Yükselen dolar, düşen demokrasi!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Yükselen dolar, düşen demokrasi!

15.01.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Devlet yönetiminde süreklilik esastır. Söz konusu süreklilik, devlet adına yapılan ya da kabul edilen düzenlemelerin yasama ve yürütmeyi geçici olarak üstlenen insan ve kurumların ömrüyle sınırlı olmadığına işaret eder.
Türkiye, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ni 6 Nisan 1949’da onayladı. Dolayısıyla bildirgenin maddelerine uyacağını taahhüt etti.
Evrensel İnsan Hakları’na göre:
Herkes, haklarının vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tespitinde, tam bir eşitlikle, davasının BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ bir mahkeme tarafından adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak ve fikirlerden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.
Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Herkesin menfaatlarının korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
Oysa Türkiye’de yukarıda sıraladığım hakların hiçbiri artık var olmadığı gibi, bazıları bizzat devlet tarafından ya yasaklandı, ya da yok sayıldı.
Zaten yargı da artık bağımsız değil.

***

Türkiye, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ni esas alıp ayrıntılandıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 18 Mayıs 1954’te onayladı. 28 Ocak 1987’de AİHM’ye bireysel başvuru hakkını tanıdı. AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini de 28 Ocak 1990’da kabul etti.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre:
Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal açıdan sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.
Bir suç ile itham edilen herkes, kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden kısa zamanda, anladığı dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkına sahiptir.
Kendi kendini savunmak veya seçeceği bir avukatın yardımından yararlanmak; iddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek hakkına sahiptir.
Türkiye, OHAL gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyma taahhüdünü askıya aldı.
Soruşturma açılan kişiler yargı kararı beklenmeden işten atılıyor, maaş ve emekli maaşları kesiliyor; şirketlerin banka hesaplarına tedbir kararı yerine düpedüz el konuluyor...

***

Bir suç ile itham edilen kimileri, bazen günler, bazen haftalarca nerede oldukları, neyle suçlandıkları bilinmeden sorgulanıyor. Cumhuriyet’in tutuklu gazetecileri iki ayı aşkındır isnat edilen suçlara dair iddianame bekliyor; herhangi bir sanığın seçtiği avukatı hapishane yönetiminin gözü tutmazsa, başka avukat atanıyor, vb. vb...
OHAL gerekçesiyle Fransa ve Ukrayna da AİHS’yi askıya aldılar. Ukrayna’yı bilmem, ama Fransa’da soruşturma sürecinde kimse işten atılmadı, gelirine ve hesaplarına el konulmadı, özgür basın engellenmedi, gazeteciler tutuklanmadı, toplumda insan haklarının ihlaline ilişkin bir algı oluşmadı, insanlar korkudan susmadı... Neden?
Çünkü kriz, savaş ve ulusun varlığını tehdit eden tehlike zamanları askıya alınabilen AİHS’nin her koşulda uyulması zorunlu 4 maddesi var.
Bu maddelerden bence en önemlisi, “Hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslarası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem ya da ihmalden dolayı suçlu bulunamaz” kuralı.
Ama Türkiye’de en çok rastlanan insan hakkı ve hukuk ihlali de AİHS’nin askıya alınamayan bu kuralına uymayarak yapılıyor.

***

İnsanlar, en veciz örneği tüm suçu Cumhurbaşkanı’na “çay vermem” demek olup sekiz gün hapis yatan Cumhuriyet gazetesi kantin işletmecisi Şenol Buran vakasında görüldüğü gibi; salt Cumhurbaşkanı’nı ya da hükümeti eleştirdikleri, hatta geçerli anayasanın “değişmez” maddesi laikliği savundukları için tutuklanıyorlar...
Ve sonra dolar niye yükseliyor, niçin Türk parası hızla değer yitiriyor, diye şaşılıyor.
Gelsin dış mihraklar, uluslararası faiz lobisi, gaz lobisi, saz lobisi, işkembeden komplo teorileri ortaya atılıyor.
Kapital, demokrasi sever. Demokrasiye yaklaştığınız ölçüde gelir, uzaklaştığınız ölçüde gider.
Eğer demokrasi OLMAMAK lüksünüz varsa, Rusya gibi, İran gibi arkanızın sağlam, yeraltı zenginliklerinizin bol, enerji kaynaklarınızın mebzul ve ülkenin en azından Çin gibi, TARIMDA kendine yeter olması gerekir.
Oysa bizim ülkemiz, artık hiçbir alanda kendine yeterli değil ve her yaşamsal ihtiyaç için ithalat yapmak zorunda!
Ben demiyorum ki Türkiye ile uğraşmıyorlar...
Kuşkusuz uğraşıyorlar. Ama başardıklarına göre, demek ki zayıf bir duvar, bir gedik var ki sızabiliyorlar.
O gedik, “fiili” başkanlık rejiminde açıldı.
Şimdi “edebi” zemine kavuşunca mı onarılacak?

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025