Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Faiz artışı günü kurtarır, sonrası meçhul
Merkez Bankası son yılların en kritik toplantılarından birini bugün gerçekleştiriyor. Toplantıdan faiz artışı kararı çıkacağına kesin gözüyle bakılırken, artışın oranı önemli olacak. Yüksek oranlı artış halinde bile bunun ancak günü kurtaran bir karar olacağı, sonrasının ise meçhul olduğu da ortada.
19 Kasım’da yapılacak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı, ekim ayında yüksek beklentiye rağmen faiz artışı yapılmaması nedeniyle, zaten önemli bir hale gelmişti. Ancak Merkez Bankası Başkanı, ardından Hazine ve Maliye Bakanı’nın değişip, Cumhurbaşkanı’nın ekonomide yeni bir yola girildiğini söylemesinin ardından, bugünkü toplantının önemi iyice arttı.
Bloomberg’in anketinde ortalama artış beklentisi 4.75 puan çıkıyor. 4 puanın altında artış bekleyen sayısı çok az. Piyasanın 4.75’lik faiz artırım beklentisinin altında yatan neden, Merkez Bankası’nın piyasayı fonladığı faizin ortalamada yüzde 15’e çok yaklaşmış olması. Bu nedenle 10.25 olan politika faizi oranının yüzde 15’e çıkarılıp, politika faizinin asıl fonlama faizi yapılacağı beklentisi hâkim. Yani aynı zamanda Merkez Bankası’nın para politikasını sadeleştirmesi de bekleniyor. Bununla birlikte bankaları kredi vermeye zorlayan aktif rasyosu uygulamasının önemli ölçüde geri çekilmesi, yurtdışıyla işlemlerde esnetilen kısıtların daha da yumuşatılması beklentisi olduğunu da söylemek gerek.
Peki, yüzde 4-5 arasında bir faiz artırımı yapılması halinde piyasaların tepkisi ne olur? Şahsen yüzde 3.75 veya 4 puanlık faiz artırımının piyasa hareketleri için sınır olduğunu düşünüyorum. Bunun altında, yüzde 3.5 bile olsa, bir faiz artırımı yapıldığı takdirde, piyasanın ilk tepkisi olan döviz kurlarının yukarı geleceğini söyleyebiliriz. Fazla olmasa bile beklentinin altında kalındığı için bir tepki göstereceklerdir. Ancak bununla birlikte BDDK’nin alacağı aktif rasyosu gibi kararlar ve MB’nin faiz dışında alabileceği kararların da bu reaksiyonda belirleyici olacağını söylemek lazım.
Yüzde 4.75 veya 5 puanlık bir artırım yapılması halinde ise piyasaların olumlu tepki vermesi beklenebilir. Olumlu tepkiden kastım da yine döviz kurlarının aşağı gelmesi olacaktır. Ancak 4.75’lik bir artırımın yanı sıra aktif rasyosu, swaplar gibi piyasa beklentileri gerçekleşmezse, olumlu tepkinin dozu da düşer.
Özetle; hükümetin yeni atamalar dahil, siyaset ve ekonomide U dönüşü anlamına gelen açıklamaları ardından yüzde 10 düşen döviz kurları, 4.75-5’lik artırımın tam fiyatlanmayıp, ihtiyat payı içeren düzeylerde. O nedenle bu oranda faiz artırımlarının kurlarda biraz daha iyileşme yaratacağı düşüncesindeyim.
Son iki günde piyasalar yüksek beklentiye rağmen hedge işlemlerini artırdılar ve hedge maliyetlerinin 1.5 yılın en yükseğine çıkması ihtiyat payının göstergesi.
TABLO ÇOK AĞIR
Piyasanın beklentisinin gerçekleştiğini varsayarsak; piyasalarda oluşacak hava ne kadar sürer, ekonominin tümünü nasıl etkiler?
Bu takdirde olumlu havanın en fazla 2021 Ocak ortasına kadar sürebileceğini tahmin ediyorum. Ekonomi yönetimi bu takdirde 1.5-2 aylık bir süre kazanacak da denilebilir. Dolayısıyla bugünkü olası yüksek oranlı faiz artışının sadece günü kurtaracağını söylemek yanlış olmaz. Sonrası ise şimdilik meçhul.
Bu süre içerinde hükümetin atacağı adımlar, pandeminin izleyeceği seyir, olası küresel ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin iç siyasetinde ve dış politika ilişkilerinde yaşanacak olaylar, tabii ki hem kısa hem orta-uzun dönemi etkiler. Ancak orta-uzun vadede asıl belirleyici olan hükümetin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı olacaktır.
Baştan söyleyelim; özellikle hukuk ve demokrasi alanında söylenenlerin yapılacağı konusunda gereken güvenin olmadığı ortada. U dönüşü açıklamaları ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na soruşturma açılması, bir mafya liderinin ana muhalefet partisi genel başkanına tehditlerde bulunmasına rağmen AKP ve MHP’den hiç ses çıkmaması gibi örnekler hukukta reform sözlerinin boşa söylendiğinin kanıtı gibi.
Yeni yılda karşımıza gelecek batık kredi sorunlarını, bütçe gelirlerinin pandemi nedeniyle sekteye uğramasını, vergilerde yüksek oranlı artış beklentisini, ABD’nin yeni yönetiminin ekonomiyi etkileyecek kararlarını, halka acı reçete vaat edilirken yöneticilerin israf sayılan harcamalarında adım atmamalarını, Kanal İstanbul, Hazine garantili otoyol yapımları gibi projelerin, kamu ihale düzeni dışındaki ayrıcalıklı ihalelerin devamını, faiz kompleksinin sürmesini orta-uzun dönemli risklerin başında sayabiliriz.
Sonuçların hepsini görmedik, ekonomide gelinen nokta çok kötü. Çıkış, çok büyük dış kaynak bulup, radikal reformlar yapmakla mümkün. Bunun önündeki en önemli engel ise belli...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı