeki şu uzun cümleyi dikkatlice okuyalım...

Devamını Oku
06.08.2025
Türkiye’den siyasetçi kaçırma planının arkasında kim var?

Sabahın erken saatleri... Otel odasındayken telefonu çaldı. Numara tanıdıktı, bir polisti, uyarısı vardı...

Devamını Oku
01.08.2025
Allah’tan değil, kameradan korkanlar

Videoyu izledik: Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke sorumlusu Ahmet Daştanbek elindeki paraları sayıyordu.

Devamını Oku
30.07.2025
Ört ki ölem!

Gazetelere bakıyorum; “Yeşil vatan uğruna şehit oldular” yazıyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Sahi, kimler imam hatipli?

Yeni Şafak gazetesinin manşetine bakıyorum. Haber şöyle...

Devamını Oku
23.07.2025
PKK’nin şikâyet ettiği komutan

PKK’nin yayın organındaki bir haberi okurken Aldous Huxley’nin o bilinen sözü düştü aklıma...

Devamını Oku
18.07.2025
6 soruda af meselesi

Kitabın ortasından sorayım: PKK ile yürütülen süreç sonunda Türkiye’de genel af çıkar mı ve dahası bu aftan kim faydalanmaz?

Devamını Oku
16.07.2025
Altun’un yeni koltuğunun sicili

Haberi biliyorsunuz: İletişim Başkanı Fahrettin Altun görevden alındı ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanlığı’na atandı.

Devamını Oku
11.07.2025
CHP’nin ‘çözüm’ süreci

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın duyurdu...

Devamını Oku
09.07.2025
Erdoğan’ı savunan hocanın ‘İmamoğlu’ arzusu

“İmamoğlu’na hukuki mütalaa için tabii ki varım. Türk demokrasisini kurtarmak için varım.” Bu sözler Prof. Dr. Doğan Soyaslan’a ait.

Devamını Oku
04.07.2025
Masadaki 17 sayfa

Günlerdir düşünüyorum: Fatih Altaylı o gün yayın yapmasaydı, yapsaydı da Emre o soruyu sormasaydı yahut sorsaydı da tarihsel gerçekleri hatırlatan yanıtlar verilmeseydi ne olurdu?

Devamını Oku
02.07.2025
Fatih Altaylı neden tutuklandı?

Lynn Hasher, David Goldstein ve Thomas Toppino...

Devamını Oku
25.06.2025