Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kırgınım...
Türkiye ile Kürdistan’ın konfederasyon olacağını söyleyen ABD Columbia Üniversitesi’nden David Philips’in, 2007 ve 2009’da hazırladığı iki raporda, anayasadan “Türk” sözcüğünün çıkarılması, ordunun tasfiyesi, yargının dönüştürülmesi ve AKP’nin PKK ile yürüttüğü pazarlık sürecinin temel taşlarının belirlendiğini bu köşeden duyurmuştuk.
Tutuklu Tuğamiral Alaettin Sevim, Silivri’deki duruşmalarda bu raporlara gönderme yaparak dedi ki:
“Amerikan Dış Politikası Komitesi için hazırlanmış bu raporlarda yer alan hususların bugün yaşadığımız muhtemel sonuçları daha önce Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisine sunulmuştur. Demokratikleşme etiketi altında silahlı kuvvetleri karalama ve itibarsızlaştırma politikalarının uygulanacağı bilinmekteydi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı bu kampanyayı etkisiz kılmak için herhangi bir tedbir almadı.
Kasaptaki ete soğan doğramayan, arkadaşları için tepkisiz kalan ancak maçlarda gözyaşı döken bu kişilere kırgınım. Bir silahlı kuvvetlerin temel dayanağı silah arkadaşlığıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri şehit arkadaşının cenazesini düşmana bırakmamak için şehit veren, birkaç saat sonra öleceğini bile bile son nefesinde ‘Vatan sağ olsun’ diyen Dumlupınar personelinden gelen bir geleneğe sahiptir. Onlara kırgınım. Çünkü bu geleneğe ihanet ettiler. Bu yüzden bir zamanlar bu kişilere verdiğim selamları ve duyduğum saygıyı helal etmiyorum.”
Yeniden Uyanış
Teokratik diktatörlüğe karşı başkaldıran halk ve gençlik, epeydir unuttuğumuz dayanışmayı, kardeşliği, dostça sevgiyi, iletişimde ortak ulusal dilin ne denli etkili olduğunu, Cumhuriyete sahip çıkmada eşitliğin gerekliliğini, çağdaşlığın önemini, birlikte bir şeyler yapmanın kıvancını, köken-inanç-dünya görüşü ayırımının ötesinde bütünleşen “ulus bilinci”nin ne anlama geldiğini, haksızlığa karşı direnirken sorumlu ve sağduyulu davranmayı, kısacası başı dik yurttaş olmayı doğrudan yaşamın içinde gördü ve kanıtladı!
Direnişin sonucu
eşitlik, kardeşlik,
özgürlük yanında aydınlanma ve bağımsızlık duygularını pekiştiren 1923 devriminin yeniden dirilişi, tazelenişi, uyanışıdır!
Kimse, “Direnişin ideolojisi filan yok” diye saçmalamasın...
Halkın CHP’ye Etkisi
Halk hareketi, yalnızca Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin teokratik diktatoryaya yönelen kibrini hizaya getirmekle kalmadı, CHP’yi de kendine getirdi.
Ayakları yere basmayan, sonradan oldurma, altı okun anlamını kavrayamamış, gösteriş ve rant peşinde koşan, Cumhuriyet ilkelerine ters düşen CHP milletvekili ve yöneticileri ortalıkta yoktu ama kökten ve yürekten CHP’liler, direnişçilere yardım için hep halkın içindeydi. Örneğin Ankara’da Gökhan Günaydın, Ali İhsan Köktürk, İlhan Cihaner, Adnan Keskin, Levent Gök, Mehmet Kesimoğlu, Uğur Bayraktutan, Aylin Nazlıaka, Ali Rıza Öztürk, Bülent Tezcan gibi isimler, dur durak bilmeden meydanlardaydı. CHP’liler gaz da yediler, yerlerde sürüklenerek, tekmelenerek dayak atılan 14-15 yaşındaki çocukları polislerin elinden de aldılar. Emniyet’e, karakollara koştular; su götürdüler, yemek götürdüler. Gözaltından çıkan çocuklar için araçlar ayarlandı, evlerine dağıtıldı.
Bütün bu girişimler, sessiz sedasız, tümüyle bir gönüllülük ruhuyla götürüldü.
Kökten ve yürekten CHP’liler, yalnızca destek ve yardım için alanlarda değildiler. AKP’ye yönelen öfke selinin arkasında ya da önünde olmamaya özen gösterirken halk hareketinin masumluğunun kışkırtıcılar tarafından kirletilmemesi, vandalizme yönelmemesi, hak arama savaşımının ötesine geçmemesi için gözlemci olmaya çabaladılar. Olumsuz gelişmeleri engelleme görevini üstlendiler. Bu uğurda Hatay’da bir de şehit verdiler...
CHP, uzun yıllardır ilk kez, tıpkı 1970’lerde olduğu gibi halk için, halkla yan yana oldu. Halk da CHP’nin geleceğe dönük yönünü kesin bir çizgiyle belirledi. Partide kimin hem cumhuriyetçi, hem de halkçı olduğu gün yüzüne çıktı. İyi de oldu!
Endişe ve Korku
Türk Psikologlar Derneği’nin basın açıklamasını Recep Tayyip Erdoğan’ın okuması gerek. Özellikle şu bölümü:
“Şiddet her yönüyle kişilerin ve toplumların içlerinde derin yaralar açmakta ve yıllarca orada gizlenmektedir, şiddete maruz kalmak ya da tanık olmak travmalara, endişe ve korkulara neden olmaktadır. Kullanılan tehdit edici, ayrımcı ve halkı muhatap almayan dil dışlanma ve ayrımcılığa uğrama duygusunu beslemekte ve insanların adalet duygularını zedelemektedir.”
Sokaktaki simitçinin bile telefonunun dinlediğinden kuşku duyduğu bir ülkede, olacağı buydu!
Yanlışlık
Okurumuz Erdal Uç, halk direnişinin bir “yanlışlık sonucu” (!) çıktığını duyuruyor:
“Gençler siz bir hatanın kurbanı oldunuz. Başbakan’ın danışmanları ‘Gezi Parkı’nı yanlışlıkla ‘Gazi Parkı’ diye promtere yazınca, Başbakan parkın Gazi Mustafa Kemal’e ait olduğunu sanarak yıktırmaya kalkışmış.”
\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'