Divan edebiyatının önemli şairlerinden 1480 doğumlu Fuzuli bir şiirinde sevgilisine şöyle seslenmektedir “Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı” Şair sevgilisinin eziyetleri nedeni ile canından usanma aşamasına gelmiştir ama sevgilisi cefaya, eziyet etmeye usanmadan devam etmektedir.
Fuzuli yüzyıllar önce yazdığı bu şiirinde sanki 23 yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarını anlatmaktadır. Seçmen 2002 yılında büyük umutlarla AKP’yi iktidar yapmıştır ama AKP iktidara geldiği günden beri halkına cefa çektirmekten, eziyet etmekten usanmamıştır. Uyguladığı israf ekonomisi nedeni ile boşalan Hazine’ye para bulmak için devletin tüm fabrikalarını, limanlarını, tesislerin işletme hakkını satmış en son olarak köprülerin işletme hakkını satmayı düşünmeye başlamıştır. Bu gidişle bir gün Topkapı Sarayı’nı da satmaya kalkarsa hiç şaşırmamak lazım.
Uygulanan yanlış ekonomik politikalar işçinin, memurun, emeklinin, köylünün mutfağında, tarlasında yangın başlatmıştır. Bu yangın AKP iktidarını ilk seçimde sonlandıracak kadar güçlüdür ve CHP mitinglerine yüksek katılım bir iktidar değişiminin işaret fişeğidir. İlk seçimde CHP iktidarı kaçınılmazdır ve AKP bunun ayırdına varmıştır. Suyun akışını değiştirmek ve seçmenin gözünde CHP’yi kötülemek için AKP siyasallaşan yargıyı devreye sokarak seçimde kaybettiği belediyeleri yargı eliyle geri almak için kanıtsız iddialarla CHP’li belediye başkanlarını tutuklama sürecini başlatmıştır. Bu girişim CHP saflarını daha da sıkılaştırmış ve seçmenin desteğini daha da artırmıştır. AKP ne yaparsa yapsın mutfaktaki yangın AKP iktidarına son verecek ve CHP’yi iktidar yapacaktır.
CHP’nin yaptığı mitinglere toplumun her kesiminden büyük ilgi vardır ama sendikalar bu mitinglerde boy göstermekten ısrarla kaçınmaktadır. Bunun nedenini anlamak zordur. Acaba işçi sendikaları AKP’nin uyguladığı politikaları onayladığı için mi bu mitinglerden uzak durmaktadır?
İşçinin, emeklinin sefalet ücretleri ile yaşamını sürdürmesini kabullendiği için mi sessizdir? Sendikalar uyguladıkları ücret sendikacılığı ile işçi sınıfının milli gelirden hak ettiği payı alamadığının ayırdında mıdır? Siyasal ortamda etkili olmaktan neden korkmaktadır? Yasalarda ki işçi karşıtı hükümlerin değiştirilmesi için neden bir adım atmaz? İşçi sınıfının bu ülkede etkili olmasının yollarını açmak için işçi sendikalarının bu sorularla yüzleşmesi ve kendini sorgulaması gerekir.
İşçi sınıfının sayısal gücünün ve işçi sendikalarının üretimden doğan ağırlığını göstermeleri bir toplumda demokrasinin varlığı için çok önemlidir. Sendikalar demokrasinin ürünüdür ve sendikalar varlıklarını borçlu oldukları demokrasinin yaşatılmasından doğrudan sorumludur. Demokratik kurum ve kuralların üstüne şal örtüldüğü zaman susarlar kendi varlık sebebine ihanet etmiş olurlar.
SEN YANMAZSAN, BEN YANMAZSAM...
Ülke karanlık bir tünele sokulduğu zaman o ülkenin bireylerinin özveride bulunma zamanı geldi demektir. Nâzım Hikmet boş yere, “Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diye sormamıştır.
Halk CHP mitinglerine yoğun ilgi göstererek, polis devletin duvarlarını zorlayarak özveride bulunmaktadır. Sıra işçi sendikalarındadır. Bir siyasi partinin mitingine katılmayı sakıncalı buluyorlarsa üç konfederasyon bir araya gelerek milyonlarca işçiyi meydanlara toplamalı ve demokrasiyi yok etmeye, işçi sınıfını açlıkla terbiye etmeye çalışanlara karşı olduğunu ve var olduğunu kanıtlamalıdır.
DR. ENGİN ÜNSAL
15. DÖNEM CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ