19 Mart Saray darbesi, tarihimize kara bir leke olarak geçerken aynı zamanda önemli dönüm noktasının da başlangıcı oldu: Başta gençlik olmak üzere halk, egemenliğine sahip çıktı, tepesinde sultanlık taslayanlara karşı kitlesel eylemlilikle demokrasiyi ve laik Cumhuriyeti içselleştirdiğini gösterdi.
Zorbalıkla bastırılmak istenen yurttaşlar, yaratılmak istenen korku duvarını aşarak tek seçici ve karar vericinin kendileri olduğunu, iktidar gücünü diktatörlüğe dönüştürme sevdasına kapılanlara kanıtladı.
Gelişmelerin sıcaklığında tam algılanmasa da yaşanmakta olanlar, bir halk devriminin gerçekleştiğinin göstergeleridir.
Hiç kuşkusuz, eylemlilikte CHP’nin önderliği ve yol göstericiliği söz konusudur. Ancak halk, kendiliğinden ve içten bir katılımla diktaya yönelen iktidara karşı alanları doldurmakta, boykotlar yapmakta, sesini yükseltmektedir.
O seste, bir “Yeter” deyiş vardır.
Yaptıklarının sonuçlarının ne olacağının ayrımında olmayan Saray’daki AKP’li ve onun paçasına yapışmış Saray erkânının yarattığı ekonomik bunalımın içinde boğulan anneler-babalar, kendilerini çağdaş eğitim dizgesi içinde yetiştirmeye çalışan öğretmenlerinin gericilik uğruna okullarından uzaklaştırılmasına karşı çıkan lise öğrencileri, hocalarının diplomaları iptal edilen üniversiteliler, geleceği karartılmış çiftçiler, emekçiler, emekliler ayaktadırlar.
Çeyrek yüzyıldır sessizce, içten içe kaynayan halk volkanı sonunda patlamış, bir toplumsal ileri atılımı yaratmıştır. Cumhuriyete yönelik karşıdevrim dalgası geriletilmiş, iktidardan uzaklaştırılması yönünde yüksek bir istenç ortaya konmuştur.
Saray rejiminin sonu görünmüştür. Halkın ayağa kalkışı ile Cumhuriyet ilkeleri ve demokrasi yeniden yeşermektedir.
KIBRIS'TAKİ TURP
Sağır sultan bile biliyor: Maksut Serim, Saray’daki AKP’linin yıllardır özel hesaplarına sahip çıkıyordu. AKP iktidarında Başbakanlık örtülü ödeneğinden sorumluydu. En son Saray’ın başdanışmanıydı.
Maksut Serim’in mahdumu Yasin Ekrem Serim de tıpkı babası gibi Saray gözdelerindendi. Önce Dışişleri Bakanlığı özel kalemi, sonra Dışişleri bakan yardımcısı, ardından da Kıbrıs’a büyükelçi atanmıştı.
CHP lideri Özgür Özel, “Turpun büyüğü Kıbrıs’ta” diyor ya, işte turpun büyümesine o mahdum neden oldu. Kıbrıs’ta öldürülen yeraltı dünyasının önemli isimlerinden Halil Falyalı ile iktidarın yürüttüğü ileri sürülen birçok karanlık iş, onun döneminde faş etti.
KTTC’de yayın yapan gazeteler, haber siteleri; Yasin Ekrem Serim’in odağında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski Başbakan Binali Yıldırım ile yakınlarının adlarının sıkça anıldığı bir ilişkiler zincirini ortaya döktüler.
Halil Falyalı’nın parasal ilişkilerini yöneten, en yakın çalışma arkadaşlarından Cemil Önal’ın da kimi itiraflarda bulunması ile karapara, rüşvet, uyuşturucu kaçakçılığı gibi birçok suç savı gündeme taşındı.
İşin Saray açısından sarpa sardığı çok belli ki şimdiye değin üzerlerine titrenen babaoğul Serimler, sessizce tasfiyeye uğradılar.
Savcılar, CHP ile, cumhurbaşkanı adayı ile, belediye başkanları ve kadroları ile uğraşırken asıl cambazlığın Kıbrıs’ta yapıldığı gözlerden kaçırılmak isteniyor.
Asıl fırıldak, 32 kısım tekmili birden orada. Bulduğunu içeri atan savcılar, yargıçlar neredesiniz?