Maçtan önce stada ulaşmaya çalışırken Fenerbahçe otobüsü önümüzden trafiği polis eskortuyla yarıp zar zor stada girdi. Eşimle gözlerimiz doldu gülümsemeye çalışsak da... Aziz Yıldırım maçtan önce futbolcularla bir araya geldi saha kenarında. O da ağlıyordu. Kim bilir kapalı kapılar ardında daha ne duygusal anlar vardı; yalnız Saracoğlu’nda değil, yurdun dört bir yanında! O kadar uzun ve ağır bir yoldan geliyordu ki Sarı Lacivertliler!
Gözlerim daldı 2000’lerin farklı anlarına... Son anda yaşanan Denizli ve Trabzon faciaları... Ardından 3 Temmuz kâbusunu mucizeye dönüştürme fırsatının geri tepildiği o Galatasaray maçı, Başkan’ın Silivri yılı ve inadına dik duruşu, kendisini ziyaret ettiğimde gösterdiği müthiş metanet ve kararlılık... Alex krizi. Dünyada ender görülecek ağırlıkta geçirilen o deprem. Ardından Avrupa başarıları ve Lizbon’da direkten dönen UEFA finali. Her biri birbirine geçmiş o dramatik sahnelerin yükü vardı milyonlarca Fenerbahçelinin gözyaşlarında.
Açık konuşalım, dünyada Fenerbahçe’den başka hiçbir camia o tsunaminin altından kolay kolay kalkamazdı. O felakete rağmen dağılmayan, tam tersine kenetlenen camia; ve ardı ardına her dalda yaşanan başarılar, futbolda son anda kaçırılan büyük zaferler... İşte Fenerbahçe’nin dün nihayet resmileşen erken şampiyonluğu, tüm bu dev “epik” film karelerine, sıkıntılara sünger çeken büyük finaldi.
Aslında dünkü maç centilmence ve hareketli geçti. Fenerbahçeliler her şeyden önce temkinli bir oyuna şartlanmışlardı. Arada Meireles’in ısrarlı şutları gelse de onlar da etkisiz oldu. bunun dışında akılda kalan anlar Volkan’ın yine şık kurtarışları ve Alper’in son 20 dakikaya sığdırdığı hareketlilikti. Stadı dolduran 53.000 kadınımızın bir gol sevinciyle bu şampiyonluk kutlamasını yapmaları çok güzel olacaktı. O gol gelmedi ama hakem maçı bitiren düdüğü çaldığında stat karnaval yerine dönüştü. Şampiyonluk, o nazlı sevgili çıkıp gelmişti Fenerbahçe’nin kollarına yeniden. Hem de futbolun yalnız futbol olmadığını üstüne basarak tarihe geçiren Simon Kuper’in tarihi cümlesi belki varlığını hiç bu yıl kadar hak etmemişti. Sarı Lacivertlilerin bu fazlasıyla hak edilmiş şampiyonluğu, ülkede muhalefeti de, demokrat Cumhuriyetçi tüm vatandaşları da birleştiren bir dayanışma yaratmıştı.
Fenerbahçe böylece aslında Türkiye çapında 28. şampiyonluğunu kutlarken, kendi tarihinin içinde yeniden doğuşun ve direnişin evrensel destanını yazmış oluyordu... Kutlu olsun Kanarya...
Bıraktığın bu izler kuşaklar boyu hatırlanacak hoş sedalar olarak. O büyük tarihe eklendi artık!

Sarı-Lacivert Gözyaşı
Yazarın Son Yazıları
Uzun yolun sonuna gelmişlerdi dün. İkisi de zorlu maç trafiğinden çıktı. Biri ezeli rakibi Fenerbahçe'yi hem de Kadıköy'de geçti, öteki Göztepe gibi hedefi olan bir takımı saf dışı bıraktı.
Bilinen şu: Uzun süredir konuşulan 10. yargı paketinin son halinin Meclis’e sunulması için PKK’nin silah bırakması beklendi. Şimdi, genişletilmiş bir paket ya da ayrı bir infaz düzenlemesi kapıda. DEM heyetinin temasta olduğu iktidardan ilk taleplerinde öne çıkan noktalar şuydu: 2023’teki Covid affının politik davalardan hapiste olanları da kapsaması, yaşlı ve hasta mahkûmların özgürlüğüne kavuşması.
Nefes - Zafer Özhabeş
ENKA/Can Kiracı/ Opera Bale Festivali
Silahlara veda!
Şimdi ne olacak?