Yeni Seçim Yasası da iktidarı kurtaramaz

Yeni Seçim Yasası da iktidarı kurtaramaz

18.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

2002 seçimlerinde en çok oy alan parti AKP değil, yüzde 10 barajıyla TBMM dışında kalan partiler koalisyonuydu!

Dünkü yazımdaki küçük aritmetik hatalarını da düzelterek yaptığım kesin hesaplamalara göre 10 milyon 808 bin 229 oy alan AKP’ye karşılık 14 milyon 607 bin 382 oy, TBMM dışında kaldı.

Geçerli oyların yüzde 46.33’ü, yani neredeyse yarısı Meclis dışında kalmıştı.

Özetle yüzde 7 barajı da seçimdeki “Temsil Adaletini” aynı biçimde bozacaktır.

***

Erdoğan’dan kopan Babacan’la, Davutoğlu’nun kurdukları partiler, Erdoğan’ı en çok kızdıran ve kaygılandıran partilerdir.

Sayısal olmasa bile siyasal anlamda bu partilerin çok büyük güçleri var...

Çünkü hem ideolojileri hem hitap ettikleri ve etkiledikleri seçmen kesimleri, Erdoğan’ın “çekirdek destekçileri” olanlar.

İslam dininin, siyasetin yolsuzluk, haksızlık ve hukuksuzluklarına alet edilmesine karşı çıkan Saadet Partisi de Erdoğan’ın oy deposu sayılan kesimlerde etkili.

Demokrat Parti de liberal sağın temsilcisi olarak bu iktidara yönelttiği eleştirilerde dikkate alınıyor.

Sağdan en önemli “Demokratik Katkı”, Yıldırım Tuğrul Türkeş’in deyimiyle “Azgın Milliyetçiliğe” karşı “Demokratik Milliyetçiliği” savunan Meral Akşener’in İYİ Partisi’nden geliyor.

İşte yeni seçim yasası, CHP şemsiyesi altında “Millet İttifakı”nı oluşturan bu partilerin ittifaktan yararlanmalarını önlemek ve ittifakın bozulmasını sağlamak için özel maddeler içeriyor.

***

Yeni yasa, sadece yüzde 7 baraj yoluyla, seçimlerdeki “Temsil Adaletini” yani “Milli İradeyi” yozlaştırmakla kalmıyor...

Seçim güvenliğini de önemli ölçüde zedeliyor!

Erdoğan/AKP iktidarı çeşitli yöntemlerle yargıyı da siyasal etkilere karşı savunmasız hale getirdikten sonra, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimini de 2015’teki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini de rejimi zorlayarak ve yozlaştırarak YSK desteğiyle kazandı.

Yargının bu niteliğinden yararlanarak Parlamenter Demokratik Rejimi de 16 Nisan 2017 Halkoylamasında, yine YSK’nin yasalara aykırı kararlarıyla değiştirdi.

2019 İstanbul seçimlerinde de benzer haksızlık ve hukuksuzluklar, yine hem aynı zarftan çıkan dört oydan sadece birini geçersiz sayarak seçimleri yenileten YSK hem de sandık kurulları başkanlarına, üyelerine ve seçmenlere baskı yapan savcılar aracılığıyla yaşandı.

Ama seçmen bunlara öyle büyük bir tepki gösterdi ki 13 bin dolayındaki oy farkı, 800 bin küsura yükseldi.

Yeni yasa, sanki YSK’nin iktidar emrinde olması yetmiyormuş gibi, il seçim kurullarını oluşturacak yargıçların seçimini de olanaklı olduğu ölçüde, iktidarın tercihlerine daha açık hale getiren hükümler içeriyor.

***

Seçmen listelerinin hazırlanması ise apayrı bir konu.

Yeni yasa, İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan listelerin düzenlenmesinde iktidarın etkisini iyice pekiştiriyor.

Keşke parmak boyası uygulanabilse!

***

Cumhurbaşkanı’nın da seçim yasaklarına dahil edilmesi yasada yok...

Ama ister yasada olsun ister olmasın, Cumhurbaşkanı’nın bütün seçim yasaklarına dahil edilmesi hem mantığa hem de hukuka uygundur.

Bu arada, elbette seçim sonuçlarının da iktidarın emrindeki Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanacağını not etmek gerekir.

***

Bu arada iktidar, yeni kaynaklar bularak oligarşiye hizmet etmek için hem içte hem dışta yeni yöntemler uyguluyor ve yeni yollar arıyor...

Seçmen listelerinin hazırlanmasının da seçim sonuçlarının yayımlanmasının da seçim sürecinin de doğrudan doğruya Erdoğan tarafından belirleneceği, baskılanacağı ve yozlaştırılacağı bir seçime daha gidiyoruz.

Ama siyaset doktorları iktidar için “Artık tedavisi olanaklı değil, ne yaparsa yapsın, ne yerse yesin, iktidardan düşecek” diyorlar!

Not: 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlu olsun!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025