Enver Aysever

Yobazın duası kabul olur mu?

28 Aralık 2020 Pazartesi

Alışkanlık olsa gerek, yıl biterken döküm yapar insan; “nasıl geçti bu sefer” diye sorar kendine. Takvim yaprakları azalırken bir yandan da ömrümüz tükenmektedir; gariptir, yine de ileriye, güzele doğru yol aldığımıza inanırız.

Tamamladığımız yıl elbette diğerlerinden farklıydı, haklıyız bu kanaate varmakta. Yüzyılda bir görülen salgınla karşılaştık, daha önce rastlamadığımız ilişkiler gelişti, yepyeni tanıklıklar oldu. Henüz aşmış değiliz, dahası yeni yılın da benzer açmazlarla geçeceği belli oldu.

***

Sosyal medyada bir videoya rastladım. Genç bir adam cüzdanını gösterip yoksulluğunu tarif ediyordu. Nedense, karşısında daha yaşlı olanı, söyleme itimat etmiyor; “Nerden bileyim başka yerde para saklamadığını?” diyordu. Genç öfkeyle çırpınarak söyleşiyi yapan muhabire “Şimdi ölsem gık çıkarmam” dedi, sonlandı video.

Bazen kısacık görüntü, içinde bulunduğumuz koşulları tüm yönleriyle ortaya koyar. Umutsuzluk, kutuplaşma, güvensizlik, yoksulluk, cehalet, ne ararsanız bulursunuz görüntülerde. Hazin tablo. Düşündürdü, etkiledi beni. Genç biri, eğer kendini ölüme yakın buluyorsa, orada toplumsal sorun var demektir. Geleceksiz insanlar arasında yaşıyoruz, bundan büyük felaket olur mu?

***

Yobazlardan biri, “Arapça kutsal dil” dedi. Didişme başladı. Yobazın vurgusu Arapçanın Kuran dili olmasından kaynaklıydı. Tepki gösterenler de Türklük üzerinden karşı çıktılar. Tanrı’nın bir ulusa seslenmesi mümkün olmasa gerek. Ayrıca Tanrı’nın anlaşılmak istememesi de söz konusu değildir sanırım. Demem o ki aynı dine inandığını söyleyenler arasında uçurum var.

Türkiye’nin yüzde doksan dokuzu Müslümandır” söylemi ezberdir. Devletin tarif ettiği bir din var ve ona inananların sayısı hayli az. Nitekim bir başka yobaz, “Deizm artıyor” diye çığlık atıyor. “Neden” diye sorar mı kendine bilemem, ancak hakikat şudur: Vicdanını yitirmiş din, kimseye samimi gelmiyor. O halde bırakın da insanlar okusun, öğrensin! Kararı kendileri versin!

***

Arapça” meselesine gelince, elbette kutsaldır, her dil gibi. Türkçe de kutsaldır Kürtçe de Arapça’da! Herkes anasından kendi dilinde ninni dinler; aşkını, sevdasını, hasretini onunla aktarır. Dillere düşman olunmaz, eğer birinin dilini tanımazsanız, onun varlığına saldırmış olursunuz. Nasıl da her mesele birbirine karışıyor memlekette, cehaletin egemenliği altında eziliyoruz. Sevdiğine aşkla dokunmamış yobazların elinde oyuncak olduk!

***

Yobaz her yandan gösterir yüzünü. Geçen gün biri, kimin cenaze namazı kılınır, kimin kılınmaz diye atıp tutuyordu. Sanki Tanrı’nın kararları onun elindeydi; cennete(!), cehenneme(!) kim gidecek o karar veriyordu. Yobaz kendi tabanına mesaj vermek için eder bu lafı, acaba sorar mı ki hakkında hüküm verdiği insanlara, “Sen benim cennetime gitmek ister misin?” diye!

Toprak, ana kucağıdır, hele de Anadolu yuvamızdır! Toprağa vicdanı rahat kavuşmaktan öte ne ister insan! Yobazın duası, namazı eksik kalsın. Tanrı iyiyi, doğruyu gören değil mi? Hangi dilde okunursa okunsun dua önemli değildir. Esas olan ardından hoş anılar bırakmaktır.

***

Yıl biterken, tam da içinden geçtiğimiz sürece yaraşan başka örneğe tanık olduk. Demirel’in zenginlerinden biri televizyon açtı; elbet sorduk “Bayram değil, seyran değil, niye?” diye. Yayınlar başladı, birbirinden değerli gazeteciler haber, yorum yaptılar. Sonra? Daha ay dolmadan, kanal kapandı. Demirel’in adamı, “Baskı falan görmedim, yayınlardan ben rahatsızım” dedi. Bence doğru söyledi, baskıya gerek yok, kafa aynı kafa! Yobaz aynı yobaz!

***

Böyle geçti koca yıl. Depremle sarsıldık, aşı düşmanlarını tanıdık, meleklerin cinsiyetini tartışanlara katlandık. Gelen yıl “neden ‘daha iyi’ olsun ki?” Takvim dediğimiz de insan aklının eseri.

Görünen o ki gelen gideni aratacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları