Mafya pornosu ve bizim tırsık hallerimiz
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Mafya pornosu ve bizim tırsık hallerimiz

23.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Bazı okurlarım porno kelimesinden hoşlanmıyor ama yaşadığız günleri, bu sözcükten başka doğru dürüst anlatacak başka bir sözcük yok. Porno, bir çirkin halin en ucu demek. Günlerdir izlediğimiz Sedat Peker videoları, bu videolara bakan düzeyinde verilen yanıtları başka nasıl ifade edebilirsiniz? Bakan, bir mafya liderine alenen açık ve seçik sesleniyor: “Karısının iç çamaşırına sığınanlar!” Bunu pornodan başka hangi sözcük anlatabilir.

Peker, her videosunda bakan Süleyman Soylu’ya “Süslü Sülo” diyor. Süslü, argoda kadınlar için kullanılan çok aşağılayıcı bir sözcük. Kısaca dostlarım bana porno dediğim için kızmayın ve anımsayın, Gezi olayları sırasında Kabataş’ta kırk tane deri pantolonlu, üstleri çıplak erkek, başı örtülü bir kadına saldırmıştı. Bize böyle söylediler ve pek çok gazeteci de “Evet, ben de bu olayı gördüm!” dedi, şimdi gel de Peker’e hak verme, “namusları aldıkları maaş kadar olan gazeteciler.”

Evet, mafya pornosunu iştahla izliyoruz ama öte yandan özellikle Marmara Denizi ölüyor. Sevdiğim İspanyol şair Lorca bir dizesinde şöyle der: “Deniz bile ölür.” Evet, Marmara Denizi ölüyor ve bu ölümü hepimiz izliyoruz. Ne var mıdır, yok mudur bilemediğim Çevre Bakanı’ndan ne de hepimizi turizm çalışanlarına taktırdığı maske aracılığıyla aşağılayan Turizm Bakanı’ndan tek bir ses var. Oteller kralı Turizm Bakanı’nı buradan uyarıyorum, arkadaşlarım bana Ege’de de ilerleyen deniz salyası fotoğraflarını gönderdi. Tayyip Erdoğan gibi seslenmek istiyorum: “Ey Turizm Bakanı! Deniz salyası senin otellerini es geçmez, millete maske taktıracağına şu salyayı nasıl yok ederiz ona bir çalış!” Benden söylemesi, epey zarar edebilirsiniz.

Peki, bu deniz salyası nedir? Biraz araştırdım, efendim denizlerde gözle görülmeyen organizmalar yaşıyor ve bunlar kullandığımız oksijenin önemli bir kısmını oluşturuyor. Dev balinalar da bunlarla besleniyor. Yani gözle görmesek bile balinaları doyuracak kadar çoklar. Ancak bu organizmalar, deniz kirlendiğinde yığınlar halinde çoğalıp ölmeye başlıyor. Ölürken de azot ve fosfor üretiyorlar. Ve deniz usul usul ölmeye başlıyor. Midyeleri kuşatıyorlar. Balıkların oksijensiz kalıp ölmelerine neden oluyorlar. Şimdi gelelim Mudanya sahilini, adaların silme çevresini, Bostancı sahilini bir bataklık haline getiren deniz salyaları neden çoğaldı ve bu mikroorganizmalar neden ölüyor? Ne yazık ki bu sorun uluslararası. Tuna Nehri kıyısında var olan ülkeler, tüm sanayi atıklarını Tuna’ya boşaltıyorlar, oradan Marmara’ya geliyor, biz de İzmit, Bursa, İstanbul sanayi bölgesinin tüm atıklarını Marmara’ya boşaltıyoruz. Eh her oluşumun bir kapasitesi vardır. Artık bu kapasite doldu ve Marmara Denizi ölüyor. Zaten Karadeniz’in ölümünü yaşamıştık. Şimdi sıra Marmara’da.

Biz mafya pornosuyla oyalanırken denizler ölüyor. Ekoloji derneklerinin, Marmara’da yazlığı olanların, balıkçıların, midyecilerin sokaklara dökülmesi gerekirken, ortalık suspus. Zaten devlet var mı, yok mu o da belli değil. Tam bunları yazarken Ataol Behramoğlu’nun bir şiir başlığı aklıma düştü. “Ne çok hain”. Evet, ne çok hain.

Sırası gelmişken biraz da İtalya’daki Temiz Eller Operasyonu’ndan söz etmek istiyorum. Doksanlı yıllarda İtalya’da da mafya tıpkı bizdeki gibi devleti, iktidarı, muhalefeti ele geçirmiş. Sokak ortası cinayetler alıp başını gitmiş, çöp toplama işinin bile hangi mafya örgütüne verileceğine, mafyalar karar veriyor. İşi araştıran gazeteciler güpegündüz öldürülüyor. Artık kim karar veriyorsa, belki de İtalyan derin devleti, -bizde o da yok- çok gizli bir operasyon yapmayı planlıyor: Temiz Eller Operasyonu. Çok gizli çalışan ve çok sıkı korunan bir küçük grup kuruluyor, içlerinde güvenilir savcılar var. Özellikle bu savcılardan biri Di Pietro basit bir nafaka davasından yola çıkarak inanılmaz bir suç örgütünün kodlarını çözüyor. Bu davada ele geçirilen bir bilgisayarda rüşvet verilen ünlü siyasetçiler, hâkimler, savcılar, işadamları, tam 7 bin kişinin adları var. Tutuklamalar başlıyor, hükümet çalışamaz hale geliyor, belediye meclislerinin çalışmasına son veriliyor. Siyasetçilerin, işadamlarının bir kısmı intihar ediyor. Savcılar sürüyle tutuklama yaparken bir savcı, havaalanında çantası değiştirilerek ve değiştirilen çanta patlatılarak öldürülüyor, bir diğer savcı, saklandığı gizli yerin kapısından çıkarken kurşunlanıyor. Halkın artık canına tak demiş, çocukları, gençleri mafyanın eline geçmesin diye evlerde saklamaya başlamışlar. Ve dürüstlüğüyle halkın sevgilisi olan, savcı Antonio Di Pietro inanılmaz tutuklamalar yapıyor ve öyle sıkı korunuyor ki bir yıl boyunca karısını da çocuğunu da görmeden çalışıyor. Bir yılın sonunda savcı, karısı ve çocuğu kurşun geçirmez bir arabayla gene gizli bir yere götürülürken, arabanın geçtiği köprü bombalanıyor. Savcı, karısı ve çocukları ölüyor. Bunun üstüne İtalyan halkı “Yeter artık!” diyerek sokağa çıkıyor. Beş milyon İtalyan, sokakta mafyayı lanetliyor. Evet, mafyanın kökü kurutulmuyor ama epey mafya patronunun hayatı mapushanede son buluyor. Olayları başlatan savcı Di Pietro daha sonra İtalya’da milli kahraman ilan ediliyor.

Şimdi bunu niye anlattım, muhalefet partilerinin, savcıların elinde çok haklı bir nedenle insanları sokağa çağırmak, soruşturma açmak için fırsat var. Ama ortada ne muhalefet ne sivil toplum kuruluşları ne de savcılar var. İşte o nedenden yazımın başına “Bizim tırsık hallerimiz” sözlerini ekledim. Haksız mıyım?

Yazarın Son Yazıları

Yetti bu uyuşturucu magazini!

Sevgili okurlarım vallahi billahi bana iki şeyden daral geldi.

Devamını Oku
21.12.2025
Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025