Enver Aysever

Modern gericilik!

14 Aralık 2020 Pazartesi

Yeni Normal” kavramı üstüne düşünmekle geçti haftam. Hepimiz yakın çevremizde Covid’e kurban verirken, bir yandan da bilimcilerin uyarısıyla irkiliyoruz: “Bu süreç kolay bitmeyecek!” Her okuryazar, çevre tahribatının, açgözlü insanın kendi mezar kazıcısı olduğunu bilir. Çoğu zaman bilmekle uygulamak farklı, bu da ayrı sorun elbet. Tüketim çılgınlığı, azgın bencillik, doyumsuzluk farklı oranlarda hepimizi tutsak etmiş durumda.

***

Talihli olanımız evini mağara yapıp gizleniyor. Dışarıdan gelecek etkiye, neredeyse ışık dahil kapıyor kapısını. Sanal ilişkilerle avunmaya başlıyoruz, nafile! Hepimiz acemiyiz durum karşısında. Kimseler başımıza geleni tam tarif etmiş değil. Ömrünün son çeyreğinde 65 yaş üstü, sokağa hasret, korkuyla saklanıyor. Çocuklarımızın çoğu kar görmeden büyüyor, şimdi insandan da uzaklar, nasıl ürkek, ruhsal çalkantı içinde kaybolmasınlar.

Emekçinin derdi ayrı, her gün Azrail’le dans ediyor, işsiz, ölümü göze alsa da çaresiz; bir lokma için feda etmeye hazır kendini ama yok, yine birileri aç, birileri tok. Bazı meslekler yok olacak belki. “Tehlike geçti” dense de izleri kalacak, kaçınma hareketleri sürecek. El sıkarken, sarılırken, sevişirken hep o bityeniği yanı başımızda duracak. Bildiğimiz, pek de sevemediğimiz dünya yok oluyor, yenisi ise koca boşluk, dipsiz kuyu!

***

Siyasetçi günü kurtarmak istiyor. Sayılarla oynayarak gerçeği değiştireceğini sanıyor. Oysa her eve ateş düştükten sonra ne desen boştur. İnsan kendi deneyimlediğinden edindiği bilgiyi asla unutmaz.

(Açlığa, yakında susuzluk da eklenecek. Barajlar boşaldı işte. Yağmur duası kurnazlığı da işi halletmeyecek. Hava raporları alıp ortaya çıksanız da sanki Tanrı sizi görüp üç beş damla üstünüze atmış gibi sunsanız da asla dolmayacak barajlar. Bu betondan canavar kentlerde doğa gülen yüzünü göstermez. Deprem de kapıda!)

Bunlar olurken, kulaklarını tıkayıp can kurtarmaya çalışan sağlık çalışanları yapayalnız. Kendi ölümlerini dert etmeden koşuyorlar da bir türlü şu covid meslek hastalığı sayılmıyor, evlatları anasız babasız kalınca, açlığa, geleceksizliğe mahkûm olacak, bunu da biliyorlar. Büyük çoğunluğu yeminlerine sadık görevlerine devam ediyor. Ya toplum? Başta sırtını sıvazlayıp alkış tuttuğu hekimleri yine dövmeye, öldürmeye devam ediyor.

***

Ahmak bir tartışma başladı ve “modern gericiler” çıktı sahneye. “Bilimi, aklı kutsallaştırmayalım, tüm dünyayı böyle açıklayamayız” diye tutturdular. Neo-liberal dönem tezleri aşı karşıtlığına döndü. Kelle paçadan, Türk geninden medet uman insanların yaşadığı coğrafyada bilimciler yalnız bırakıldı. Acayip tartışmalar başladı; aşı milliyetçiliğinden Diyanet’ten yardım isteyen bilimcilere dek vardı iş.

Sonuç; aşı için imtiyazlı kimseler olduğunu da öğrendik. Yoksul ölecek, eğer rastlantıyla ayakta kalırsa ve sıra gelirse aşıya ulaşacak. Biri de çıkıp demedi ki “Kolunuzdaki aşı izine bakın, hayattaysanız bu sayede ve herkes ücretsiz, hızla aşıya ulaşmalı!

***

Dünyada felsefeciler ve sanatçıların “yeni normal” tartışmaları tam gaz sürüyor. Biz daha Cumhuriyetin yıkılışıyla doğan normali(!) kavrayamadık, zaten anormaldik daha da anormal olduk.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları