Olaylar Ve Görüşler

Aleviler bizim öz kardeşimiz - Gani AŞIK

30 Haziran 2022 Perşembe

Alevi terimi Hz. Ali taraftarlarından oluşan siyasi topluluğu ifade eder. Anadolu’yu manevi açıdan imar ve ihya edenler ve bu toprakları İslamla buluşturanlar Horasan Erenleridir. Horasan Farsça’da “güneşin yükseldiği yer” anlamındadır. Osmanlı henüz Balkanlar’a inmeden o coğrafyada İslamın ilk tohumlarını atan Sarı Saltuk’tur. Anadolu Selçuklu Sultanlığı zamanında, Hacı Bektaş’ı pir kabul eden ve Yörük Türkmenlerin gönül erleri olan, Abdalanı Rum ve Bacıyanı Rum olarak adlandırılan dervişler, Osmanlı’nın kuruluş sürecinde aktif rol oynamalarına karşın, Yavuz’un Çaldıran seferine çıkmadan “önce dahili düşmanlar temizlenmeli” anlayışı ile Orta ve Batı Anadolu’da 40 bin Alevinin katledildiğine ilişkin bilgiler vardır.

TAŞIYICI KOLON

Aleviler, diğer yurttaşlarımız gibi bu toprakların öz çocuğu, gerçek sahipleri, İslamın bölünmez parçası ve din kardeşlerimizdir. Bazen karıştırıldığı için belirtelim: Şiilik şeriat, Alevilik tasavvuftur. Şiilikte inanç merkezi Necef, Alevilikte Ali sevgisinden bağımsız olarak inanç merkezi Hacı Bektaş’tır. Şiilikte çokevlilik caiz, Alevilikte tekevlilik esastır. Laik olan Aleviler, Cumhuriyetin taşıyıcı kolonudur. Aleviler, sadece Osmanlı’da değil, Cumhuriyet döneminde de haksızlıklara uğramışlardır. Yakın tarihimizin Maraş, Çorum ve Sivas trajedileri toplumsal belleğimizdedir. Dede Veli Solmaz’ın Çorum’da vahşet ötesi bir hunharlıkla canlı yakıldığı fırının dumanı hâlâ tütmektedir. 

Osmanlı İmparatorluğu’na önemli katkılarından bağımsız olarak değerlendirilirse, İstanbul’un üçüncü asma köprüsüne “Yavuz Sultan Selim” adının verilmesi, sayıları 20 milyon dolayında olduğu düşünülen, ödedikleri vergilerle inşasına katkıda bulunan Alevi yurttaşlarımızın tarihsel acılarını hiçe saymaktır, yaşamsal önemdeki milli birliğimizi örselemektir ve devlet ayıbıdır.

‘TÜRK DİLİNİ KORU’

İzinde yürüdükleri Hacı Bektaş’ın “Eline, beline, diline sahip ol” sözü, Aleviler için de geçerlidir ama o ünlü öğüdün batıni anlamı, sanılandan çok farklıdır. Koca Hünkâr’ın bu vecizeyi söylediği dönemde Konya’daki Selçuklu Sultanlığı Moğolların kontrolüne girmiş, Farsça devlet diline, ihanet ve kahpelik ise idare tarzına dönüşmüştü. Anadolu’nun büyük evliyası Hacı Bektaş, “eline sahip ol” derken “yurduna sahip ol”, “beline sahip ol” derken “toprağına sahip ol” ve “diline sahip ol” derken de “Türk dilini koru” demek istemiştir (Atatürk ile ne kadar örtüşüyor). Divanda, dergâhta, bargâhta Türkçe konuşulmasını isteyen Karamanoğlu Mehmet Bey, 37 yaşında Moğollarca katledilmiştir. 93 yaşındaki Ahi Evran’ı, Moğollar aynı nedenle öldürmüşlerdir. Selçuklular dönemindeki bu kıyımlar, ışığı ve adaleti arayanlar için Osmanlı döneminde devam etmiş, “Yarin yanağından gayri her şey ortaktır” diyen, sufi ve büyük din bilgini Şeyh Bedrettin, “mülhidlikle” suçlanarak 1420’de Serez’de idam edilmiştir.

CEMEVLERİ

İki önemli konuyu vurgulayarak yazıyı bitirmek isterim: Alevi Bektaşi cemevlerinin yıllardır yasal bir statüye kavuşturulmaması, evrensel hukuk normlarından ve dünyanın ulaştığı insan hakları kavramından habersizliktir. Cemevlerinde yapılan ve kökeni kırklar meclisine dayanan semah dans değil, maneviyatla yüzleşme ve Hakk’a yaklaşmadır. Alevilik, Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaş’a, Lokman Perende’den Balım Sultan’a, 12 İmam’dan Hz. Ali’ye uzanan, acılarla yoğrulmuş köklü bir inanç ve kültür bütünlüğüdür. Belli bir coğrafyada, Sünniliğin Emevi versiyonuna sığmayacak kadar da yaygındır. Vurgulamak istediğim bir başka husus, Cumhuriyet değerleriyle barışık bir cumhurbaşkanının, imajı çok bozulan Türkiye’yi uygarlık güneşi ile buluşturup İslam devletleri içinde ülkemize kutup yıldızı ayrıcalığı kazandıracağıdır.

GANİ AŞIK

ESKİ CHP KAYSERİ MİLLETVEKİLİ / EMEKLİ MÜFTÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları