Hayaller yeni dünya, gerçekler caneriği!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Hayaller yeni dünya, gerçekler caneriği!

14.07.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Dengir Mir Mehmet Fırat, 2015’te HDP’ye geçene kadar kurucu üyeleri arasında bulunduğu AKP hükümetlerinde önemli görevler almış ve iktidarın politikalarına yön vermiş biriydi.
Zaten cenazesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parçalanmasından endişe ettiği “ümmeti” bir araya getirdi.
Fırat’ın Kürt kimliğine ilişkin meşru sayılacak idealleri vardı.
AKP yönetiminden anadilinde Kürtçe eğitimi Erdoğan’a kabul ettiremediği için, partiden de yine Erdoğan “Türk usulü başkanlık” fikrini ortaya attığı zaman istifa etti.
Ama HDP’ye geçmesine karşın liberal kalan Dengir Mir Mehmet Fırat, bazı fikirleriyle AKP’nin laikliği öğüten İslamcı değirmenine bol bol su taşıdı ve hatta tarihi tahrif etmek pahasına pazarlanan Osmanlıcılık akımını doğurdu.

Kendisi bizzat Osmanlıya öykünür müydü, bilemem
Ama Fırat’ın 2008’de toplumun demokrasiyi içselleştirememesini, Cumhuriyet Devrimleri’ni hedef alan “Türk toplumu bir travma yaşamıştır. Bir gece içinde kıyafetini ve dilini değiştirmesi istenmiştir. Dinsel yolları dağıtılmıştır...” söylemiyle açıklaması, AKP’nin Osmanlıcılık hülyasını gerekçelendirmiştir.
Merhuma rahmet, ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ben de kendisini Cumhuriyet Devrimleri karşıtı söyleminin hemen ardından yazdığım bir yazıyla uğurluyorum:

Keşke yaşansaydı travma!
Varsayalım ki her devrim gibi, Cumhuriyet Devrimleri de travma yaratmıştır. Peki Türk toplumu böyle bir travma geçirmeseydi demokrasiyi içselleştirecek miydi?
Osmanlı’da demokrasinin “d”si vardı da demokratik bir gelenekten mi geliyordu bu toplum?
Tam tersine.
Osmanlı Türk toplumu, tepeden tırnağa travmaydı. Hem de ne travma: Bir gecede verilip alınan kelleler, unvanlar, mallarıyla birlikte kaybedilen paşalıklar, beylikler, vezirlikler, lağv edilen meclisler, önce ilan, ardından ilga edilen meşrutiyetler, istibdatlar, yasaklar, sansürler travma yaratmamıştı da, Cumhuriyet Devrimleri mi travma yarattı bu toplumda?

Tebeşir ve kalem travması mı?
Bu halk, Arap alfabesiyle Osmanlıca okuma yazma biliyordu da; hayatında ilk kez eline tebeşir ya da kalem verilen milyonlarca insan, Latin alfabesini öğrenmeye başlayınca mı travma yaşadı?
Okul çocukları analarının karnından Arapça alfabeyi hatmetmiş mi doğuyorlardı ki Latince abece öğretilince şakülleri kaydı?
Osmanlı toplumsalı baştan sona linçler, isyanlar, katliamlar, savaşlar, göçler ve kanla yazılmış olup; travma tarihi değil, travma enflasyonu tarihidir!
1517’de halifelik Osmanlı’ya geçince “Sünni olduk” gerekçesiyle 1519’da Anadolu halkının yarısını “Alevi” diye kıtır kıtır kesenlerin torunları mı “ay alfabem, vay kılığım değiştirildi” diye travma yaşar, yoksa Kızılbaş diye katledilen bir halkın torunları mı “dinsel yollarım dağıtıldı” diye travma geçirir?

Bir gecede Müslüman
Yoksa Ermeni’yken canını kurtarmak için bir gecede Müslüman olanlarda mı travma yaratmıştır Cumhuriyet?
Cumhuriyet Devrimleri, Osmanlı istibdatının kanlı örsünde dövülen bu toplum geleneğinde bırakın travma yaratmak; tam tersine ezilmeye, sindirilmeye, bir günde var olup bir gecede yok edilmeye şartlanmış kullara alıştıkları dozda travma yaşatmadığı içindir ki, bugün gerici ve cahil zekâsızların hedef tahtasındadır.
Çivi çiviyi söker, derler. Eğer benliği travmalarla biçimlenmiş, teni kulluk korkusu terleyen bu toplumda Cumhuriyet Devrimleri yeterince travma yaratmış olsaydı, hiç olmazsa yurttaşlık bilinci oluşurdu!
Oluşmadı.
Hayaller yeni dünya idi, gerçekler ekşi caneriği çıktı.

Kula sahip aranıyor
Bu çileli halk, bir türlü kurtulamıyor bir sahip aramaktan. Devlet katında, iktidarda, muhalefette, patronda, müdürde, karakolda hep elini öpeceği, kusurlarını bağışlayacak bir “sahip” arıyor. Kendi başına özgür ve sorumlu olamıyor.
Yurttaşlık, yalnızlık gibi korkutuyor.
Allah’a kulluğu bile yetmiyor, gidiyor hacıya, hocaya, tarikata, örgüte kul oluyor!
Demokrasi, her şeyden önce bir yurttaşlık bilincidir. Türk toplumunun büyük bölümü, genetik belleğine kazılı kulluktan kurtulamadığı içindir ki demokrasiyi içselleştirememiştir.

Buyruklu demokrasi, kuyruklu demokrasi
Çağdaş demokrasi, yurttaşlıktan sonra hukuk önünde eşitlik bilincidir. Nüfusun yarısının diğer yarısıyla, yani kadınların erkeklerle eşit, bir ve aynı safta, aynı haklarla yer almadığı bir toplum, demokrasiden ne anlamıştır ki, anlatabilsin?
Kulluk ve cinsiyet ayrımcılığından kurtulamamış kitlelerle nasıl bir demokrasi kurulur?
Dişi demokrasi mi, erkek demokrasi mi? Buyruklu demokrasi mi, kuyruklu demokrasi mi?
Oy bol, sandık mebzul.
Demokrasi, çoğuna hile karışan seçimlerden ibaretse, işte Hatice, budur netice.
Güle güle kullanamadan cılkı çıktı, sırtımızda paralanıyor.  

Yazarın Son Yazıları

Hemingway’in Türklerle imtihanı

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyetle taçlanmasına bir yıl var ve İstanbul işgal altındaydı.

Devamını Oku
21.12.2025
Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025