6’lı masadan Ali Babacan, adaylarının çerçevesini şöyle açıkladı:

“Ortak adayımızın silindir gibi ezip geçeceği açık bir farkla kazanması çok önemli. Dolayısıyla sadece altılı masadaki partilerin değil, başka partilerin de destek verebileceği bir isim belirlemek başarımızı güçlendirir.”

Ezip geçecek adayı bulmak için ölçütleri nedir?

Bu konuda çeşitli araştırma şirketlerinin beylik çalışmalarının ötesinde bir bilimsel araştırmaya başvurmuşlar mı? CHP’nin yurtdışından büyük umutlarla transfer ettiği baş danışmanların öneri ya da öngörüleri olmuş mu?

Bir silindir vardıysa şimdiye kadar neden ortaya çıkmamış?

Soruları çoğaltmak olası. Ancak, biz bu tartışmayı bir yana bırakıp Sosyal Demokrat Dergi’de geçtiğimiz aylarda yayımlanan, siyasal iletişim uzmanı Gülfen Saydan Sanver’in yazdığı “Seçimleri doğru strateji kazandırır” başlıklı makaleye bir göz atalım.

Makaleye göre; siyasal iletişimin ilk dönemlerinde “Kadın seçmen, erken seçmen ne düşünür” gibi geniş kümelerdeki demografik veriler üzerinden seçmen beklenti ve davranışları açıklanmaya çalışılıyordu. Oysa şimdi aynı demografik kümede birçok mikro grup var ve seçmenin ikna edilmesi için bu mikro grupları doğru çözümlemek gerekiyor.

Örneğin, yalnızca kadın-erkek gibi büyük kümeler yerini, “Kim bu kadın”, “Kim bu erkek” gibi sorulara bırakmış. Evli, iki çocuk annesi, çalışan-metropolde yaşayan kadın seçmen ile bekâr-kırsalda yaşayan kadın seçmenin duygu durumları, özlemleri, beklentileri ve ayrımlarının çözümlenmesi yapılmadan bu seçmenlere ulaşmak artık pek olası değil.

Benzer durum yaş grupları için de geçerli. Örneğin, toplam seçmen grubunun yüzde 16’sını oluşturan “genç seçmen”ler, en önemli hedef kitlelerden biri. Bu grup, demografik olarak “genç seçmen grubu” veya “Z kuşağı seçmenler” olarak tanımlansalar da kendi içlerinde çok ciddi ayrımlar gösteriyorlar. Bunları ikna etmek için daha ayrıntılı çözümlemeler gerekiyor.

Dahası, seçmenin rasyonel nedenlerinin altında yatan duygu durumlarının bulunduğu, farklı duyguların nedenlerinin çözümlendiği, seçmenlerin beklentilerinin, özlemlerinin anlaşıldığı derinlemesine çalışmalar yapılması; başarılı bir seçim kampanyası ve farklı seçmen gruplarının iknası için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.

Ayrıca, seçmenler, konuları kendi kullandıkları dil ve söylemlerle duymak istiyorlar. Bu yüzden, muhalefet partilerinin farklı seçmen gruplarına ulaşabilmek için aynı iletileri farklı kodlamalarla vermesi gerekiyor.

Özetle, bu çerçeve içinde doğru stratejiyi kurgulayabilenler bu seçimlerde bayrağı göğüsleyecekler.

Kuşkusuz, “silindir” olmak kolay değil. Emek, akıl, öngörü ve bilimsel çalışma gerekiyor.

Yoksa... “Saray’daki gitsin de kim gelirse gelsin”, “Beyefendi çok istiyor, aday oluversin” gibi yöntemlerle sonuç alınmaya kalkışılırsa üstünden araba geçmiş domates gibi salça olma olasılığı da çok yüksek.

Üstelik, biz biliriz ki siyasetçiler kendilerini her zaman konserve yapabilirler, halk ise ekşidiği ile kalır!