FIFA aralık ayında futbol menajerlerine ilişkin çok çarpıcı bir rapor yayınladı. Rapor bize çok farklı bir resim çiziyor. FIFA’nın “Football Agents Report 2025” ismiyle yayınladığı çarpıcı rapor, 1 Ocak-1 Aralık 2025 dönemini kapsıyor. Rapor, futbol menajerlerinin uluslararası transferlerdeki rolünü, kulüplerin bu menajerlere ödediği hizmet ücretlerini ve konuya ilişkin diğer parasal gelişmeleri ele alıyor. 2025’te kulüplerin menajerlere ödediği hizmet bedellerinin 1.37 milyar dolara ulaşarak tarihi bir rekor kırdığı, bir önceki yıla oranla devasa artış gösterdiği raporda vurgulanıyor. Rapora göre, İngiltere ve Almanya menajerlik ücretlerine en fazla bütçe ayıran ülkeler olarak öne çıkarken, kadın futbolunda da benzer şekilde dikkat çekici bir büyüme ivmesi yaşandığı gözleniyor. Raporu okuyunca ve yukarıda özetle ifade ettiğim konuları dikkate alınca, doğal olarak insan şu soruyu sormadan edemiyor: Kulüpler mi menajerleri kullanıyor yoksa menajerler mi kulüpleri?
Bu soruyu yanıtlayabilmek için sadece bir yılda kulüplerce menajerlere ödenen 1.37 milyar dolarlık bir paranın izini sürmek yeterli. Bu rakam aslında sadece bir başlangıç noktası. Asıl hikâye o rakamın bir önceki seneye göre neredeyse ikiye katlanmış olmasında yatıyor. Buna göre menajerlere ödenen para 2025’te bir önceki yıla göre yüzde 90’ın üzerinde bir artış kaydetmiş. Bu paraları görünce, piyasanın ne kadar dinamik olduğunu, değiştiğini anlıyor insan. Yani bu sadece bir para meselesi değil, resmen bir güç devrimi. Menajerlere ödendiği belirtilen 1.37 milyar dolarlık ücret bu güç devriminin ana dinamiğini oluşturuyor. Bu tarihi bir rekor ama beni asıl şaşırtan bu paranın nerede toplandığı, aktığı yer.
Nitekim, rapordan da görülüyor ki, kulüplerin menajerlik harcamalarının 375 milyon doları İngiltere’de gerçekleşmiş. En yakın takipçisi konumundaki Almanya’da ise kulüplerin menajerlik harcamaları toplamı 165 milyon dolara ulaşmış. Rapora göre, İngiltere en yakın rakibinden iki kat daha fazla tutarı menajerlere ödemiş. Hatta listenin devamındaki birkaç ülkeyi toplasak bile, yine de bu ligler İngiltere’ye ancak yaklaşabiliyor. Bu açıdan bakıldığında İngiltere Premier Ligi resmen kendi ekonomik evreninde yaşıyor. Kendi ekosistemini yaratmış vaziyette. Bu da Premier Lig’in bu piyasada ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koyuyor. Premier Lig bu piyasada da merkez konumunda. Pazarın zirvesi artık coğrafi bir lokasyona yani İngiltere’ye sıkışmış durumda. Burada menajer olarak bulunmuyorsan, finansal futbolun en ballı pastalarından birisi olan menajerlik pastasından pay alamıyorsun demektir. Bu durum bizi doğrudan süper menajerliğe götürüyor. Bu anlamda raporda yer alan en çarpıcı sonuçlardan birisi de şu: Piyasada 10 binden fazla lisanslı menajer olduğu belirtilirken, bunlardan sadece bin 559’unun uluslararası menajerlik faaliyetlerinde bulunuyor olması. Bu sayı toplam büyüklüğün yanında düşük bir sayıyı ifade ediyor. Neredeyse menajerlerin yüzde 85’i uluslararası arenada tek bir kuruş bile kazanamamış. Piyasada pasta çok büyük ama dilimler menajerler bazında da adil dağıtılmıyor. Çok küçük bir grup pastanın neredeyse tamamını yiyor.