Sürü gururuna kapılmak!
Enver Aysever
Son Köşe Yazıları

Sürü gururuna kapılmak!

15.02.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Öyle insanlar var ki, siyaseti meslek edinmişler, çözümden değil, sorunların sürmesinden besleniyorlar. Varlıkları buna bağlı. Siyasetçilik mesleği için “bilge” olmak gerekmiyor, keşke bu tür kaygı duyanlar ülkeleri yönetmeye kalksaydı diye düşünürüz bazen, meşhur sözü ansıyalım: “Filozofların yönettiği ya da yönetenlerin filozofluk ettiği devletlere ne mutlu.” (Plato Pelietea) Yazının, düşünmenin “değer” yaratmak olduğunun farkında olmadan popülist söylemler içinde debelenenleri alkışlıyor halk denen yığın.

Çözümü delilikte bulur Erasmus, Deliliğe Övgü’de ikiye ayırır: Ya budalasındır ya bilgesindir. Budalalık için yapılacak pek bir şey yok, bilge olmaya koyulduysan eğer, bir an önce aklını askıya almak gerekir. Yeryüzü katlanılmaz bir yerdir, “seni” yönetmeye kalkanların maskaralıkları karşısında çaresiz kalırsın. Boşuna demiyor Erasmus: “Hiçbir şey bilmemek o kadar tatlı bir şeydir ki, ölümlüler delilikten başka her şeyden kurtulmak için dua edebilir” diye. Deli (!) saçması tartışmaların içinde akıl sağlığını korumak için delirmek gerekir.

***

Çelişki gibi durur gerçi, “demokrasi” denen saçmalığa katlanmamız için başka çaremiz yoktur. Demokrasi yoluyla önümüze konan ürkütücü virüs “cehalet”tir. Kendi arasında kör dövüşü yapan tüccar siyasiler durumdan memnundur. Kalkıp herhangi bir meseleyi ciddiyetle ortaya koysanız, size dönüp “kimin umurunda” diyeceklerdir. Koruma kalkanları büyük kavramlarda gizlidir: “Halkın kendi kendini yönetmesi” söylemi kulağa hoş gelir. Oysa herhangi bir halkın bu sorumluluğu almak istediğine dair elimizde tek veri yoktur. Yığın, onun adına, kendine benzer olanın yönetmesini ister. O her kimse -kitle olmaktan kaynaklı- tüm zaafları barındırır kendinde. Bencillik, zorbalık, ihtiras gibi!

Sorun açıktır, insan malzemesi berbat haldedir. Olan biteni gören filozların düzene müdahale etmesi söz konusu değildir, yönetici için de “bilge” olmak engeldir. Yığınlar şikâyet etmeyi sever, onları dinleyen biri olduğunu umar, hep haklı sayılmak ister. Oysa yazgısını tercihleri belirler. İktidarı ele geçirmek için her yolu uygun görenlere sormak gerekir; “Ne için istiyorsun yönetici olmayı?” diye. Eğer özgür, adil insanlardan oluşan toplum arıyorsanız yığınların yanılgısını göğüsleyip dövüşmeyi göze almanız gerekir. Yok, eğer salt “iktidar” peşindeyseniz, işiniz hem kolaydır hem de tehlikelisinizdir; bu kez sizinle mücadele edilmesi gerekir. Seçiminin sonucunun yanlış olduğunu geç fark eden toplumun ders almasını beklemek saçmadır.

***

Bir kitapta rastladım, St. Victorlu Hugo (teolog) diyor ki: “Anavatanını seven insan, narin çaylaktır henüz; her toprağı kendi yurdu gibi gören insansa çoktan güçlenmiş demektir; ama kusursuz insan, tüm dünyayı yabancı bir diyar gibi görendir.” Kişi bildiklerinden -ezberlerinden- uzaklaştıkça nesnel ölçü koymayı başaracaktır ancak. Bunu yapabilmek göründüğü kadar kolay değildir. Üstüne boca edilen milliyetçilik türü kavramları/duyguları aşmak güçtür. “Millet bilinci” denen her neyse, tüm dünyayı nesnel görmeye, algılamaya engeldir. Aynı soydan geldiği için, aynı coğrafyada doğmaktan kaynaklı birini sevmek, önemsemek gülünçtür.

Birlikte yaşayacağımız insanları seçemiyoruz. Biricik yaşamımızı güdük tartışmalara heba ediyor olmak acıklıdır. Güdüleriyle -hadi temel gereksinimler diyelim- davranan kişilerle yan yana olmak zorunda kalırız. Bizi bu tuhaf kalabalık karşısında korumasını umduğumuz metne “anayasa” diyoruz. Nasıl, kim tarafından yapıldığı işte bu yüzden önemlidir. Çoğunluk vahşi, saldırgan istekler peşinden gider. Onun arzusu egemen olursa idam sehpaları kurulur. Milliyetçiliğe, inanç esaretine yenik düştükçe bireyi korumak olanaklı değildir.

***

Max Frisch, 1946 yılında günlüğüne şöyle yazıyor: “Hâlâ milliyetçiyiz! Ülkemden birinin Nobel Ödülü’nü aldığını ya da Çin imparatorunun onu kabul ettiğini okuduğumda gurur duymayı yasaklıyorum kendime; çünkü bu sürü gururunun, spor sahalarında yaşanıp bitmediği sürece, halkların tarihinde nelere yola açtığını gördük fazlasıyla. Ve bunu becerebiliyorum biraz. Ama duygunun daha sık karşılaştığım karşıtı, dünya vatandaşı rolümü alaşağı ediyor her seferinde; ülkemin insanlarının kendi para birimleriyle İtalyan dükkânlarını yağmalarken gördüğümde öfkeden bembeyaz kesiliyorum.

Neden acaba?

Ait olduğumuz halkın sadece kendimiz de bir üyesi olduğumuz için örnek bir halk olduğu algısıyla ilgili açık bir hayal kırıklığı. O halde insanın sadece kendine kızması da yeterli olabilir.

İçinde dinmeyen kötücül, ilkel duyguların ayırdında olmayan, bununla baş etmek şöyle dursun, tersine onların varlığıyla hükümran olan kişinin eline düşen halk büyük acılara yazgılıdır.

Kendini bunun dışında tutmadan yola koyulmak gerekir.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet okuruna veda

Ustam Feridun Benden aradı “Altmış yıldır Cumhuriyet okuruyum, gazetenin sahibi sayılırım.

Devamını Oku
05.04.2021
İflas

İflas

Devamını Oku
25.03.2021
İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

Devamını Oku
22.03.2021
Vicdan terazisine güvenmek

Ahmet Oktay gazeteciliği bırakıp zamanının tamamını edebiyata vermişti; söyleşirken “Günlük meseleler hep yazmaktan çaldı” dedi.

Devamını Oku
18.03.2021
12 Mart’ı doğru okumak

12 Mart’ı doğru okumak

Devamını Oku
15.03.2021
Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Devamını Oku
08.03.2021
‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

Devamını Oku
04.03.2021
Grev

Grev

Devamını Oku
01.03.2021
İçindeki faşisti sustur!

İçindeki faşisti sustur!

Devamını Oku
18.02.2021
Sürü gururuna kapılmak!

Sürü gururuna kapılmak!

Devamını Oku
15.02.2021
Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Devamını Oku
11.02.2021
İstifa istemek demokratik haktır!

12 Eylül faşizminin güler yüzlü kahramanı Özal, ülkenin okuryazarlarını içeri tıkan darbenin ardından meydanı boş bulmuştu.

Devamını Oku
08.02.2021
İnsan olan boyun eğer mi?

İnsan olan boyun eğer mi?

Devamını Oku
04.02.2021
Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Devamını Oku
01.02.2021
Yeni Türkiye’nin elçisi!

Yeni Türkiye’nin elçisi!

Devamını Oku
28.01.2021
Hayat damarları kesilmiş ülke

Hayat damarları kesilmiş ülke

Devamını Oku
25.01.2021
Tek kale demokrasi oyunu

Tek kale demokrasi oyunu

Devamını Oku
21.01.2021
Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Devamını Oku
18.01.2021
Her yönüyle düşkünler toplumu!

Her yönüyle düşkünler toplumu!

Devamını Oku
14.01.2021
Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Devamını Oku
11.01.2021
Boğaziçi rektörsüz de olur!

Boğaziçi rektörsüz de olur!

Devamını Oku
07.01.2021
Neye şaşırdınız ki?

Neye şaşırdınız ki?

Devamını Oku
04.01.2021
Tuz koktuktan sonra!

Tuz koktuktan sonra!

Devamını Oku
31.12.2020
Yobazın duası kabul olur mu?

Yobazın duası kabul olur mu?

Devamını Oku
28.12.2020
Değişim hamaseti!

Değişim hamaseti!

Devamını Oku
24.12.2020
Kullar ve yurttaşlar!

Kullar ve yurttaşlar!

Devamını Oku
21.12.2020
Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Devamını Oku
17.12.2020
Modern gericilik!

Modern gericilik!

Devamını Oku
14.12.2020
Paranın dini imanı

Paranın dini imanı

Devamını Oku
03.12.2020
Katar’a devredilen ülke!

Katar’a devredilen ülke!

Devamını Oku
30.11.2020
Cin, cemaat, cehalet!

Cin, cemaat, cehalet!

Devamını Oku
26.11.2020
Ve Arınç yeniden sahnede!

Ve Arınç yeniden sahnede!

Devamını Oku
23.11.2020
Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Devamını Oku
19.11.2020
Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Devamını Oku
16.11.2020
Bir kira, bir yuva

Bir kira, bir yuva

Devamını Oku
12.11.2020
Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Devamını Oku
09.11.2020
Kapitalizmin tanrısı!

Kapitalizmin tanrısı!

Devamını Oku
05.11.2020
Enkaz!

İzmir deprem haberi önüme düşünce, pek çok kişi gibi hemen kendi deneyimlerimi anımsadım. İstanbul’da iki kez sallanmıştık, günlerce parkta yatıp, dehşet içinde haberleri gözlemiştik; ilk saatlerin ne denli zor olduğu gün gibi aklımda hâlâ!

Devamını Oku
02.11.2020
Devrimci Cumhuriyet için!

Devrimci Cumhuriyet için!

Devamını Oku
29.10.2020
Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Devamını Oku
26.10.2020